English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Visé

Visé tradutor Turco

3,291 parallel translation
- Bien visé.
Neredeyse içime kaçıyordu.
Ils ont visé le tatouage pour nous empêcher de l'identifier.
Kimliğini saptayamayalım diye dövmesinde delik açtılar.
Tu as été visé par ça!
Bunlar seni hedef almış!
Tu as bien visé avec ta fiente.
Tam isabet bir sıçıştı!
À ta place, je me sentirais visé par celle-ci.
Yerinde olsam sonuncusunu üzerime alinirdim.
Il a dit que si ça avait été lui, il aurait visé la tête, je cite :
O zavallı serseriyi ben vurmuş olsaydım, başından vururdum dedi.
Ce qui veut dire... que Mark était visé.
Yani... Suikastçı Mark'ı da hedef almıştı.
D'accord. Qui est visé?
Tamam, pekâlâ.
Votre cabinet a visé trop haut là où ça n'était pas nécessaire.
Hukuk şirketiniz, boyunu aşan yerlere geldi. Gerekli olmadığı yerlere.
Je vais devoir expliquer pourquoi j'ai pas visé sa jambe.
Neden bacağını nişan almadığımı açıklamak zorunda kalacağım.
Minefield a visé son numéro tout au long de la journée.
Şüphesiz. Mayın, onu başından beri zorluyor.
On vise un plus gros poisson.
Biz büyük balığın peşindeyiz.
Vise ça. Tes huit ans.
Şuna bak bebeğim, sekizinci yaş günün.
Bagshaw vise plus haut.
- Bagshaw işleri büyütüyor.
Ce soir, on vise plus haut.
Bu gece büyük oynayacağız.
Vise Halvars!
- Evet, Halvar'ın kuralına göre.
Recharge, vise et recommence.
Odaklan ve yeniden doldur, tekrar dene.
Vise-moi cet abruti.
Şu gerzeğe bak.
Vise les couilles.
Taşaklarına çalış!
Je vous vise pas, mais je te vise, toi.
Ona doğru tutmuyorum. Sana doğru tutuyorum.
Il vise autre chose.
Elde etmeye çalıştığı başka bir şey var.
Vise un peu ça...
Şuna bak...
Elle vise à recouvrer le savoir du monde souterrain et à guider l'humanité.
İnsanlığı doğru yola getirmek için yer altının bilgi dağarcığını istiyorlar.
Qui vise-t-il?
- Kimi hedefliyor? - Hedefledi bile.
Range ça, les vise pas!
Silahı çocukların önünde sallama!
Deux... "ne vise pas aux toilettes".
Tuvaletini tutturamıyor.
Mets-la sur ta cible, vise avec l'encoche sur le canon, et appuie.
Bu kapı aralığını hedefinin üzerine koy ve orayı namlunun üzerindeki gezle kapatıp sık.
Si Lockwood ne vise pas le 3e flic, qui est la mission?
Lockwood, üçüncü polisin peşinde değilse görev kim peki?
Me vise pas!
Çek şu lanet silahını üzerimden.
Il se met à penser : "Vise cet enfoiré,"
Koşan Ayı'ya bakar ve "Şu anasını bellemiş herife bak."
Et avant que je puisse lui dire que je suis avec Monsieur, mon père est derrière moi, avec une arme à la main. Il vise cet homme avec son pistolet et lui tire dans la tête.
Arkamı dönüp "beyefendiyle geldim" demeye kalmadan elinde silahıyla arkamda duran babam silahını alıp adama doğrulttu.
Alors vise la benne à ordures.
Çöp konteynerine nişan almaya çalış.
Ça te vise pas.
Seni kastetmedim.
On vise cette femme.
Hedefimiz bu kadın. Nadia Levandi.
Vise plus haut.
"Kirli Harry" cilik oynamana gerek yok.
Une explosion directionnelle vise la tête du conducteur.
Sürücünün yüzünü hedef alan yönelimli bir patlama.
Je ne sais pas qui il vise, mais j'ai préféré te prévenir.
Kimin peşinde bilmiyorum ama bilmen gerektiğini düşündüm.
Vise les membres.
Sadece yaralamaya çalış.
Elle vise deux fois le même groupe et met en scène une fusillade.
İki kez aynı grubu takip etti sonra da rastgele olay düzenledi.
Kruse vise plus haut.
Kruse'nin gözü daha yükseklerde.
Il vise le poste de Premier ministre?
Höxenhaven Başbakan olmak mı istiyor?
Phillip a une assurance privée qui couvrirait les frais, mais je crois qu'il vaut mieux éviter de s'en servir, puisque notre réforme vise justement les assurances privées.
Geçireceğimiz reform yasası özel sağlık sigortasına savaş açarken Philip'in özel sağlık sigortasını kullanmamız aptallık olur.
Donc, tu penses qu'il vise des footballeuses gauchères?
Solak futbol oyuncularını mı hedef alıyor diyorsun yani?
Si on ne peut l'atteindre lui, on vise son fils.
Ve ona ulaşamazsan çocuğunun peşinden git öyleyse.
Et que vise-t-il?
Nereye giriyor?
Soudain, il me vise.
Aniden silahı bana doğrultulmuştu.
" Il arrive à la troisième, il vise le marbre,
"Üçüncü tur, ev sahibi önde,"
On vise la conférence de clôture de vendredi pour l'extraction.
Shen'i çıkarmak için, gelecek Cuma yapılacak olan konferans kapanış etkinliğini hedefledik.
Vise-moi ça.
Şuna bir bak, şuna bir bak.
Il a le regard fixé sur le 88, et il vise mes fesses.
Gözüne kestirmiş durumda ve bana doğru koşuyor.
Vise mes pauses.
Gagalarıma bak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]