Translate.vc / Francês → Turco / Ètes
Ètes tradutor Turco
113 parallel translation
Doc, vous ètes ivre.
Git, Doktor. Sarhoşsun.
En outre, vous n'ètes pas en état.
Ayrıca zaten seyahat edecek durumda değilsin.
Vous ètes un homme.
O zaman erkeksin.
Vous n'ètes donc pas au courant?
Kardeşim, olanlardan haberin yok mu?
Vous ètes un sacré malin!
Bir fareden daha akıllıymışsın.
- Vous ètes Doc Boone?
- Sen Doktor Boone musun?
Conducteur, vous ètes parti pour Lordsburg et vous devez y arriver!
Bak buraya, sürücü, bu arabayı Lordsburg'e gitmek üzere yola çıkardın ve oraya vardırmak da görevindir!
Vous ètes très aimable.
Bana karşı çok naziksiniz.
Je vous connais, enfin... je sais qui vous ètes.
Sizi tanıyorum, yani kim olduğunuzu biliyorum.
Vous ne pourrez pas, vous ètes prisonnier.
Ama halledemezsiniz ki. Oraya mahkum olarak gidiyorsunuz.
Vous ètes ivre!
Siz sarhoşsunuz, bayım!
Vous ètes seule au monde.
Aileniz yok.
Vous n'ètes qu'un joueur de rien du tout!
Sen sahtekar bir kumarbazın tekisin!
- Dieu merci, vous ètes sauve!
- Şükür güvendesin, Lucy!
Alors pourquoi n ètes-vous pas shérif?
Eğer böyle hissediyorsan, neden bir rozet takmıyorsun?
Quelle idiotie! Vous ètes fou! ?
- Zaten beni de endişelendiren bu.
Nous savons que vous ètes les fidèles du Gouverneur!
Biz mi sadığız? Çok saçma!
Si je ne les arrête pas bien vite, ils vont foncer et vous ètes morts.
İşaretimi bekliyorlar. Eğer onları hemen durdurmazsam... saldıracaklar ve sizi öldürecekler.
Vous ètes française?
- Santral? Canım feda.
Vous ètes Wolfman Jack?
- Wolfman Jack siz misiniz?
Vous ètes vraiment tous des ploucs.
Hepiniz köylüden başka bir şey değilsiniz.
Vous ètes amoureux d'elle?
Ona aşık mısınız?
Vous ètes vraiment dégueu!
Sen gerçekten hastasın!
Vous ètes la race des Seigneurs!
Siz üstün ırktansınız!
Vous ètes ravissante.
- Çok güzelsiniz.
Vous les serveurs, vous ètes tous des étudiants universitaires... et je suis allé à Harvard et à Yale pour vous engager.
Siz garsonlar hepiniz üniversiteli çocuklarsınız... Ve sizlerin burada çalışabilmesi için Harvard ve Yale üniversitelerine gittim.
Vous ètes plus jeune que lui.
Ondan gençsin.
Si vous ètes à l'intérieur, sortez les mains en l'air.
İçerideysen, ellerin havada dışarı çık!
Vous ètes sûr?
Bir bira iç, geçer.
Votre mère n'a pas dormi depuis que le bébé est né et vous ètes sur cette putain de plage. Toi!
Anneniz bebek doğduğundan beri hiç uyumadı ve siz lanet kumsaldasınız?
Vous ètes tellement occupé à écrire... et je n'avais pas d'instructions.
O bunları yazarken çok meşgul Olacak... Bunu yaparken o bana Talimat vermiyecek.
Vous ètes doués pour ça.
Burası iyidir.
- Oh, vous ètes allée chez le coiffeur?
- Oh, Saçımı kestirmeden evvel?
Vous ètes Laura Brown.
Laura Brown senmisin yoksa.
Ca doit pas être évident, vous savez qu'il vous faut un score, vous ètes opposée à une des meilleures dans ce genre d'épreuves, et vous n'y allez pas.
[Sunucu] Puan alman gerektiğini bildiğin halde ve bu yarışmanın... en iyi sörfçülerinden birine karşı yarışırken dalgayı kaçırırsan... herhalde kendini kötü hissedersin.
Vous ètes un ex-taulard ou un drogué?
Mahkum veya bağımlı falan mısın?
Ouais. Ma pitite famille serait pas le centre de mon univers, mais vous ètes fous.
Ailem benim evrenimin merkezindedir.
Vous ètes des amours, j'vous aime, j'vous aime.
- Sizler bir numarasınız. Sizi seviyorum, sizi seviyorum.
Vous ètes ici pour une raison...
Hepiniz bir sebep için buradasınız...
Vous ètes prêt?
Hazır mısınız?
Et peu importe où vous ètes, dites toujours que c'est la ville la plus rock de la planète.
Kim olursanız olun bu lanet dünya üzerindeki en vahşi kasabada olduğunuzu söyleyin.
Vous ètes des Rockstars, vous ètes censés être provocateurs, destructeurs, vous devez être célèbres, pour des actes qui enverraient en taule un citoyen ordinaire.
Sizler rock yıldızlarısınız. Düşüncesiz ve telaşlı olmanız gerek. Normal insanları hapse attıracak davranışları yapıp kutlamalısınız.
Vous ètes venus à combien?
Kaç atış var?
Vous ètes des hommes morts.
Artık ölüsün.
Vous n'ètes... rien.
Sen... bir hiçsin.
Madame Simpson, quand vous ètes partie, vous avez laissé un immense vide dans le coeur d'Homer, et il essaye de le combler avec de l'alcool depuis 20 ans.
Bayan Simpson, Homer'ı bıraktığın zaman kalbinde bir delik açıldı ve yirmi yıldır oğlun o deliği alkolle doldurmaya çalıştı.
En fait vous ètes mon premier client qui soit réellement bléssé, d'après ce bouquin c'est un gros avantage.
Biliyor musun, müşterilerim arasında gerçekten yaralanan ilk sensin. Bu kitaba göre büyük bir avantajımız var demektir.
Vous ètes dans un tribunal!
Burası mahkeme salonu!
Je veux une chanson pour que ma copine et moi restions ensemble. - Vous ètes séparés?
- Ayrıldınız mı?
Vous ètes ici, au centre.
İşte yeriniz. En ön sıra.
Vous ètes une vraie crapule, Sherif Poole.
Sen bir yüzkarasısın, Şerif Poole.