Translate.vc / Francês → Turco / Vent
Vent tradutor Turco
8,764 parallel translation
Il se peut qu'il fasse - 7 ° maintenant et il se peut qu'il pleuve et neige, et le vent peut presque vous faire tomber, mais c'est ce genre de monde qu'on veut donner vie à l'écran, alors on veut profiter de New York et tout ce qu'elle a à offrir, et après, on apprécie aussi d'être dans un studio avec une température contrôlée,
Hava belki 20 derece olabilir, yağmurlu veya karlı olabilir ve rüzgar belki de sizi devirecek düzeyde olabilir ama şu anda çektiğimiz dizi, acımasız bir dünyada olduğu için New York'un imkanlarından ve bize sunduklarından faydalanacağız ve hava sıcaklığını dengeleyen stüdyomuzda bunun tadını çıkaracağız.
La neige, le vent, alors remballe tout ça Hamiltoe, et allons-y.
Kar, sert rüzgarlar yani sıkı giyin de gidelim Hamiltopuk.
Il y a de la neige et du vent, et je suis coincé ici avec toi.
Hava karlı, rüzgarlı ve seninle buraya tıkıldım kaldım.
Le vent apporte l'assurance d'un esprit apaisé.
Umudun güzelliği ve barışın ruhu.
À quoi bon avoir un cabriolet si tu ne peux pas sentir le vent?
Saçında rüzgarı hissetmedikten sonra, üstü açık arabaya, sahip olmanın ne anlamı var?
"Alors partit Hiawatha " Vers les régions du vent intérieur " Vers les îles des bienheureux Vers le royaume de Ponemah
"Böylece gitti Hiawatha yerel rüzgârların estiği topraklara kutsanmışların adalarına, Ponemah'nın krallığına öbür dünyanın topraklarına."
J'ai des fragments, des bouts de souvenir, auxquels je ne fais pas confiance, et tant que je ne le peux pas, je cours après du vent.
Tamamen güvenemeyeceğim şekilde parça parça hatırlıyorum. Ve güvenene kadar da sadece gölgeleri kovalıyorum.
Il a eu vent de la fuite et a disparu. Huh?
Sızan raporları görüp izini kaybettirdi herhalde?
Si tu ne fermes pas ta gueule, l'équipe aura vent de la chose et Ferguson abandonnera le projet.
Eğer susmazsan işler bok olacak ve Ferguson projeye son verecek. Demedi deme.
Un spectacle de maîtrise de l'air qui va vous couper le souffle... avec du vent!
Rüzgarıyla sizi nefessiz bırakacak bir hava bücülüğü gösterisi!
Deviens le vide et deviens le vent.
Bomboş ve rüzgar ol. "
Les Vanblarcoms doivent être avertis et procéder à l'identification avant que la presse en ait vent.
Kimliğini teşhis edecek birisi ve Vanblarcoms hakkında bilgi lazım. Basın herhangi bir koku almadan önce.
Avec une main invisible posée sur l'épaule, et un murmure dans le vent.
Omzundaki görünmez bir el, rüzgardaki bir fısıltı...
Quel bon vent vous amène?
Niye geldiniz?
Si Solano a eu vent de ça... Il a pas eu vent de ça, Mike!
- Eğer Solano bir koku alırsa...
Je suis allée vérifier le moulin à vent, et quelqu'un l'avait coupé.
Yel değirmenini kontrole gittim birisi kopartmış.
Partit dans un coup de vent.
Kızgın şekilde ayrılıyorlar, hepsi asık suratlı.
Comment savoir que le vent n'a pas tourné et qu'on peut peut-être gagner la guerre?
Akıntının tersine dönmediğini ve bunun kazanılabilir bir savaş olmadığını nereden biliyoruz?
Quelque chose dans le vent irrite mes poumons.
Rüzgârdaki bir şey ciğerlerimi tutuşturup kavuruyor.
Tout ce que j'ai c'est mon derrière battre au vent et les médias, le maire et le FBI respirer dans mon cou
Elimde olan tek şey rüzgar yiyen kıçım ve kafamı bulandıran, medya belediye başkanı ve FBI.
J'ai besoin que Rice et McGuire cherchent Martin, pas chasser le vent.
- McGuire ve Rice'a, Martin bulmak için ihtiyacım var, -... belirsiz bir bilginin peşinden koşmak için değil.
Ajustement du... Vent de travers à 24km / h.
Saatte 15 mil rüzgar hızını ayarlıyorum.
Il prépare un vent solaire assez gros pour souffler cette planète.
Bütün gezegeni süpürüp atacak kadar güçlü bir güneş rüzgarı oluşturuyor.
Mais si la presse avait vent de quelque chose cela compromettrait nos efforts.
Ama basın bir şey duyarsa çalışmalarımız büyük ölçüde tehlikeye girer.
La tête rasée permet de sentir le vent autour de soi.
Saçları kesildiği zaman bir hava bükücü, kendisini çevreleyen rüzgarı hissedebilir.
N'oubliez pas, un maître de l'air se déplace comme le vent.
Unutmayın, hava bükücüler tıpkı rüzgar gibi hareket ederler.
Il aura vent de tout ça assez vite.
Çok yakında haberini alacaktır.
Les palmiers... Se balançant au vent.
Rüzgârla sallanan palmiye ağaçları.
Deviens le vide et deviens le vent.
Bomboş ve rüzgar ol.
Musashi a invoqué le vent, déchaînant un grand blizzard pour déstabiliser l'armée.
Musashi rüzgar ileri çağırdı, büyük bir kar fırtınası komuta ordu dikkatini dağıtmak için.
Musashi suscita le vent, commanda un énorme blizzard afin de distraire l'armée.
Musashi, rüzgar ileri çağırdı büyük bir kar fırtınası komuta ordu dikkatini dağıtmak için.
" Un frisson le parcourut comme le vent sur la mer.
Bir titreme denizden bir ürperti geliyormuş gibi gelmişti.
Puis le vent arrive, puis ça tombe et s'envole.
Sonra bir rüzgâr gelir, fazla çöpleri etrafa saçar.
Ben, des fois une brise de vent arrive et vous souffle juste votre voiture d'une place autorisé jusqu'une interdite.
Bazen bir rüzgar gelir, vitesini boşa alır ve arabanı yasak olan bir yere sürükler.
Je suis un agent de probation, et tu viens seulement de me proposer 5.000 $ de vent.
Ben bir şartlı tahliye memuruyum ve sen de bana beş bin hayalî dolar teklif ediyorsun.
Toutes stations au rapport. Je suis sur instruments, à une altitude de 30 mètres et à un vent de 90 noeuds.
İstasyonlar, 30 metre yükseklikte 90 mil süratle uçuyorum.
- Le vent est parfait...
- Rüzgar gayet iyi, hemen...
Vole comme le vent, téléphérique!
Rüzgar gibi git, teleferik.
Là où était l'ancien moulin à vent.
Evet. Eski Windmill mevkinde.
la sensation de courir à des centaines de km / h, le vent et la puissance qui glissent sur mon visage, être capable d'aider les gens.
Yüzlerce kilometre hızla koşmayı rüzgarın gücünü suratımda hissetmeyi insanlara yardım edebiliyor olmayı...
Elle est comme le vent.
O rüzgâr gibidir.
Mon grand-père disait, qu'en écoutant bien le vent, j'entendrais Peter m'appeler.
Dedem hep söylerdi..... eğer rüzgârın sesine kulak kesilirsem Peter'ın beni çağırdığını duyabilirmişim.
On dit que... si on écoute bien le vent... on peut entendre un petit garçon mort sur le bâteau appelé sa mère.
Dediklerine göre rüzgârın sesine kulak kesilirsen gemide ölen ve annesini çağıran küçük bir çocuğun sesini duyabilirmişsin.
Il y a pas de vent aujourd'hui.
Bugün rüzgâr yok.
Le secret c'est une vapeur, si fine qu'elle se diffuse rapidement et même le vent ne peut l'en empêcher.
Sırrı buharda, o kadar iyi ki havaya çok çabuk yayılıyor ve rüzgarın onu savurmasına izin vermiyor.
Des cheveux balayés par le vent, un bronzage résistant, des mains rudes et calleuses.
Dağınık saçlar, yarı bronz ten, sert duruş, nasırlı eller.
Nous pourrions tout aussi bien crier dans le vent.
Boşluğa bağırıyor da olabiliriz.
Je suis sûre que la plupart d'entre eux sont entrés par le vent
Eminim çoğunu rüzgâr getirmiştir.
C'est un adorable coupe-vent.
Kıyafetinize bayıldım.
Le vent tourne et ils ne veulent pas être isolés du mauvais côté.
Devir dönüyor.
Il y a du vent ce matin.
Çok güzel dalga var.