Translate.vc / Francês → Turco / Ute
Ute tradutor Turco
35 parallel translation
Elle a disparu en ro { y : i } ute.
Daha sonra kendisinden haber alınamamıştır.
Éliminé!
Ute!
Un coureur en 1re base pour les Indians, grâce à la frappe de Dorn.
Indians bir şans yakalıyor, med två män ute. Dorn sayesinde.
Et voici le colosse Cerrano, déjà éliminé deux fois. Il a l'occasion d'égaliser.
Tamam, şimdi sıra büyük adam Cerrano'da, den stora mannen med 2 ute och han är den kvitterande löparen.
Oh, Ute!
Ah, Utah!
Ute, les enfants... n'ont pas de vêtements propres.
Utah? Çocuklar temiz çamaşırımız yok diyorlar.
Fuzzy viens de déféquer sur le tapis... est-ce que Melle Fisher voudrait le nettoyer... pendant que Ute fait la lessive?
Fuzzy az önce halının her yerine.. çtı! Belki Bayan Fisher temizlerken Utah çamaşırı yıkar! Yo, yo, yo!
Le groupe qui était contre la tribu Ute est de retour.
Uteler'e saldırmaya giden grup geri geliyor.
Elle commença il y a plus de cent ans. Les Indiens Ute habitaient sur ces terres.
Bu, tam olarak 100 yıl öncesine asil ve içten Ute Kızılderililerinin, bu topraklarda yaşadığı zamana dayanır.
Sous-titrage Virginie Varlet
Altyazı Ute Friedsam
Quel "ils de ute"!
Üçkağıtçı... aşağılık herif...
Ute, tu nous amènes deux bières?
Bize iki bira verir misin Ute?
C'est quoi une `p-ute`?
OU-ROS-PU da ne?
Désolé, vous avez répondu de manière incorrecte, ute?
Üzgünüm ama cevabınız yanlış.
Si on a affaire aux Crow ou aux Ute, Dobie risque de voir des choses qu'un garçon ne devrait pas voir.
Crow veya Ute Kızılderilileri ile anlaşırsak Dobie bir çocuğun görmemesi gereken şeyleri görebilir.
Mon père disait que les Ute les avaient combattus. Mais les Ute sont aussi vicieux que les blancs.
Babam Ute kabilesinin onlarla savaştığını söyledi,... ama Ute kabilesi beyazlar kadar kötüymüş yardımları dokunmamış.
Les Ute savent comment les tuer.
Ute Kızılderilileri onları öldürmeyi biliyormuş.
- Les Ute doivent le savoir.
- Uteler biliyor olabilir.
On trouve les Ute, ils nous mènent aux enfouisseurs, on tue les enfouisseurs, tu retrouves ta copine, vous vous construisez une maison dans la prairie comme de bons américains.
Uteleri bulalım bizi Kazıcıların yuvasına götürürler Kazıcıları öldürürüz, sen de sevgilini alırsın ovaya bir kulübe yapar Amerikan oyunu oynarsın.
On est en territoire Ute.
Burası Utelerin bölgesi.
Les Ute vont venir.
Uteler gelecek.
Vous êtes Ute?
Ute mısınız?
Il nous a envoyé des Ute.
Bize Uteleri gönderdi.
Les Ute?
Utelerin mi?
Les Ute les ont empoisonnés.
Uteler onları zehirledi.
On a des éclaireurs... en route vers les Ute au nord, au moment où je te parle... des indiens normaux.
Evet, izcilerimiz oldu konuştuğumuz gibi Uteleri kuzeye gönderen düzgün Kızılderililerdi.
Pardon, Ute Ausgatner.
Beni affet Ute Ausgatner.
Vous êtes un sacré fils de p * ute, Jason Lennon.
Sen çok dayanıklı bir hergelesin Jason Lennon.
Cette "p" avec un "ute" n'est pas la patronne.
O kaltak patronum değil.
ute, l'homme qui t'a b un spécialiste de la do
Manute, sana vuran adam. Acı verme konusunda uzman.
Ma mère était une indienne Ute.
Annem Utah Yerlisi'ydi.
"Je t'ai appris à gambader... à jouer le luth et la flûte."
"Sana zıplamayı öğrettim, kuzucuğum, lavtayı ve flütü..."
Ute.
Utah?
Quand le vent souffle dans la bonne direction, l'ennemi est uté.
Rüzgâr doğru yöne eserse düşman öldürülür.
- Non, un nez pareil ne peut que produire un son de flûte.
Yo, hayır! öyle havalı bir burun sadece flüt sesi çıkarabilir. Ne?