English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Troy

Troy tradutor Turco

2,597 parallel translation
Quoi que tu aies à dire, crache-le, et vite. Je dois être à l'hôpital avant que le coeur de Hagen cesse de battre ou que Sam lui arrache.
Peter Troy Hagen'ın kalbini yerinden sökmeden ya da Sam adamın göğsünü söküp atmadan önce..
- Troy Hagen a refusé le traitement.
ama dengesiz bir anjini var.
Tu dois convaincre Sam de parler à Troy Hagen.
Sam hakkında konuşmadığımız sanıyordum. hayır, Sam hakkında konuşabilirz.
Revoir Troy Hagen, oui, ça m'a bouleversée.
Troy Hagen ortaya çıktığında evet, bu gerçekten beni şaşırttı.
Il a pris une décision, et ça le bouffe depuis, et voir Troy Hagen lui a tout rappelé.
ben... bir karar verdi ve bu olay olduğundan beri bu onu yiyip bitiriyordu. ve Troy Hagen'ı görmesi, bütün bu duyguları geri getirdi
- Allez, encore. - Troy Polamalu.
Troy Polamalu!
Tu fais paraître Troy mature.
Troy'u taklit etmen seni olgun göstermez.
- Prends ça, Troy!
Siktir git, Troy!
- Troy, attrape avec les mains, pas avec ton visage.
Troy, ellerinle yakalayacaksın, yüzünle değil.
- Si Troy est blessé, c'est parce qu'il a commencé.
Troy yaralandıysa bile, bu istemeden oldu.
- Troy, nous avons déjà discuté de la politique de l'école sur les injures.
Troy, bu lakap takma konusunu okul olarak tasvip etmediğimizi belirtmiştim.
- Troy, sans vouloir t'offenser, mais je t'ai eu ici tellement de fois que ton nom devrait être inscrit cette chaise, sur une plaque de métal.
Troy, darılma ama seni burada çok gördüm, şu sandalyenin üzerine yakında adın yazılı bir plaka koyacağız.
Tu viens d'essayer de serrer le main de Troy Adams.
Troy Adams'la el sıkışmayı bile denedin.
- Troy!
Troy!
- Au moins Troy me hais toujours.
En azından Troy hala benden nefret ediyor.
- Et maintenant, sans plus attendre, les résultats sont arrivés. Et le roi de la promo de cette année est... Troy Adams.
Ve şimdi, fazla uzatmadan, kesinleşen sonuçlara göre bu yılın mezuniyet birincisi Troy Adams.
Troy.
Merhaba, Scottie. - Troy.
C'est Troy?
Troy mu?
- Je cherche l'attention masculine, car au cas où Troy me retrouverait, leur présence me rassure.
Evet, erkek ilgisine açım çünkü Troy geri gelebilir de erkeklerle birlikte olmak daha güvenli geliyor.
- Oh Troy.
- Troy.
- Mon associé Troy Barnes.
- Arkadaşım Troy Barnes.
- Non, c'est toi que je choisis, Troy.
- Hayır, seni seçiyorum Troy.
Troy, j'adorerais être son ami.
Troy, arkadaşı olmak isterim. Biliyorum.
Excusez-moi, je cherche Troy Barnes.
Affedersiniz. Troy Barnes'ı arıyorum.
Hey, Troy?
Troy?
Pierce a fait venir Levar Burton ici pour Troy?
Pierce Troy için Levar Burton'ı mı getirtti?
Hey, vous savez, j'assume complètement le fait que Troy était un fan, mais, il ne m'a pas dit un mot depuis que je suis là, et il va falloir que je prenne l'avion.
Troy'un hayranım olduğunu sanıyordum, ama geldiğimden beri benimle konuşmadı ve yetişmem gereken bir uçak var.
Troy, je te le dis, mec, Le saumon est vraiement bon
Troy, sana söylüyorum, bu somon gerçekten güzel.
Vous pouvez toujours prendre "L'acteur intérieur" avec moi et Troy.
Benimle ve Troy'la "İçimdeki Aktör" dersini alabilirsin.
Notre prof de dance nous encourage à prendre des cours de comedie pour puiser dans nos coeurs émontionelles, donc Troy et moi avons décidé de le prendre tous les deux.
Dans öğretmenimiz duygusal benliğimizi kullanabilmek için oyunculuk dersi almamızı istedi, o yüzden Troy'la birlikte almaya karar verdik.
Troy?
Troy?
Troy, je vois un côté différent de toi.
Troy, çok farklı bir yanını gördüğümü hissediyorum.
Troy a été agressé!
Troy taciz edildi!
Troy, on ne savez pas.
Bunu bilmiyorduk Troy.
Tu veux que je te recommande un groupe de soutien?
Troy, bir destek grubu önermemi ister misin?
Troy, t'embrassé était une erreur.
Troy, seni öpmem hataydı.
Mon fils aîné, Troy.
Bu en büyük oğlum Troy.
Troy, arrête!
Troy, kes şunu!
maman, c'est moi, Troy,
Anne, benim Troy.
Troy Sattler payera le sien.
Troy Sattler kendi payına düşeni ödeyecek.
Attends... Troy Sattler vient?
Troy Sattler de mi geliyor?
Je ferai pas semblant de sortir avec Troy.
Troy'la çıkıyormuş gibi yapmıyorum.
Le trésor de Priam... avant d'être celui de Troie.
Priam'ın hazinesi. Tabii Troy'un hazinesi olmadan önce.
- Salut, Troy.
- Merhaba, Troy.
- Ah... Troy!
Troy.
À propos de cette affaire avec Troy Hagen...
Troy Hagen olayı yüzünden mi? bunun hakkında konuşmak istemiyorum
- Je veux pas en parler.
sadece yalnız bırak hayır o hastanın... sübyancının... ve şimdi Troy Hagen... kes sesini.lütfen kes sesini Sam...
- C'est elle!
Orada, Troy!
C'est bon, Troy?
Yemek nasıl Troy?
Tu veux dire un truc, Troy?
Söylemek istediğin bir şey var mı Troy?
Troy...
Troy.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]