Translate.vc / Francês → Turco / Wilderness
Wilderness tradutor Turco
43 parallel translation
On les a battus à Wilderness.
Onlarla kırda savaştık.
Guide éclaireuse.
Wilderness Kızları.
Guide éclaireuse, eh?
Wilderness Kızları, ha?
Biscuit de Wilderness Girl.
Wilderness Kızları Kurabiyeleri.
Tous ses petits cadeaux étaient farcis de cocaïne!
Wilderness Kızları Kurabiyeleri kokainle birleştirilmişti!
La brigade des stupéfiants nous a envoyé un psychodingue... pour l'affaire des petits biscuits.
Narco kendinden geçmiş psikopatlarından bir tanesini..... Wilderness Kızları Kurabiyelerine bakmaya gönderiyor.
Au cours d'une investigation sur deux homicides... nous avons trouvé des boîtes de biscuits de guides éclaireuses.
İki adam öldürme olayının soruşturması devam ederken..... Wilderness Kızları Kurabiye kutuları bulduk.
Mais j'espère que vous ne suspectez pas les éclaireuses... d'une action si peu responsable?
Ama Wilderness Kızlarından..... bir şekilde şüphe duyamazsınız?
Vous dirigez les filles éclaireuses?
- Wilderness Kızları'nı siz mi yönetiyorsunuz?
Il se sert des guides éclaireuses d'Amérique pour vendre de la drogue.
Amerikan Wilderness Kızlarını kokain satmak için kullanıyor.
Tout le monde fait confiance aux guides éclaireuses et à leurs biscuits!
Herkes bir Wilderness Kızı kurabiyesine güvenir!
Demain à minuit... une grande transaction de drogue à la fabrique de biscuit des guides éclaireuses.
Yarın gece, Wilderness Kızları Kurabiyeleri..... fabrikasında büyük bir uyuşturucu ticareti olacak.
Vous dites qu'un gars déguisé en guide éclaireuse... avec un accent allemand...
Wilderness Kızı gibi giyinmiş Alman aksanlı..... bir adamdan mı bahsediyorsunuz.
Vous avez profité de mon affection... Vous avez profité de moi pour vendre de la drogue grâce aux guides éclaireuses.
Önce benim sevecenliğimi kullandın,..... sonra Wilderness Kızları'na uyuşturucu satmak için kullandın.
Est-ce le même Capitaine Martin connu pour sa fougue... pendant la campagne de Wilderness?
Bunu söyleyen Wilderness saldırısındaki hiddetiyle meşhur Yüzbaşı Benjamin Martin mi?
Que s`est-il passé à Fort Wilderness?
Wilderness Kalesi'nde ne oldu?
Le héros de Fort Wilderness.
Wilderness Kalesi kahramanı.
Je sais ce que vous avez fait à Fort Wilderness.
Wilderness'da yurttaşlarıma ne yaptığını biliyorum.
Partout, des hommes vous offrent à boire à cause de Fort Wilderness.
Wilderness Kalesi'nde olanlar için sana hep içki ısmarlarlar.
On les a rattrapés à Fort Wilderness.
Fransızlara Wilderness'da yetiştik.
Sur la chaine Wilderness?
Wilderness Kanalı'ndaki.
"Je viens d'une contrée éloignée", dit la créature dépourvue de forme.
"Wilderness'tan geldim," bir yaratık formundan yoksun olarak.
C'était une émission animalière. Ça s'appelait Strange Wilderness.
Garip vahşilikler adında bir vahşi yaşam programıymış.
Strange Wilderness, épisode 21, "Les Mal Léchés".
Strange Wilderness, bölüm 21, "Ayı Zerafeti".
Les cotes d'écoute de l'émission chutent constamment depuis deux ans.
Strange Wilderness'in reytingleri son iki senedir önemli şekilde düşüyor.
Tu viens de sauver l'émission, Bill.
Az önce Strange Wilderness'i kurtardın Bill.
La plupart d'entre nous croient qu'on devrait garder l'azote pour financer le voyage qui sauvera l'émission.
Tamam. Çoğumuz azotu tutmamız gerektiğini düşünüyor... ve satıp böylece yolculuğu finanse eder ve Strange Wilderness'ı kurtarırız.
Strange Wilderness?
Strange Wilderness?
Comprenez bien qu'une fois dans la jungle du Coconga, on sera dans un endroit sombre et dangereux où la mort est très fréquente.
Hepinizin anlamasını istiyorum Coconga Wilderness'e girdiğimiz zaman, ölümün pantolon değiştirir gibi çok normal bir şey olduğu karanlık ve kötü bir yere girmiş olacağız.
Bonjour. Ici Peter Gaulke. Bienvenue à Strange Wilderness.
Merhaba, ben Peter Gaulke, ve bu da Strange Wilderness.
Bonjour, ici Peter Gaulke. Bienvenue à Strange Wilderness.
Merhaba, ben Peter Gaulke ve bu Strange Wilderness.
Le parlementaire Julian Dixon, qui était à cette réunion, a fait un arrêt cardiaque très soudain... qui m'a amené à publier le premier numéro de ma lettre d'information en mai 1998 : "From The Wilderness".
O görüşmede bulunan parlamenter Julian Dixon'ın ani bir kalp krizi geçirmesi, beni haber bültenimin ilk sayısını yazmaya itti Mayıs 1988 Vahşi Doğadan.
From The Wilderness a élargi son audience, avec au moins 60 parlementaires du Congrès abonnés, des profs de fac dans le monde entier, des officiels du gouvernement.
Vahşi Doğadan, 60 kongre üyesinin ve dünyanın değişik yerlerindeki üniversite profesörlerinin ve hükümet yetkililierinin abonelikleriyle hızla büyüdü.
Il avait une émission sur la chaîne des Régions sauvages, Voir c'est croire.
Wilderness Network'te bir programı vardı :
Lee a fait virer Terry de la chaîne des Régions sauvages.
Asıl sorun, Lee'nin Terry'yi Wilderness Network'ten şutlamış olması.
Vous aviez un forum sur la chaîne des Régions sauvages.
Wilderness Channel'da insanları eğitmeye çalışıyordunuz.
Ain't nothin'but wilderness and Lamonites out here, father.
Burada vahşi doğa ve lamonit madeninden başka bir şey yok, baba.
La bataille de la Wilderness.
Wilderness Muharebesi.
Normalement, il ne fait pas de sessions privées mais on a de la chance parce que cette semaine, il anime le "Wilderness Jesus Jam".
Artık özel işler yapmıyormuş ama şansımıza bu hafta İsa Doğa Grubu'na ev sahipliği yapacakmış.
Donc j'ai peur des espaces confinés et j'ai peur de ton truc... ♪ It s the Wilderness Jesus Jam ♪
Hem seninki... Burası İsa Doğa Grubu
♪ Jesus said to the devil in the wilderness ♪
İsa doğada şeytana seslenmişti
Ce n'est pas bien de mentir et ce n'est pas bien de mentir au Wilderness Jesus Jam!
İsa Doğa Grubu'nda yalan söylemek üç kat daha kötü bir şeydir.