Translate.vc / Francês → Turco / Vero
Vero tradutor Turco
66 parallel translation
"La Baronne de Vero a promis de porter les diamants de Cisconia, " dont la splendide Étoile à huit branches de Sicile. "
Baroness de Vero 8 uçlu Sicilya yıldızı da dahil olmak üzere tüm Sisonya elmaslarını takacağına söz verdi. "
Mme Deveraux possède un timbre ravissant, une grande homogénéité de ton, comment dire...
Madam D'Vero'yu çok beğendiğimi söylemek isterim. Son derece homojen bir ses tonu var.
Vero...
Vero.
Laisse, Vero, j'y vais.
- Hayır, Gregorio. - Vero, ben giderim.
- Quelle Vero?
- Vero kim?
Vero m'a appelé.
Vero beni aradı.
Dis à Vero que j'irai sans doute là-bas demain.
Alo. Vero'ya yarın orada olacağımı söyle.
Dis à Vero que j'irai là-bas demain.
Vero'ya yarın orada olacağımı söyle.
Et Vero?
Ya Vero?
Dégage, Vero.
Bas git, Vero.
- P'tit louis, dis à véro que je pense à elle.
Küçük Louis, Vero'ya onu düşündüğümü anlat.
- " P'tit louis, dis à véro que je pense à elle... j'ai revu biscotte, on s'est réconciliés.
" Louis, Vero'ya onu düşündüğümü söyle. Benimle konuşmaması yazık. Biscuit'le görüştüm, sorunları hallettik.
- C'était qui, cette véro?
Vero kimdi?
Pic-vero le pic-vert, Souricet la souris et Mésangy la mésange, la forêt était leur maison à tous.
Ağaçkakanın adı Ağaçkakancık, farenin adı farecik, Ve kuşun adı Kuşçuk, hepsi ormanı ev edindiler.
Salut, Beaver. C'est Vero... Pardon.
Hey, Beaver, Ben veronic - Affedersin, Cassidy.
Vero-Nikita.
Kötü kadın Veronica.
Lui, c'est Vero, le commandant de cette unité.
Bu Vero, birliğin komutanı.
J'en ai encore pour une demi-heure, Vero va m'engueuler.
Hâlâ yarım saatim var, Vero'yu kim karşılayacak?
Vero me fait peur, il a des yeux de fou.
Vero beni ürkütüyor, gözleri çılgın gibi bakıyor.
Vero, tu partages son avis?
Vero, sen de aynı şekilde mi düşünüyorsun?
Je suis Vero.
Ben Vero.
Vero, j'ai à te parler.
- Vero, seninle konuşmam lazım.
Vero!
Durun!
Vero!
Vero.
Vero?
Vero?
Qu'est-ce qui se passe?
Sorun ne Vero?
Où est ta voiture?
Araban nerede Vero?
Bonjour, Vero.
Merhaba Vero.
Qu'est-ce que tu t'es fait?
Bu ne Vero?
Ta voiture a pris un sacré coup!
Vero! Araban cidden mahvolmuş.
Mes cousines... Vero et Josefina. Asseyez-vous un peu.
Kuzenlerim Vero ve Josefina.
Dis-lui.
Anlat O'na Vero.
Les filles de Vero font des études à Tucumán.
Vero'nun kızları Tucumán'da okula gidiyorlar.
- Dis-lui.
- Söylesene Vero.
Vero, j'ai Fer au bout du fil.
Vero, Fer telefonda.
Tu sais à quel point j'ai toujours aimé Vero.
Vero'yu ne kadar çok sevdiğimi sen de bilirsin.
Vero a eu une frayeur, ce n'est rien,
Vero baya korkmuş bir halde. Ciddi bir şey olduğunu sanmıyorum.
- Je ne suis pas descendue. - Vero...
Dışarı çıkmadım.
Vero, passe-moi...
Vero, bana bir yardım eder misin?
Vero, je reviens.
Vero ben birazdan dönerim.
Tu peux aider Vero... à rapporter les pots de la pépinière?
Vero'yla birlikte çiçekçiye gidip biraz saksı alabilir misin? - Alırım merak etme.
Véro, j'ai pas douze ans.
Véro. 12 yaşımda değilim.
- Oui.
- Véro.
Véro! - Attends!
Véro!
- Qu'est-ce qu'il y a?
Véro, bekle.
- Véro...
Véro.
- Y'a pas de Véro!
Véro falan yok.
C'est Isabelle.
Véro, ben Isabelle.
Vous en avez parlé à quelqu'un. - Non. - Vous en avez parlé à Véro.
- Bundan birine bahsettiniz mi peki?
Vero!
Vero!
Vero a eu peur.
Vero büyük bir şok geçirdi.