English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Vitamin

Vitamin tradutor Turco

597 parallel translation
Ce n'est pas un steack, mais c'est riche en vitamines.
Biftek değil ama bir sürü vitamin var.
Jamais de conserves, je n'aime que le frais...
- Konserve yemiyorum. Vitamin için taze sebzeleri tercih ederim.
C'est aussi lui qui a eu l'idée de la vitamine A pour la visibilité de nuit. Les lunettes de correction optique... la ceinture d'épaule pour limiter les blessures...
Gece körlügü için vitamin A'yï kullanan gözlükleri optik olarak düzelten ve çarpïsma yaralanmalarï için kemeri gelistiren de o.
C'est plein de vitamines.
Yesene. Sürüyle vitamin alırsın.
Un autre jus, Grayson? On n'a jamais assez de vitamines!
Bir üzüm suyu daha, Grayson, hep söylerim, yeterince vitamin alamıyoruz.
Vous êtes déficient!
- Sende vitamin eksikliği olmalı.
Prenons des vitamines.
Gidip biraz vitamin alalım.
Il lui faudrait une nourriture riche.
Yağ ve vitamin içeren, sağlıklı gıdalara ihtiyaç duyuyor.
Le train à l'aller, l'avion au retour pour gaspiller le moins d'énergie possible.
Giderken trenle, dönerken uçakla. Mümkün olduğunca az vitamin sarf etmek için.
As-tu encore des vitamines?
Vitamin alıyor musun?
- Des vitamines?
- Vitamin mi?
Prenez des vitamines.
Bir vitamin al.
À prendre toutes ces vitamines, à boire... surexcité.
Vitamin hapları alır, çok içki içer... fazla sinirlidir.
- Tu as acheté des vitamines?
- diğer vitamin şişelerini de aldın mı?
Voici les somnifères et les vitamines. Les noms sont marqués.
Bu arada uyku ve vitamin haplarını getirdim üstlerine ne oldukları güzelce yazdım.
Tu as de nouvelles vitamines.
Bu gece yeni bir vitamin içeceksin.
- Ces pilules-là?
- Onlar vitamin mi?
Les rats dans les petites cages ont ce qu'on pourrait appeler... plus de vitamines que ceux dans les grandes cages.
Bakın, daha küçük kafeslerdeki fareler büyük kafestekilerden daha çok vitamin alıyorlar.
Le soufre lui sert de vitamines.
Sülfür onda vitamin etkisi yaratıyor.
Tu vas prendre des vitamines.
Derhal vitamin almaya başlıyorsun.
En promotion dans toute la ville, dans un nouvel emballage, cuit lentement et bien moelleux, vitaminé, feuilleté et déjà tranché, voici le pain Gibson.
Şehirdeki bütün marketlerde yeni mumlu kâğıtta yavaş pişirilmiş, yumuşak vitamin katkılı, kesilmiş Gibson ekmekleri. Gibson...
Enfants, on leur redresse les dents, on leur retire les amygdales et on les bourre de vitamines.
Gençken dişleri dökülür,..... bademcikleri alınır ve bir yığın vitamin yüklenirler.
Ma mère veut savoir si je prends mes vitamines.
Annem vitamin haplarını alıyor musun diye soruyor.
Vous devriez prendre des vitamines.
Aslında, siz de vitamin alsanız fena olmaz.
C'est pour des vitamines, Walter. Pour moi.
Onlar vitamin, Walter.
Me voilà gisant, à l'agonie, et ce charlatan te donne des vitamines.
Ben burada hayatım yok olup gider vaziyette yatıyorum o şarlatan sana vitamin yazıyor.
Je meurs, on lui donne des vitamines.
Al buyur, ölen benim, vitamin yazılan o.
Et l'autre avec l'écossais.
Bu ise Scotch'la. - Bol bol vitamin?
Juste des vitamines.
- Ne ilacıymış o? - Vitamin. - Vitamin mi?
Attention : Phase 3 requiert condensé vitaminique.
Üçüncü vardiyadakiler mutlaka vitamin takviyesi almayı unutmasın.
Des médicaments tels que : morphine, vitamines, stimulants, somnifères, tranquillisants.
Bir ilaç kutsu içinde morfin, vitamin hapları, ateş düşürücüler uyku hapları, sakinleştiriciler.
Toi aussi, tu prends les vitamines de George, ou quoi?
Ne alıyorsun, George'un vitamin haplarını mı?
- C'est plein de vitamines.
- Ama vitamin dolular. - Gerçekten mi?
Bon, demain je commence à lui donner des vitamines.
Peki, yarından tezi yok ona vitamin vermeye başlarım.
- C'était peut-être des vitamines.
- Belki vitamin hapıydı.
- Dr Hill m'a prescrit des vitamines.
- Dr. Hill vitamin hapı yazdı.
Mme Castevet me fait prendre des décoctions d'herbes fraîches.
Bayan Castevet, yetiştirdiği otlardan bana vitamin içeceği yapıyor.
Il se méfie des vitamines en boîtes!
Ticari amaçla üretilmiş vitamin haplarına güvenmiyor.
Autrefois, les femmes enceintes devaient mâcher du tannis.
Bahse varım, vitamin haplarından önce kadınlar tannis kökü çiğniyorlardı.
Je veux des comprimés comme tout le monde.
Herkes gibi vitamin ve ilaç istiyorum.
Un fort concentré de vitamines.
Etkili bir vitamin konsantresi.
Cet oiseau est plein de vitamines.
Bu kuş vitamin kaynağı.
Tu as décidé de rester au même régime?
Öyle mi? Hâlâ her güne bir vitamin hapı alıyor musun?
Je les ai prise ce matin.
Vitamin hapını alabilirsin.
Il n'a pas de plaquettes et une déficience totale en vitamines.
Pıhtı hücreleri yok ve büyük bir vitamin eksikliği var gibi.
Des vitamines.
Vitamin karışımı haplar.
Prendre tout ça sans supervision médicale peut être dangereux.
Tıbbi denetim olmadan bu kadar vitamin almak tehlikeli olabilir.
Tu devrais prendre des vitamines.
Vitamin almalısın.
J'ai tout : stéroïdes, vitamines, légumes.
Steroit, vitamin, meyve, sebze, ne istersen bulabilirim.
Des vitamines pour toi?
Sana vitamin mi yazdı?
Non, j'ai oublié de te les donner.
Ama bu sabah zaten vitamin hapımı almıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]