English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Volé

Volé tradutor Turco

23,296 parallel translation
J'en ai volé une.
Bir tanesini çaldım.
Vous l'avez volé?
- Çalmışsınız.
Qui l'a volé?
- Kim çalmış?
Non, c'est lui qui a volé la tarte, qui l'a mangée, puis je l'ai mangé, lui.
Hayır, turtanı aldı, turtanı yedi ben de onu yedim.
Personne n'a volé nos souvenirs.
Anılarımızı çalan olmadı.
Plus tôt dans la journée, un pickpocket a volé son portable et son portefeuille.
Günün başlarında cüzdanı ve telefonu çalınmış.
Non seulement un tel homme ne pourrait vendre un rein volé à la hâte, mais il affronterait ma colère.
Öyle bir adam acele çaldığı böbreği satamamakla kalmaz, gazabımla da yüzleşir.
- Vous avez volé le livre?
- Kitabı sen mi çaldın?
Tu as volé ce que j'ai conçu.
Yaptığım şeyi çaldın.
Il a volé le sac de son meilleur ami après sa mort.
En iyi arkadaşının ölümünden sonra sırt çantasını çaldı.
Vous n'avez pas assez d'argent pour payer ce que vous m'avez volé.
Benden çaldıklarını ödemeye yetecek kadar paran yok.
Tu as volé ça à la serveuse.
Bunu satıcı kızdan çaldın.
Pour récupérer l'orge qui leur a été volé.
Kendilerinden çalınan arpayı geri almak için.
Que les Connaver ont volé un genre de gadget qui protège leurs vaisseaux.
Connaver'ın bir çeşit aygıtı çaldığını söylediler. Bu onun gemilerini koruyor.
Il se croyait volé.
Ondan çaldıklarını düşündü.
Forcément, il leur a volé dans les plumes.
Ve haliyle, kaybeden onlar oldu.
Zoom a volé la vitesse de Jay.
- Zoom, Jay'in hızını çalmıştı.
J'ai volé ta vitesse.
Hızını ben çaldım. - Zoom'a verdim.
J'ai volé ta vitesse.
Hızını çaldım.
Zoom ne t'a jamais volé ta vitesse.
Zoom senin hızını hiç çalmadı.
Ce salopard de chinetoque de merde a volé mon pognon.
Bu lanet zırhım paramı çaldı,
Qui l'a elle-même eu de sa mère qui l'a volé à une domestique aveugle.
O da kör bir hizmetçiden çalan annesinden almış.
- Tu as alors volé son portable? - Quoi?
- Bundan sonra mı Tyler'ın telefonunu çaldın?
Tu as cru que j'avais volé une bouteille à mille dollars?
Bekle. Bin dolarlık şarap şişesini çaldığımı mı düşündün?
Cet idiot de Bobby Sherwood m'a volé mon annuaire avant que j'ai pu voir ce qui était écrit.
Kimin ne yazdığını görmeden Bobby Sherwood yıllığımı çaldı.
En terminale, j'ai confessé mes sentiments dans son annuaire, mais j'ai flippé donc je lui ai volé pour ne pas qu'elle le voit.
Son sınıfta duygularımı yıllığına yazıp o görmesin diye korkup yıllığı çaldım.
C'est cet horrible Bobby Sherwood qui t'a volé ton annuaire.
Yıllığını çalan Bobby Sherwood.
Je veux dire, tout le monde m'aimait, mais personne n'a volé mes affaires.
Herkes hoşlanırdı ama senden başkası bir şeyimi çalmadı.
Je suis celui qui t'a volé ton annuaire!
Yıllığını çalan bendim!
Attends, tu as volé mon annuaire?
Dur, yıllığımı sen mi çaldın?
C'est un peu difficile de dormir après avoir découvert que la femme qui a essayé de me tuer, de te tuer et qui a aidé la famille royale a volé ma fille est vivante et en bonne santé.
Uyumak biraz zor hele o kadının beni ve seni öldürmeye çalışan, Kraliyete yardım eden ve kızımı kaçıran kadın olduğunu bilince.
J'ai triché en maths en 4e. j'ai volé une robe. J'ai expérimenté avec une fille à la fac.
8. sınıftayken bir matematik sınavında kopya çektim 16 yaşındayken bir mağazadan mezuniyet elbisesi çaldım üniversite birinci sınıftayken kulüpten bir kızla yattım ve 2007 yılında vergilerimi zamanında ödemedim.
Vous n'êtes pas en colère qu'il vous ait volé votre présidence?
Başkanlığınızı sizden çaldığı için kızmıyor musunuz?
Comment t'a-t-on volé ton portefeuille?
Cüzdanını nasıl çaldırdın?
Caleb a volé ton argent et rencontré une femme qui lui a donné ceci.
Caleb paranı çaldı bunu veren bir kadınla buluştu.
On sait que quelque chose a été volé.
Çalınan birşey olduğunu biliyoruz.
Tout ce que vous dites c'est que le bois a été volé.
Sen de bize kerestenin çalındığını söylüyorsun.
Vous pensez que la police va tout abandonner pour trouver ça? - Quand a-t-il été volé?
Sizce polis onu bulmaya zahmet eder miydi?
Il a été volé quand je n'étais pas là.
- Bilmiyorum. - Ben orada değilken teslim edilmiş.
"Elle a volé mon coeur!"
"Kalbimi kaybettim..."
Cette cellule a volé ta jeunesse.
Bu hücre gençliğini yedi bitirdi.
Vous n'avez pas volé la Coupe.
Niye özür diliyorsun? Kupa'yı sen çalmadın sonuçta.
On a volé pas mal de merde, alors voilà.
Birlikte çok şey çaldık. İşte bu.
Je ne vole pas. J'emprunte.
Çalmıyorum Ödünç alıyorum.
Donc, techniquement, je ne vole pas si ça lui appartient déjà.
Bu yüzden teknik olarak, zaten onların olan bir şeyi çalamam.
Et ma famille vole en éclats, et Debbie va avoir une fille et elle ne peut pas me parler...
Ailem de parçalandı ve Debbie'nin kızı oluyor ve o benimle konuşamaz.
Juste, un truc qui vole.
- Sinek kovalıyoruz.
Alors qu'est-ce qu'on fait maintenant? On vole une voiture et on fonce à la frontière en mode "Mad Max"?
Araba kiralayıp sınırı "mad max" tarzında mı geçeceğiz?
Qu'est-ce que tu penses qui puisse arriver si on court là-bas et qu'on vole le secrétaire?
İçeri dalıp dosya dolabını alırsak ne olabilir ki?
Pour faire court, Marina demande que je vole des merdes dix fois par semaines.
Şimdi de Marina'nın istediği şeyleri haftada 10 defa çalıyorum. Evet büyük bir şey değil.
Marina l'a volé.
Verdiğin yanlış karardan dolayı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]