Translate.vc / Francês → Turco / Travaillé
Travaillé tradutor Turco
39,894 parallel translation
Il s'est arrangé pour que j'aille travaillé au El Bulli une semaine.
Bir haftalığına El Bulli'ye gitmemi sağladı.
J'ai travaillé avec des gens fantastiques, mais aujourd'hui c'est la meilleure équipe que j'ai jamais eu.
Muhteşem insanlarla çalıştım, ama bugün en iyi ekibim var.
J'ai travaillé pour beaucoup de restaurants différents et d'hôtels ici à San Francisco, et c'est une période dans ma vie où j'essayais de trouver où je voulais être.
San Francisco'da bir sürü farklı restoranda ve otelde çalıştım... ve bu hayatımda... nerede olmak istediğimi sorguladığım bir zaman oldu.
Il n'a jamais travaillé deux fois avec le même acteur.
Kariyeri boyunca aynı oyuncuyla ikinci kez çalışmadı.
Je l'espérais, tu as déjà tellement travaillé ces dernières semaines...
Bir kaç haftadır çok yoğun çalışıyorsun diye ben de ummuştum ki...
C'est le cas le plus dur sur lequel j'ai jamais travaillé Et probablement le plus dur sur lequel je travaillerai jamais.
Bugüne kadar çalıştığım en zor dava ve büyük ihtimalle, bütün hayatımda çalıştığım en büyük dava olacak.
Fais ça, et nous allons perdre tout ce pour quoi on a travaillé.
Bunu yap ve uğraşıp yaptığımız her şey yok olsun.
Des équipes ont travaillé sur des éléments clés pendant des mois.
Yönetici'ye bağlı takımlar aylardır bunun için çalışıyordu.
J'ai travaillé avec lui sur l'enlèvement d'un enfant dans le désert de l'Utah.
Onunla bir kaçırma vakasında çalışmıştık, Güney Utah çölündeki bir çocuk ile ilgili.
les Yakuzas ont travaillé avec les nazis.
Yakuza olmuştur Nazilerle çalışmak.
Ce Theodore Kipling avait travaillé comme souffleur au théâtre Ford le soir où le président fut abattu.
Şimdi, Theodore Kipling çalıştı Ford Tiyatrosu'nda bir yönetmen olarak Başkan'ın vurulduğu gece.
J'ai travaillé sur des dizaines de cas similaires, et que ça vous plaise ou non, la norme pour rouvrir un dossier est plus complexe que ce qui est écrit dans les livres.
Bu davaların düzinelercesi üzerinde çalıştım. Hoşuna gitsin ya da gitmesin, yeniden açılmaları için stardart kitaplarda söylenilenden daha yüksek.
C'est parce que j'ai compris que la chose pour laquelle j'ai travaillé si dur pour obtenir son approbation n'était rien d'autre qu'un mensonge.
Çünkü o şerefsiz herifin onayını almak için üzerinde sıkı çalıştığım şeyin yalan olduğunu öğrendim.
Il n'a jamais travaillé de sa vie.
Hayatında bir gün bile çalışmadı.
Vous avez travaillé dur pour faire vivre votre sœur et ses enfants, alors je pense que vous êtes quelqu'un de bien.
Kız kardeşinize ve yeğenlerinize bakmak için çok çalıştınız yani bence düzgün bir adamsınız.
Et la manière dont ça marche pour Grant est que, il travaille à quelque chose, travaille à quelque chose, travaille à quelque chose, le créé... Il va faire : "Oh, maintenant je dois faire quelque chose de radicalement différent."
Grant'te bu şöyle oluyor... bir şey üzerinde çalışıyor, yaratıyor... sonra da "Şimdi de tamamen farklı bir şey yapmalıyım." diyor.
Au cours de huit années, je travaille pour diffrente personne.
Sekiz yıl boyunca farklı kişiler için çalıştım.
Je travaille dans les améliorations de marché noir et les technologies illégales. Assez pour en reconnaître quand j'en vois.
Kara borsa güncellemeleri ve yasadışı teknolojileri gördüğümde anlayacağım kadar zamandır dağıtıyorum.
Même si tu le trouves, les gens pour qui je travaille ne reculeront devant rien pour le récupérer.
Onu bulsanız bile, çalıştığım insanlar tekrar geri almak için ellerinden geleni yapacaklar.
- Travaille vite.
- Önce iş, sonra eğlence.
Je travaille ici.
Burada çalışıyorum.
Je travaille avec le procureur adjoint qui monte le dossier.
Bir olayı çözmek için bölge savcısıyla çalışıyorum.
Ça t'aiderait si je te disais que je travaille avec lui?
Eğer onunla çalıştığımı söyleseydim bu yardımcı olur muydu?
Mais en secret, je travaille avec ma soeur adoptive pour le DOE, pour protéger la ville des aliens ou de quiconque déterminé à lui porter atteinte.
Ama öte yanda, şehrimi uzaylılardan ve zarar verebilecek kişilerden korumak için üvey ablamla DEO için çalışıyorum.
Mais je travaille en fait avec ma soeur adoptive pour DEO pour protéger ma ville de la vie extraterrestre ou de quiconque déterminé à lui porter atteinte.
Ama öte yandan, şehrimi uzaylılardan ve zarar verebilecek kişilerden korumak için üvey ablamla DEO için çalışıyorum.
Il ne travaille pas là-bas.
Çünkü orada çalışmıyor.
Le bureau du procureur travaille-t-il avec tous les services de police du comté d'Alameda?
Baksana, Savcılık bütün Alameda County polis merkezleriyle çalışıyor mu? Evet.
Je sais comment elle travaille.
Polisin nasıl çalıştığını biliyorum.
Elle travaille, elle élève notre fille, elle est plus intelligente que moi, meilleure que moi.
Benden daha iyi. Zaten bu yüzden onunla evlendim. Hakettiği itibarı görmüyor.
Je travaille avec Amelia. Elle voulait que je gère tes médias sociaux, t'inscrire sur Insta...
Senin sosyal medya hesaplarına instagram hesabınla ilgilenmeye yardım etm...
L'androïde travaille sur les réparations, mais ça n'avance pas vite.
Android tamirlerle uğraşıyor ama yavaş gidiyor.
Nous avons le meilleur agronome au monde qui travaille sans relâche.
Dünyanın bir numaralı tarım uzmanı 24 saat çalışıyor.
On travaille beaucoup.
Çoğunlukla çalışıyoruz.
Je ne travaille pas pour la SEC.
Ben gerçek suçluları içeri tıkarım.
Je ne travaille plus pour ces gens.
Artık bu insanlar için çalışmıyorum.
J'y travaille.
- Uğraşıyorum.
Je travaille à la cuisine.
Mutfakta iş yapıyorum.
- Pourquoi pas? Car il n'y travaille plus.
- Çünkü artık orada çalışmıyor.
Je travaille chez Pearson Specter Litt.
- Pearson Specter Litt'de çalışıyorum.
Le cabinet pour lequel je travaille prend votre affaire.
- Aynen öyle. Çalıştığım firma senin davanı alıyor.
On... y travaille.
Seni çıkarmak için uğraşıyoruz.
Car la personne que tu cherches ne travaille pas pour Sutter.
Çünkü aradığın kişi William Sutter adına çalışmıyor. - Yok artık.
On y travaille.
- Uğraşıyoruz. - Vaktin doluyor.
On y travaille. Mais si nous ne pouvons pas repousser l'exécution, alors dans 30 jours, tout sera fini.
Ama eğer idamı ertelemenin bir yolunu bulamazsak 30 gün sonra hiçbir anlamı kalmayacak.
Tout de suite, ta moitié pathétique travaille sur un moyen de me détruire.
Şu anda senin hastalıklı yarın beni yok etmenin yolunu arıyor.
C'est le prototype d'un projet sur lequel je travaille pendant mon temps libre.
Boş zamanlarda uğraştığım bir şeyin ilk örneği.
Un groupe de réflexion qui travaille sur un projet secret, et ensuite il y a un accident.
Bir grup bilim adamı gizli projeler üzerinde çalışıyor ve kaza oluyor.
Et bien, techniquement, en tant que Conseillère Spéciale aux Sciences et Technologie du S.H.I.E.L.D., elle travaille pour moi.
Teknik olarak, S.H.I.E.L.D.'ın bilim ve teknoloji özel danışmanıyım ve benim için çalışıyor.
C'est là que James travaille?
- James burada mı çalışıyor?
Il travaille avec les Watchdogs.
Gözcülerle beraber çalışıyor.
Écoutez, je sais que vous aimez travailler seuls tous les deux, régler vos comptes comme vous le souhaitez, mais c'est comme ça qu'on travaille ici au S.H.I.E.L.D.
Bakın, yalnız çalıştığınızı ve kişisel intikamlarınızla ilgilendiğinizi biliyorum ama S.H.I.E.L.D.'da işler bu şekilde yürümüyor.