Translate.vc / Francês → Turco / Zee
Zee tradutor Turco
192 parallel translation
Zee.
Zee.
C'est Zee.
Zee burada.
- Oui. Zee est là?
Zee içeride mi?
- Bonsoir, Zee.
- İyi akşamlar Zee.
Zee connaissait Jesse James.
Zee Jesse James'i tanıyor.
C'est toi qui les as faits, Zee?
Sen mi yaptın, Zee?
J'espère qu'il va arrêter ses histoires ou rester hors de mon chemin, ça nous éviterait de faire du mal à Zee, quoi qu'il arrive.
Umarım, benim bölgemde dolaşmaz, böylece Zee'ye zarar gelmez.
- Zee, s'il te plaît...
- Zee, lütfen.
- Je suppose que Zee t'a expliqué.
- Sanırım, Zee söylemiştir.
Au revoir, Zee. Au revoir.
Hoşça kal, Zee.
Oû est Zee?
Zee nerede?
Oû est Zee?
Zee?
Mon Dieu, Zee.
Tanrım, Zee.
Salut, Pinkie.
Selam, Pinkie. Zee.
NE ME SUIS PAS, CAR JE NE REVIENDRAI PAS.
ARKAMDAN GELME, SANA DÖNMEYECEĞİM. ZEE
ZEE
NOT :
- Il ressemble à Zee?
- Zee'ye mi benziyor?
- Salut, mademoiselle Zee.
- Selam, Bayan Zee.
À première vue, Hendrick van der Zee n'avait rien d'insolite.
Hendrik van der Zee ile ilk tanıştığımda onun sıra dışı biri olduğunu asla aklımdan geçirmemiştim.
Je m'appelle Hendrick van der Zee.
İsmim Hendrik van der Zee.
Hendrick van der Zee.
Bu bey Hendrik van der Zee.
M. van der Zee est hollandais.
Kısmen haklı çıktın Stephen.
Mais vous n'êtes pas le Hollandais Volant?
Bay Van der Zee Hollandalıymış. Ama Uçan Hollandalı değil.
En tout cas il ne s'envole pas de sitôt.
Uçan Hollandalı değilsiniz, öyle değil mi Bay Van der Zee?
Le nouvel ami de Pandora, Hendrick van der Zee, s'était installé dans un pavillon de l'Hôtel Isabella.
Pandora'nın yeni arkadaşı Hendrik van der Zee Otel Isabella'nın bahçesindeki bir sayfiyeye yerleşti.
Van der Zee rentrait à l'hôtel après minuit...
Van der Zee gece yarısından sonra Otel Isabella'daki sayfiyesine dönüyordu.
Pandora observait avec insistance la place de van der Zee.
Pandora defalarca Van der Zee'ye ayrılan iskemleye bakıp durdu.
Mets le moteur en marche.
Hey, Zee. Motoru çalıştır.
- Zee!
- Zee!
Jim-zee, c'est quoi un psychologue?
Jim, psikologlar ne iş yapar?
T'en fais pas, Zee.
Ama dert etme, Zee.
Mais je serai honnête avec toi, Zee.
Zee hakkında dürüst olacağım.
Je veux pas attendre comme Zee.
Zee gibi ortada kalmak istemiyorum.
Quelqu'un t'a rendu visite quand j'étais pas là?
Zee, ben yokken seni ziyarete kimse geldi mi?
Et la question que tout le monde se pose, c'est... le grand Z aurait-il donc fini par craquer?
Ve herkesin sorduğu soru, büyük Zee en sonunda yırttı mi?
Il s'est rendu de Wordsborough au pont de Tapasy comme ça.
Wurtsboro'dan Tappan Zee Köprüsüne gözlerini kısarak geldi.
On y va quand, au zi-air?
Evet, ne zaman Zee-air'e gidiyoruz?
On va voler "in the air" vers le Zaïre.
Zaire'ye varana kadar, Zee-air'de uçacağız.
Tu t'es fourré six amphets, de la caféine, du ginseng coréen, américain et sibérien, et 16 E-Z gigantesques.
Altı tane amfetamin, kafedrine, Kore, Amerika ve Sibirya Ginseng'i ve 16 kocaman E-zee aldın!
Je voyais le pont tout petit!
"Tappan Zee Köprüsü" gözüme hiç bu kadar küçük gözükmemişti.
"E.F. Montgomery Costumes, Tappan Zee, New Jersey."
"E.F. Montgomery Kostümleri, Tappan Zee, New Jersey."
Taradadu chante super bien Je veux que vous le présenter au monde entier dans Zee TV. Tante mon ballon pèse combien?
Yeteneğinin tüm dünya kanalarında Yayınlanmasını dilerim abla balon ne kadar ağır
Des Boches?
"Zee" Almanlar?
Petite Zee?
- Küçük Zee Mimms?
Ecoute Zee...
- Bak Zee...
Bon, c'était une femme mais ne parle plus de ma Zee.
Benim Zee hakkında konuşmayı bırakırsan Sadie'nin kadın olduğunu kabul ederim.
Ecris-le-moi, je veux le dire à Zee.
Bunu benim için yazar mısın? Zee'ye söyleyebilirim.
C'est monsieur Jindal de Zee TV.
Bu Bay Jinlal kanalın başkanı Tara Babu çok güzel şarkı söylüyor
- Ma Zee?
- "Benim Zee" mi?
- Ta Zee?
- Senin Zee mi?
- Rentre.
- Zee, eve git.