Translate.vc / Francês → Turco / Yémen
Yémen tradutor Turco
876 parallel translation
II pourrait être au Yémen!
Yemen'de de olabilir!
- Du Yémen.
Yemen'den.
" Ce que je vous envoie se mange aussi.
Bunu yemen için gönderiyorum.
Ton appétit nous coûtera la vie.
- Yemek yemen ölümümüze neden olacak.
Tu mérites une fessée.
Şaplağı yemen lazım.
Pourquoi s'en priverait-on? On peut donc embrasser une fille une fois sans...?
Şekeri sadece tadı güzel olduğu için yersin bu da şekeri yemen için fazlasıyla yeterli bir nedendir.
Vous auriez pu laisser ceux du milieu!
Tabağın ortasındaki güzelleri yemen gerekmiyordu.
Il faut que tu manges.
Bir şeyler yemen gerek.
Pour manger comme eux, il faut gagner au moins...
onlar gibi yemen için, en azından... ayda bir milyon kazanman lazım.
- Pourquoi, Antonio?
- Antonio, yemen lazım.
Ce que tu fais, manges, penses...
Yürümen, konuşman, yemen, düşünmen..
Tu devrais essayer de manger et de te reposer correctement.
Bir şeyler yemen ve düzenli bir şekilde dinlenmen gerek.
Tu as encore du chemin à faire pour arriver à maturité.
Senin daha bir fırın ekmek yemen gerek. Biliyor musun? Bunu başaracağını da hiç sanmıyorum.
Puis-je installer le thé ici, comme d'habitude, Miss?
- Tereyağı muhtemelen boğazımdan geçmezdi. - Bence bu durumda kek yemen son derece duygusuzca!
Non, tu dois venir manger.
Kahve, yeterli değil, yemek yemen de gerekir.
- Je sais. - Oh, qu'est-ce que tu as ici?
Yatmadan önce yemen çok kötü.
Faut que tu manges.
Bir şeyler yemen lazım.
- Non, mais vous devez dîner.
- Tabii ama yemek yemen lazım.
Assieds-toi, petit. T'auras à manger s'il y a des restes.
Otur, evlat, yemeklerden kaldıysa, sana yemen için birşeyler vereceğiz.
Continue tes efforts.
Bunları yemen gerekiyor.
Sait-on quand on devient allergique aux fraises?
Alerji yapması için kaç çilek yemen gerekir? Kurdeşen olduğunda kaçıncıdan geldiğini bilebilir misin?
Si tu racontes ça aux jurés, tu en prends pour quinze ans.
Ve bunu jüriye anlatırsan 15 yıl yemen kaçınılmaz.
Doit-on aimer un animal pour le manger?
Bir hayvanı yemen için onu sevmen mi gerekiyor?
Mange, Charles.
- Bir şeyler yemen lazım, Charlie.
Tu n'es pas à la hauteur.
Daha on fırın ekmek yemen gerek.
Je crois plutôt que c'est l'appendicite.
- Yemek yemen gerektiğini söylemiştim. - Alâkası yok. Apandisim.
- Tu dois te nourrir.
- Ama yemen gerek.
Il faut manger du pain!
Ekmek yemen gerekir!
Quand tu les chercheras, il faudra bien vivre.
Onları ararken, yemek yemen lazım.
J'ai pour ordre de faire de toi un exemple.
Senin darbe yemen için de elimden gelen gayreti göstermem gerekiyor.
Et le but que tu as laissé entrer exprès?
O golü kasten yemen doğru muydu peki?
Il y a un plateau-tèlè au frigo. Ne m'attends pas.
TV seyrederken yemen için dolaba yemek koydum.
A toi Arturo, on t'en fera manger. On t'expliquera que c'est bon contre le cancer.
Arturo, büyüdüğünde kanserden koruduğu bahanesiyle onu yemen için zorlanacaksın.
Tu devrais manger un peu.
Bir şeyler yemen lazım.
Je t'ai apporté du raisin, mais tu n'y as pas droit.
Sana üzüm almıştım, yemen yasakmış.
Tout ce que je voulais, c'est que tu manges.
Tüm çabam akşam yemeğini yemen için çalışmaktan ibaretti.
Il te faut manger quelque chose.
Bir şeyler yemen gerek.
Un dollar si tu manges ce Colley.
Bu çoban Köpeğini yemen için bir dolar veririm.
- Tu as le droit d'en manger?
- Elma yemen yasak değil, değil mi?
Maintenant, c'est ma balle qui te nourrira.
Şimdi de bu kurşunu yemen gerekiyor.
Ce n'est pas sain de manger toutes ces p-p-pâtisseries.
Bu hamur işlerini yemen hiç iyi değil.
Ca alors, tu arrives a en manger combien?
Vay be, doyman için kaç tane yemen lazım?
- Tu devrais manger.
- Yemen lazım.
Mais seulement à la condition que tu te reposes... que tu fermes les yeux... que tu manges tous tes primaires... et que tu cesses de courir après les filles.
Fakat sadece dinlenmen gözlerini kapatman bütün temel gıdaları yemen koşuluyla... Shh. ... ve kızları kovalamaktan vazgeçmen.
Je t'ai pris à manger.
Sana yemen için bir şeyler aldım.
Asseyez-vous, fils, il faut manger beaucoup...
Otur oğlum, otur. Çok yemen lâzım.
Vous devez manger, vous devez beaucoup manger.
Çok yemen lâzım.
Au Centre du Bouddha de la Méditation, on te force à savourer chaque bouchée... ça prend 2 horribles heures pour déjeuner!
Eğer Budist Meditasyon Merkezi'ne gidersen yediğin her lokmanın tadına baktırıyorlar öğle yemeğini yemen iki saat sürüyor, kâbus gibi.
Faut que t'ailles dîner.
Yemek yemen gerekiyor.
Tu as déjà eu ton dîner.
Aşağı in. Akşam yemeği yemen lazım.
Pourtant, tu sais manger.
Yemen için mi?