English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Zar

Zar tradutor Turco

5,240 parallel translation
Si l'un de vous a lancé son numéro de balle, vous êtes le gagnant!
Kurşun sayısıyla aynı zarı atan oyunu kazanır!
À la place, nos plannings ont rarement excédé 12 mois d'avance.
Planlamalarımız zar zor 12 ay sonrası için yapıldı.
- Parce que tu as une démarche toute raide.
- Çünkü zar zor hareket ediyorsun.
Il parle à peine anglais.
Zar zor İngilizce konuşuyor.
Il s'énerve des fois?
Hiç kızar mı?
Tu m'as dit que l'aspirateur fonctionnait à peine.
Bana o makinenin zar zor çalıştığını söylemiştin.
J'ai décidé de me concentrer sur la partie "fonctionne" et d'ignorer le "à peine".
Çalıştığı kısmına odaklanmaya ve zar zor kısmını görmezden gelmeye karar verdim.
Ta mère deviendrait folle si tu restais coincé.
Orada sıkışıp kalırsan annen bana kızar sonra.
C'était il y à tellement longtemps, je ne m'en souviens pas bien.
Çok uzun zaman önceydi, zar zor hatırlıyorum.
Ok, je lance les dés pour n'importe-quel affrontement.
Karşılaşacağınız kişiler için zar atacağım.
Ce matin je pouvais à peine tenir debout.
Bu sabah zar zor ayağa olabilir.
Ça vous gratte?
Kızarıklığın falan mı var?
Non.
- Hayır, yok kızarıklık falan.
De peu.
- Zar zor.
Mais parfois, il suffit de peu pour faire pencher la balance.
Ama bazen de zar zor yeterlidir.
La maladie prend le dessus sur ma disposition au pardon, et la remplace par une pensée que j'ai à peine pu contenir au sommet.
İçimdeki hastalık, affetme duygumu ortadan kaldırıyor. Onun yerine, zirve toplantısında zar zor kontrol altında tutuğum his geliyor.
- Mme Jesudian a une scie circulaire.
- Bayan Jesudian'da hızar var.
Mais ses impulsions sont vraiment faibles.
Zar zor nefes alıyor.
D'accord. Je vais faire court.
Galiba zar zor para kazanacağım.
Pas même un simple baiser sur la joue.
Yanağından bile zar zor öpücük aldım.
Je suis chargé à peine à moitié.
Sistemimin yarısı zar zor doldu.
Je pouvais à peine l'entendre, il y avait comme de l'électricité statique.
Onu zar zor duyuyordum, bir tür cızırtı vardı sanırım arkada.
Et il s'en est à peine remis.
Hayatından zar zor kaçtı.
Les premiers jours, j'étais si faible que j'arrivais à peine à bouger.
İlk birkaç gün, o kadar güçsüzdüm ki zar zor hareket edebiliyordum.
Elle peut à peine supporter le sirop contre la toux.
Öksürük şurubunu bile zar zor içiyor.
Une barman vulgaire qui a à peine fini le lycée?
Liseyi zar zor bitiren beyaz bir barmen?
Qui aurait cru qu'une sorcière puisse cuisiner la meilleure coke de la côte Est?
Kim sanardı ki doğu sahilinde bir cadı en iyi kokaini yapsın? Bu rağbetle zar zor geçiniyoruz.
Dégrade l'endomètre, empêche les follicules ovariens de parvenir à maturité.
Döl yatağı zarını boz ve ovaryen foliküllerin olgunlaşmasını engelle.
Même quand j'en ai marre de l'entendre répéter la même chose encore et encore, et que si je l'entends encore une fois, je crèverais mon propre tympan.
Alıştırmalarını duymaktan bile bıktığımda aynı şey defalarca kez çalındığında bile bir daha duyarsam kulak zarımı deldirmek istiyorum.
J'arrive à peine à le regarder dans les yeux.
Yüzüne bile zar zor bakabiliyorum.
Maintenant, tais toi et roule.
Şimdi susun da zarını atsın.
La membrane pleurale est intacte.
Plevral zar zarar görmemiş.
Oh, Barbara peut à peine ranger par ordre alphabétique.
Barbara zar zor alfabetik sıraya koyuyor.
Sans le salaire de l'étude, j'arrive à peine à payer mon loyer.
Çalışmadan gelen para da olmayınca kiramı zar zor ödeyebiliyorum.
L'enfant qui a quitté la maison pour devenir médecin, faire carrière pour sauver des vies, en ayant été à peine capable de sauver la sienne.
Çocuk, zar zor kendi hayatını kurtarabilmişken doktor olup hayat kurtarmak üzerine kariyer yapmak için evden ayrılıyor.
Je n'appelerais pas un trou infesté de rats une place décente pour vivre.
Farelerin bastığı bir gecekondu mahallesine düzgünce yaşanacak yer dendiğini zar zor hatırlıyorum.
Alors que nous observons la stimulation clitorienne. le gonflement des testicules le rougeoiement de la peau... Nous mesurons le rythme cardiaque durant l'activité sexuelle.
Klitoral uyarımı, testiküler şişkinlikleri, yüz kızarıklıklarını gözlemlediğimiz gibi cinsel aktivite sırasındaki kalp atış hızını bunun yanı sıra prostaik kasılmaları, vajinal genişlemeleri de ölçüyoruz.
Et si je ne peux pas utiliser les bons termes scientifiques, je vais juste passer pour un gars en sueur qui cherche des euphémismes sexuels.
Ve eğer doğru bilimsel terminolojiyi kullanamazsam, cinsel hüsnütabirleri zar zor bulan terli bir yozlaşık haline geleceğim.
Je suis certain d'avoir dit "chez les deux sexes".
"Her iki eşeyde de cilt kızarıklığı" dediğime kesinlikle eminim.
On maîtrise à peine le dysfonctionnement nous-mêmes, et encore moins le moindre succès avec de vrais sujets autres que moi.
Bırak benim dışımdaki gerçek deneklere istatistiksel bir başarıyı kendimizdeki işlev bozukluğuna zar zor hakim olabiliyoruz.
Ils s'aiment à peine...
Birbirlerinden hoşlandıkları bile zar zor belliydi. Aynen!
À peine.
Zar zor.
Dan est mort, les nouveaux en mauvais état.
Dan çok kan kaybından öldü, prospect'ler zar zor dayanıyor.
En vérité je peux à peine faire les bons choix pour moi.
Gerçek şu ki ben kendim için bile doğru kararları zar zor veririm.
Je mets un toast, il saute et là je le remets toaster... et il est toasté deux fois.
Tost yaparken, arada bir çevirmeniz gerekir Böylece iki kısım da kızarır. Devam et
Extrêmement inflammable.
Bu şey ateşle buluşursa hepimiz kızarırız.
Je te reconnais à peine, Michael.
Seni zar zor tanıdım Michael.
Je possède assez de têtes nucléaires pour faire bouillir la mer où vous naviguez lamentablement. 10 minutes.
Zar zor seyir yaptığınız suları kaynatmaya yetecek kadar nükleer başlığım var.
J'arrive à peine à suivre une femme enceinte.
Hamile bir kadına zar zor yetişebiliyorum.
Voilà. "Holly Hamilton, une amie que j'ai à peine méritée."
"Holly Hamilton, zar zor hak ettiğim arkadaşım."
- À peine.
- Zar zor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]