Translate.vc / Francês → Turco / Zeus
Zeus tradutor Turco
731 parallel translation
" Par Zeus!
" Zeus adina.
Et nous voyons Vulcain, forgeant des éclairs et les remettant au roi de tous les dieux, Zeus, qui s'en sert pour jouer aux dards.
Ve sonra, Vulcan'ı görüyoruz yıldırımları tavlıyor.. ve tanrıların kralı Zeus'a yolluyor, o da onlarla dart oynuyor.
Sa mort aurait anéanti nos espoirs de paix.
Yüce tanri Zeus onun ölmesine asla izin vermezdi ve baris ümitlerimizin de.
Des années, en effet, les Grecs assiégèrent Troie. Leurs bateaux les ravitaillaient.
Yüce Zeus, tanrilarin krali sana Truva Prensi, Polydorus'u veriyoruz.
"Mais Zeus le clairvoyant accorde ceci aux prières d'Athènes : La muraille de bois continuera à te protéger, toi et ton peuple."
"Uzakları görebilen Jove bunu Atina'nın dualarına teslim ediyor, tahta duvar onları ve çocuklarını korumaya devam etsin."
Celle en laquelle Zeus le clairvoyant place notre salut.
Uzakları görebilen Jove bizi güvende tutacağını söylüyor.
- Nous autres, on tient le litre sans se prendre pour Dieu le Père.
- Bir Galon içenlerin Zeus gibi davranmasını bekleyemezsin.
Zeus, le dieu suprême des Grecs... éclaircit les cendres afin que je puisse lire l'avenir.
Zeus... Yunan'ın Tanrılar Tanrısı. Geleceği okuyabilmem için küllerin üzerine yazılar yazmış.
Tu accompliras ces prouesses sans peur ni heurts... car c'est la volonté de Zeus.
Zeus böyle istediği için bunları korku duymadan yapacaksın.
Si je suis protégé par Zeus je n'aurai pas besoin de ceci.
Zeus tarafından korunuyorsam, buna ihtiyacım olmayacaktır.
Il est aussi inscrit qu'après avoir conquis le trône d'Ariste... tu en seras dépossédé quand ce sera la volonté de Zeus... par l'un des enfants d'Ariste.
Burada Aristo'nun tacını elinden alacağın yazıyor, ama Zeus'a göre zamanı geldiğinde tacı Aristo'nun çocuklardından birine bırakacaksın.
C'est la volonté de Zeus.
- Zeus böyle istedi.
Ce n'est pas la volonté de Zeus. C'est ta volonté.
- Hayır, artık yetki sende.
Zeus t'a donné un royaume.
Zeus sana bir krallık verdi.
Pourquoi Zeus m'a poussé à tuer cette fille... quand le seul que j'aurais dû tuer était Jason?
Asıl öldürmem gereken Jason'ken Zeus niçin bana bu kızı öldürttü?
Zeus ne peut pousser les hommes à faire ce que tu as fait.
Zeus yaptıklarını yönlendiremez.
Zeus. Mon divin mari... avez-vous ordonné la profanation de mon temple de Thessalie?
Zeus, sevgili kocam, tapınağımın başına gelenler senin işin mi?
Mais mon roi Zeus a limité le nombre de fois... où je pourrai t'aider.
Ancak Zeus, sana kaç kez yardım edebileceğimi belirledi.
C'était la forge des dieux. Héphaistos y faisait des armures et des armes pour Zeus.
Hephaestus orada yaşardı ve Zeus'a zırhlı silahlar yapardı.
Zeus a d'autres projets pour lui.
- Zeus ona başka görevler verdi.
Zeus Tout-Puissant. J'étais un pécheur.
Yüce Zeus, ben bir günahkarım.
Zeus m'a donné le don de la prophétie mais je l'ai mal utilisé... et il m'a rendu aveugle.
Zeus, bana verdiği güçleri kötü kullandığım için gözlerimi aldı.
Zeus a ordonné aux Harpies de me tourmenter.
Zeus, Harpies'lere beni mahvetmeleri için emir verdi.
Il dit " C'est bon Zeus... Fais rugir le tonnerre. Que la terre m'engloutisse!
"Her şeye razıyım Zeus, dünya beni yutabilir" der.
Tu peux gronder tant que tu voudras Zeus.
Dilediğin kadar öfkelen Zeus. Dediklerimde ısrarlıyım.
Si Zeus a envoyé ces créatures pour le tourmenter... on aurait tort d'interférer.
Eğer onları Zeus gönderdiyse biz buna karışamayız.
Apollon, frère jumeau d'Artémis, fils de Zeus et de Léto, une mortelle.
Apollo ölümlü, Artemis'in ikiz kardeşi, tanrı Zeus ve Leto'nun da oğlu.
Déjà, il y a 5000 ans, les dieux choisirent d'aimer et de chérir des humains, comme le fit Zeus avec Léto, ma mère.
5.000 yıl önce bile, tanrılar ölümlüleri aşk için, sevdiği için aldı, tıpkı Zeus'un Leto'yu alması gibi, benim annemi.
Zeus, Hermès,
Zeus, Hermes,
Jupiter absout les amants parjures.
Zeus alay edermiş sözünü tutamayan aşıklarla.
Eta accueillit Friso et sacrifia à Zeus le bouc à la toison d'or, pour le remercier
Ea, Frisso'yu nezaketle karşıladı... ve Zeus'a şükranlarını sunmak için, altın koçu kurban etti.
Il me dominait de là-haut tel Zeus.
Beni Zeus gibi göz hapsine almıştı.
Mère des jeux où se décernent les courones aussi précieuses que l'or, Olympie, reine de verité, où les devins en interrogeant le flamme des sacrifices... demandent à Zeus le maître de la foudre étincelante... s'il veut favoriser les hommes... dont le coeur brûle du désir d'obtenir... une grande victoire et le réconfort de leurs labeurs!
Altın taçlı oyunların anası, Olympia, Gerçeğin kraliçesi! Kahinler, yanmış kurbanlarına bakarak...
Grande est la célébrité qui reçoit votre récompense.
Zeus'un öğütlerini sorarlar.
Samos était un centre du culte grec de Hera, la reine du ciel, l'épouse légale et jalouse de Zeus.
Samos ; göklerin kraliçesi, Zeus'un katı ve kıskanç eşi Hera'nın Yunan tapınma merkeziydi.
Elle me trouvait plus proche de Zeus que de Jupiter, qui n'était qu'une pâle copie romaine de Zeus.
Benim Jüpiter'den çok Zeus'a benzediğimi söylemişti. Jüpiter, Zeus'un silik bir Romalı kopyasıydı, o kadar.
Zeus... a épousé sa sœur, n'est-ce pas?
Zeus kız kardeşiyle evlenmişti, değil mi? - Evet.
Et elle fut enceinte de lui?
Zeus'tan hamile kalmıştı.
Et craignant que l'enfant ne devienne plus puissant que lui, et ne g-gouverne les cieux, il l'a extrait de son corps puis a avalé la mère et l'enfant. Et l'enfant, Athéna, sortit du crâne de Zeus.
Çocuğun kendisinden daha üstün olacağından ve gökler alemini yöneteceğinden korkan Zeus Metis'in vücudundan çocuğu almış, onu bütün olarak yutmuş ve Zeus'un kafasından Athena fırlamış.
Il se prend pour Zeus!
Kendisini Zeus sanıyor!
Bon... Pour l'instant, tu peux m'appeler Zeus. En puissance, c'est lui qui est le plus proche de moi.
Şimdilik bana Zeus diye hitap edebilirsin çünkü güç konusunda ancak o bana yaklaşabilir.
Les anciens Romains t'ont créé à son image, mais tu n'es rien.
Eski Romalılar seni Zeus'un görünümünde yarattılar, ama sen bir hiçsin.
C'est dans ce temple que j'ai choisi de porter l'enfant de Zeus!
Bu tapınağı Zeus'un çocuğunu doğuracağım yer olarak seçtim!
L'enfant de Zeus.
Zeus'un çocuğu.
Dis-lui ce que c'est d'être aimé de Zeus!
Söyle ona, Zeus'la sevişmek nasıl bir şeydir?
Sera-t-il plus grand que Zeus?
Zeus'tan daha yüce olabilir mi?
Puissant Zeus, roi des rois... nous t'offrons Polydore, prince de Troie.
Polydorus.
Zeus!
Zeus!
- Je vous salue Mon Seigneur.
- Selam sana yüce Zeus.
Zeus, Athéna, Aphrodite, Artémis.
Zeus, Athena, Afrodit, Artemis.
Et la piété fait exaucer les prières! Allons rives sacrées de l'Alphée ombragées d'arbres... acceuillez cette procession triomphale!
Zeus'un parlayan şimşeğini... mükemmeliği ve iş yorgunluğundan... bir nebze rahatlık arayan ruhlar için...