Translate.vc / Francês → Turco / Volonté
Volonté tradutor Turco
6,291 parallel translation
Nous soupçonnons également que vous avez emprisonné illégalement Rose Stagg. Que vous l'avez détenu quelque part contre sa volonté.
Ayrıca Rose Stagg'i kendi isteği dışında alıkoyduğuna inanıyoruz.
A un certain point, la volonté d'un homme est surmontée par son désir de vivre.
bi noktada insanin iradesi zayif dusecektir ve kendini kurtarmak icin
Avez-vous quitté ce monde contre votre volonté?
Bu dünyadan özgür iraden dışında mı ayrıldın?
Graeme et moi, des fois nous allons chez Sammy le mercredi soir... pour le buffet à volonté.
Graeme ve ben bazen çarşamba geceleri Sammy's restoranına gideriz. Yiyebildiğiniz kadar büfesi var.
Je ne publierai rien contre ta volonté.
Koymamı istemediğin hiçbir şeyi röportaja koymam.
Tout le monde dit qu'il est mort, ils sont prêts à le rendre officiel mais nous savons que lorsque l'on veut, on peut et si c'est la volonté de Dieu la vie trouvera son chemin.
Herkes onun öldüğünü söylüyor, yargıç, bu işi sonlandırmaya hazırlar,... unutmayalım ki, nefes alıyorsa umut var demektir,... ve Tanrı da isterse yaşama geri dönebilir.
Littéralement descendu ici et a réalisé sa volonté.
Elini aşağıya uzattı, "Ol!" dedi ve oldu.
J'adore voir la volonté d'un homme se briser.
Bir adamın iradesinin boş yere enkaza dönüşünü izlemek hoşuma gider.
Il est prêt pour la volonté de Dieu.
Tanrı'nın takdirine hazır olduğunu söyledi.
Il y a peu de mots qui rendent plus heureux un habitant du Midwest que "buffet à volonté".
Değer düşkünü Ortabatılıları "Hepsini yiyebilirsiniz" den başka birkaç kelime daha eğlendirebilir.
On a la passion et les couilles et l'énergie et la volonté, et on a besoin d'un éducateur qui viendra et conduira ce train avec nous et nous aidera.
Tutkumuz, hedeflerimiz enerjimiz ve becerimiz var... ve bizi dürtüp eğitecek bize yardım edecek bir eğitmene ihtiyacımız var.
Je veux dire, Castle, qu'elle a beaucoup de volonté.
Yani Castle, demek istediğim o iradesi güçlü bir kız.
Donc si tu as un peu de volonté, utilise-le.
Yani, birazcık iraden varsa eğer, Onu kullan.
Ses paroles pourraient affaiblir sa volonté.
Sözleriyle onu ikna edebilir.
- Aide-nous à traverser. Si la volonté de mon père compte pour toi.
Eğer babamın arzusunun senin için bir önemi varsa bize denizi geçirt.
Rien que cette semaine seulement ça a été buffet à volonté.
Sadece bu hafta bile ev açık büfe gibiydi.
Mon patron à Quiznos m'a dit un jour que la dernière volonté de sa femme était que je le laisse mettre sa tronche entre mes nibards.
Quiznos'daki patronum bir keresinde, karısının ölmeden önce onu göğsüme bastırmama izin verdiğini söylemişti.
Je n'aime pas être forcé à me reposer contre ma volonté.
Bak, kendi isteğim dışında zorla tatil yapmayı sevmiyorum.
Appaise sa douleur et alors il pourra aller de l'avant et accomplir ta volonté.
Lütfen, acılarını hafiflet ki, daha ileri gidip sana ibadet edebilsin.
Entre tes talents de joueuse et ma volonté de vaincre à tout prix, c'est parti.
Senin oyun becerilerin ve benim istekliliğimle kazanmak için ne gerekiyorsa sahibiz.
On peut dénoncer l'armée qui entraîne les rebelles nicaraguayens sur le sol américain. Montrer au monde l'hypocrisie américaine, leur volonté de renverser des démocraties. Et s'assurer de la mort de ces rebelles.
ABD ordusunun gerilla komutanlarını gizli gizli Amerika topraklarında eğittiğini ifşa ederiz dünyaya Amerikalıların iki yüzlülüğünü, gözlerini kan bürüdüğünü demokratik devletleri devirmeye hazır olduklarını gösterir sonra da o gerillaların saha komutanlarının öldüğüne emin oluruz.
J'ai eu une récente expérience avec une Asgardienne qui pouvait contrôler la volonté des gens avec sa voix.
Ama yakinlarda, insanlarin iradesini sesiyle bükebilen bir Asgardli ile tecrübe yasadim.
Je respecte votre volonté de faire la bonne chose, mais, malheureusement, vous avez signé un accord.
Doğru olanı yapma konusundaki arzuna saygı duyuyorum,... ama, ne yazık ki, bir anlaşma imzaladın.
La bonne volonté de Dillon serait bien aussi.
Dillon'ın iyi niyeli olması da işimize yarayabilirdi.
Si je voulais m'amuser, je ne serai pas venue au Pays du couvre-feu. Allez, quelques exercices. Je ne fais jamais rien contre ma volonté.
Baş belası.
' 'Il va falloir de la volonté
Gezinti yapmak için Delhi de kötü değildir.
'Et la volonté de sa Majesté'
Ve eğlenmek isteseydim asla bu hapishane gibi yere gelmezdim.
Cette usage, abuser des gens contre leur volonté?
Kendi rızası dışında insanları kötüye kullanarak mı?
Personne n'est retenu à Orchestra contre leur volonté.
Orkestra'da hiç kimse kendi rızası dışında tutulmuyor.
Ce n'était pas contre sa volonté.
- İsteklerine karşı gelmedim.
Bien, je suis ici contre ma volonté, pas vrai?
Burada isteğim dışında tutuluyorum, değil mi?
Vous avez castré ces femmes à leur insu, contre leur volonté!
Sen bu kadınları, bilgileri ve istekleri olmadan kısırlaştırdın!
Pas même la volonté.
- Öldürmek istemeyen bile yok.
Mais Lisa est en chemin pour discuter de la volonté de Quentin avec nous.
Ama Lisa şu an yolda. Bizimle Quentin'in vasiyetini konuşacak. Bizimle mi?
Écraser ma volonté de vivre n'est pas un exercice!
Yaşama isteğimi sömürmek egzersiz değil!
C'est la volonté d'Irzu.
Bu Irzu'nun isteği.
CASSEROLES À VOLONTÉ
LİMİTSİZ MUTFAK GEREÇLERİ
En zone de conflit, on peut tester des cyber-virus sur des cobayes humains à volonté.
Öyle çatışma bölgelerinde insanlar üzerinde istediğin deneyleri yapabilirsin.
J'ai pensé que vous aviez dû coucher avec lui sans sourciller... parce que vous vouliez rentrer avec les contrats, et je suis revenu bredouille, mais avec un respect retrouvé envers votre volonté de tout faire pour gagner.
Eve sözleşmeyle birlikte dönmek zorunda olduğun için onunla gözünü kırpmadan birlikte olman gerektiğini fark ettim. Ben de elim boş döndüm, ama senin kazanmak için her şeyi yapabileceğini anlamıştım.
♪ Tes lumières sont allumées ♪ ♪ Mais tu n'es pas chez toi ♪ ♪ Ta volonté ♪
â ™ ª Kendin buradasın â ™ ª â ™ ª Ama aklın başka yerde â ™ ª â ™ ª Arzuların â ™ ª â ™ ª Kendinde değil â ™ ª â ™ ª Kalbin çarpıyor â ™ ª
Vous avez de la volonté.
Hırslısın.
Des gouvernements travaillant contre leur volonté à sa demande.
Hükümetler bile farkında olmadan onun için çalışıyor.
Kris me verra et me reconnaîtra comme une des siennes avec mes lèvres, mes seins, et ma volonté de vivre dans un endroit appelé Calabasas.
Kris beni göreceki tanıyacak ve kendi çocuğuymuşum gibi davranacak, dudaklarımla, kalçamla ve Calabasasas denen yerde yaşamak istememle.
Vous êtes ici de votre propre volonté, mademoiselle Abbott?
Kendi isteğinizle mi buradasınız Bayan Abbott?
Avant que notre force et volonté nous abandonne.
Gücümüz ve irademiz bizi terk etmeden.
D'après les circonstances, je pense qu'on devrait tous avoir notre mot à dire, et j'atteste la volonté de l'Agent Triplett à mourir pour le SHIELD.
Şartlar gereğince bence hepimizin bu konuda fikri alınmalı ve ben, Ajan Triplett'in S.H.I.E.L.D.'ı savunurken ölmeye gönüllü olduğuna şahit oldum.
Très bien, une preuve de ma bonne volonté?
Tamam, iyi niyet göstermeme ne dersin?
C'est la volonté de Dieu.
- Bu Tanrı'nın buyruğu.
Il possède les gens, les obligeant à faire des choses contre leur volonté.
İnsanları ele geçirdi onlara iradeleri dışında şeyler yaptırdı.
Ramsevak, veuillez appeler sa volonté, il ne fait rien sans son accord. Ramsevak.
Bu iyi, bacaklarında hala hislenme var.
Mais je suis allée contre sa volonté, après tout ce qu'il a fait pour moi.
Ama ben ona karşı geldim.