Translate.vc / Francês → Turco / Westminster
Westminster tradutor Turco
178 parallel translation
Mackie? Quand la cloche de Westminster sonnera le couronnement, tu seras dans de sales draps.
Mackie Westminster'deki taçlandırma çanları çaldığında zor anlar yaşayacaksın.
Une foule de mendiants attend à Westminster.
Westminster dilenci kaynıyor!
Votre candidat n'oubliera pas ma référence à lui par le surnom par lequel il est déjà connu à, heu, Westminster.
Adayınızın ondan Westminster'da bilinen lakabıyla.. .. söz etmemi yadırgayacağını.. .. pek sanmıyorum.
Et John? Ils vont quitter Westminster.
Resepsiyona katılmak için manastıra gidiyor olmalı.
Elisabeth Il d'Angleterre à l'Abbaye de Westminster pour la cérémonie du couronnement vieille de deux mille ans.
İngiltere'nin İkinci Elisabeth'i Westminster katedralinın yolunda, taçlandırma törenine, 2000 yıllık bir tören.
À Westminster Hall, à Lambeth, et de nouveau à Richmond, vous avez obstinément refusé de prêter serment.
Westminster Manastırı'nda, Lambeth'te ve sonra Richmond'da... yemin etmeyi inatla reddettiniz.
Cachet de la poste de Westminster.
Westminster'dan postalanmış.
Les archives de l'abbaye de Westminster.
Sanırım Westminster Manastırı arşivlerine.
Un jour je me baisserai trop lentement et à Westminster... on criera "Vive le roi" pour quelqu'un d'autre.
Bir gün yavaş yavaş ben de toprağın altına gireceğim ve Westminster'de başka birine diyecekler "Kral çok yaşa" diye.
BANQUE DE WESTMINSTER
WESTMINSTER BANKASI
Et entre-temps, en direct de Westminster, un bulletin pour les humains.
Bu devam ederken şimdi de Westminster'dan insanlar için bir parlamento haberi.
On disait que le duc de Westminster possédait tout à Londres, sauf une acre :
Westminster dükünün halam hariç Londra'nın her dönümüne sahip olduğu söylenirdi.
Je conduisais mon fiacre, sur les quais.
Westminster Köprüsü'nün az ilerisinde arabamla geçiyordum.
Je suis donc sur le pont de Westminster, endroit très fréquenté, pour essayer de voir combien de temps je peux tenir assis.
Londra'nın işlek Westminster Köprüsü'nde ne kadar oturabileceğimize bakıyorum.
Elle est plus gaie à Westminster!
Ne kadar hareketli olacağına biz karışırız.
Un meurtre à Westminster!
Westminster Cinayeti!
- " Meurtre à Westminster, crime mystérieux...
"Westminster'de Cinayet. " Esrarengiz bir suç olayı.
Allons, vous devez avoir un oncle dans le Kent qui a sept pieds de haut, pas de menton, et une pomme d'Adam énorme, comme s'il avait avalé un flotteur de chasse d'eau.
Westminster Manastırı büyüklüğünde bir sepet göndermişlerdir. Benim ailem'hayvan dölü'falan değil!
Le meilleur de tout Westminster.
- Tüm Westminster'ın en iyisi.
Son père n'était pas le chanoine de Westminster?
Babası Westminister rahibi miydi?
L'Abbaye de Westminster.
Westminster Abbey kilisesi.
Que vous escaladiez l'Himalaya avant de plonger dans la jungle de Bornéo pour revenir triomphant dans cette délicieuse serre de Westminster exposer vos spécimens.
Bu yaptığınız, Himalayaların.. en yüksek tepelerine çıkıp.. Borneo ormanında gezdikten sonra..
Alors, premier arrêt... Westminster Abbey.
Pekala, ilk durağımız Westminster Manastırı.
L'Abbaye de Westminster!
Westminster Manastırı.
C'est l'abbé bête qui monte!
Dostum sen Westminster'ın Huysuzu'sun.
Je serai derrière la poissonnerie entre Seward et Westminster.
Seward ve Westminster arasında, Peterson Balıkçılığın arkasındayım.
Virez à Westminster et retournons à Greenwich
Westminster'den dönüş yap ve Greenwiçh'e gel lütfen.
Ivan... Tant mieux si tu arrives à te contenter de ton petit chèque chaque semaine.
Lvan senin açından her şey yolunda, öylece oturup her hafta Westminster'dan gelen çekini alıyorsun.
Le Duc de Westminster avait appelé son chien "Juif" mais lorsque Rothchild, son banquier venait lui rendre visite, ils l'appelaient "Joe"
Geldikten sonra onu Joe diye çağırabilirler
Tu as travaillé à l'hôpital Westminster?
- Westminister Hastahanesi'nde çalıştın mı hiç?
Westminster, Big Ben, Waterloo, Tamise, Tower Bridge, vive la Reine...
Steven Gerrard, Andy Cole, Robbie Fowler, Big Ben... Kraliçe, Prens Charles falan. Baş baş.
Cette annonce surprise a fait l'effet d'une bombe au Parlement.
Ancak bu sürpriz açıklama Westminster'a şok dalgaları gönderdi.
Il est 8h15. Tu as rendez-vous au Parlement à 9h15.
Saat 8 : 15 ve Westminster'da saat 9 : 15'te randevun var.
Enterrement de Diana à l'abbaye de Westminster
Westminister Manastırında Prenses Diana için cenaze töreni.
C'est pour ça que le carlin nous a battus l'année dernière à Westminster.
Bu yüzden, geçen sene Westminster'da o sürtük bizi geride bıraktı.
On sait peu de choses. La police demande d'éviter ce quartier, la Chambre des Communes, Westminster et l'Embankment.
'Gelen raporlar net değil ancak polis Parlamento Meydanına, Westminster ve Embankment...'... bölgelerine akan trafiği engellemeye çalışıyor.
Kenworth est marié à Lady Joséphine Kenworth... qui dirige un programme d'été... à l'académie de musique Westminster.
Kenworth, Westminster Müzik Akademisi'nde... yaz müzik programını yürüten... Lady Josephine Kenworth ile evli.
AUDIENCE PARLEMENTAIRE... qui utilise une matière radioactive de qualité inférieure.
PARLAMENTO TOPLANTISI, WESTMINSTER... sıradan bomba tarafından patlatılan nükleer içerikli bir şeyden bahsediyoruz.
... Parliament Square, Oxford Street, Westminster Bridge.
Parlamento Meydanı, Oxford Cad. Merkez, Westminster Köprüsü.
- Derriêre le DTI, à Westminster.
- DTI, Westminster'ın arkasında.
Derriêre le DTI, à Westminster.
DTI, Westminster'ın arkasında.
On a les plaques des véhicules suspects de Westminster et de la tour Telecom?
Westminster ve Telecom Kulesi'ndeki şüpheli araçların görüntüsü var mı?
" Pas d'emission sur les chiens Westminster, mais vous pouvez apprécier
Westminster Köpek Yarışması yok.
Elle a fait des concours de beauté comme celui de Westminster.
Bir gösteri köpeğiydi, Westminster'da bile yarışmış.
Jolie tournure de phrase, non? Que veulent-ils? Nous ruiner.
Bu sabah Westminster'da, Güvenlik ve İstihbarat Koordinatörü Guy Facer,... şöyle konuştu :
Tourne à droite sur Ivy, puis à gauche sur Westminster.
Ivy'den sağa, Westminster'dan sola dön.
Je ne ferai pas de commentaires sur ce qui s'est passé à Westminster ce matin.
Westminster'da bu sabah olanlarla ilgili yorum yapmayacağım.
Abbaye de Westminster.
Westminster Manastırı.
Ce westminster va me rendre fou!
Her saat başı on bir kez çalıyor.
Westminster Abbey. C'est quoi, ça?
Ooh, ooh, ooh, ooh, ooh.
L'abbaye de Westminster!
Ohh, Sevgili Tanrım..