Translate.vc / Francês → Turco / Yan
Yan tradutor Turco
149,064 parallel translation
Ce que j'aime dans les grands braai, c'est la possibilité de rencontrer des gens nouveaux.
Mangal partisi düzenlemenin sevdiğim yanı yeni insanlarla tanışma fırsatıdır.
C'est une petite boîte qui contient du charbon, et elle vient avec un bout de papier inflammable.
İçinde kömür olan küçük bir kutudur, yanıcı bir kâğıt parçası da eklenmiştir.
Le plus important c'est d'avoir de la vodka près des khorovats.
En önemlisi, khorovats'ın yanında votka olmalıdır.
Juste avant que ce soit prêt, quand on goûte le premier morceau de viande, on boit près du feu avec ses amis, c'est le summum du plaisir et du bonheur.
Tam hazır olmadan önce khorovats'ı ilk kez tadarken ateşin yanında dostlarınızla içersiniz ve bu en keyifli ve lezzetli andır.
Dans le monde entier, le barbecue est plus qu'un simple plat.
Dünyanın her yanında barbekü, yiyecekten daha fazlası hâline geliyor.
Ils ne mangeant pas assis, si je ne m'abuse.
Yanılmıyorsam oturarak yemezlerdi.
Voici votre flan-tini et une bouteille de tequila de côté.
Flan-tininiz... ve yanında da bir şişe tekila.
J'aimais bien ce gars Bobby mais j'ai du y aller avec Max pour voir Randy et je me suis fait giclé dessus et je n'ai pas pû revenir à temps pour le voir et ai peut-être manqué une occasion d'avoir une vie de bonheur.
Şu Bobby vardı ya, sonra Max'le Randy'nin yanına gittik, üstüme fışkırıldı, zamanında geri dönemedik ve muhtemelen... ömür boyu mutluluk fırsatımı kaçırdım.
Je sais que tu as dis que tu ne voulais pas en parler, mais pourquoi tu ne vas pas à Los Angeles pour être avec Randy?
Konuşmak istemiyorsun biliyorum, ama neden Randy'nin yanına taşınmıyorsun?
Je suis là, avec toi.
Hadi ama. Bak, yanına geldim.
Je n'ai pas accès au genre de conversations qui vous intéresse.
İlgilendiğiniz türde konuşmalara erişimim olmadı yanı.
Ce genre de politique me dégoûte.
Politikanın o yanı iğrençtir. Bir stajımda...
Une occasion d'observer chaque partie de l'industrie, assise à côté du meilleur cerveau de l'industrie.
Sektördeki en zeki kişinin yanında oturarak sektörün her kısmını gözlemleme şansı.
Quel est le bon côté?
Sormam gerek. İşin olumlu yanı ne?
Avant que quelqu'un le remarque, il est généralement trop tard, mais cet endroit à une façon d'assombrir, de corroder, de vous dévorer de l'intérieur.
Henüz fark etmedin. Genelde herhangi biri fark ettiğinde her şey için çok geç oluyor ama o yerin insanı karartan, çürüten, içten içe yiyen bir yanı var.
Il n'aurait pas montré les photos de ses bâtards.
Gayrimeşru çocuklarının fotoğraflarını yanında taşımazdı.
J'étais au côté de Axe à chaque réunion pour le protéger contre les affaires illicites.
Her toplantıda Axe'in yanında bulunup yasa dışı anlaşmalarına karşı bir güvenlik duvarı oluyordum.
La veille de mon licenciement, Bill Stearn est venu avec une affaire clairement illicite, citant une source, Victor.
Beni kovmadan bir gün önce Bili Steam belli ki çizgiyi aşan bir hamleyle yanına geldi. Victor adlı bir kaynaktan bahsetti.
Si Axe patauge dans un truc, Taylor est là avec palmes et tuba.
Axe'in bata çıka yürüdüğü her yerde Taylor şnorkelle yanında.
Il est temps, non, plus que temps, de transformer votre bras charitable en fondation permanente.
Bence yardımsever yanını kalıcı bir vakfa dönüştürmenin zamanı geldi de geçiyor bile.
Proprement pilotée, elle laissera dans l'histoire la marque de votre générosité, à côté de Carnegie, Vanderbilt.
Doğru idare edilirse adını yıllarca taşıyıp Camegie ve Vanderbilt'in yanına koyacak. Sonuçtan doğan bir yaratı.
Il essaie aussi de retourner en grâce ou de se rapprocher pour planter la pointe d'un parapluie enduit de ricine dans votre cuisse.
Ya tekrar gözüne girmeye ya da bacağına ucu zehirli bir şemsiye batırmak için yanına yaklaşmaya çalışıyor.
- Car Steph Reed était là.
- Steph Reed yanımızdaydı diye mı?
- C'est raté, mais j'ai revu le dossier Sandicot et j'ai trouvé ça.
Bir nevi ıskaladık yanı. Ben de Sandicot dosyasına bakıp bunu arattım.
Mais c'est pas le plus chiant.
İşin tatsız yanı bu değil ama.
Je veux ma propre boutique, un satellite.
Kendi dükkanımı istiyorum. Bir yan şirket.
Je vais voir Walker, je vais arranger ça.
Walker'ın yanına gidiyorum. Bu işi halledeceğim.
Vous nous avez recueillis.
Yabancıydık ama bizi yanınıza aldınız.
Je meurs de chaud.
Yanıyorum.
On va mourir tous les deux, sauf si tu me dis ce qui tue mon fils.
Seve seve ölürüm. Yanımda seni de götürerek. Tabi oğlumu öldüren şeyin ne olduğunu söylemezsen.
On a campé près du troupeau un soir. Quand les Indiens sont arrivés...
Bir gece sürünün yanında kamp yaptık, sonra kızılderililer gelince...
Je vous ai recueillis, vous et vos enfants, quand vous étiez dans le besoin.
Seni ve çocuklarını ihtiyacınız olunca yanıma aldım.
Je ne sens pas le feu et les épaules de tout le monde sont toujours à leur place.
Yanık kokusu almıyorum. Kimsenin kafası falan da kopmamış.
J'ai mal tout le temps.
Her yanım ağrıyor.
Il protège contre les dommages collatéraux des combats de super-héros.
Süper kahraman savaşlarında yan hasarlardan koruyor.
- je le garde toujours avec moi - tros mignon
Her zaman yanımda taşırım. Çok tatlı
Aidez-moi à le mettre sur son côté.
Yan tutmama yardım et.
J'étais à l'aise avec toi.
Senin yanında çok rahattım.
Il y a une doublure en argent pour tout oublier.
Her şeyi unutmanın güzel bir yanı var.
Avec qui est-il?
Yanında kim var?
Mémorisez tous les détails. Tous.
Her detayını, her yanını incele.
N'est-ce pas, Doug?
Yanılıyor muyum Doug?
Quinn est bien trop... Combustible.
Quinn'in yöntemi çok... yanıcı.
Hassan et Rojas pensent que Ryder est dépassé, mais ne voteront pas avec nous à moins d'avoir la majorité.
Hassan ve Rojas ise Ryder'ın sınırı aştığını düşünse de çoğunluğu yanımıza almadıkça bizimle oy vermezler. Bu yüzden Chau'ya ihtiyacın var.
Waldo est allé la protéger.
Korumak için yanında Waldo gitti.
Tu t'es trompé.
Yanılıyorsun.
- J'ai tort?
- Yanıldığımı söyle bana.
- Pas du tout.
- Yanılmıyorsun.
Tu as choisi ces Cheerots?
Yanında puro var mı?
Et vous avez tord.
Ben ve Quinlan konusunda yanılıyorsunuz.
Tu as tort.
Yanılıyorsun.