Translate.vc / Francês → Turco / Île
Île tradutor Turco
158,956 parallel translation
Sur la petite île de Britannia, en 507 après JC.
M.S. 507 yılında, Britanya olarak bilinen ufak bir adada.
Peut-être que tu n'as pas remarqué, mais toi et Louis aviez - une réunion privée.
Belki fark etmemiş olabilirsin ama o toplantı Louis ile senin arandaydı.
As-tu organisé une rencontre avec Pfizer?
- Pfizer ile randevu mu ayarladın?
- Peux-tu au moins - parler à Mike? - Non, je peux pas.
- Harvey, en azından Mike ile konuşamaz mısın?
J'ai parlé à Harvey.
Harvey ile konuştum.
- Alors voilà ce que vous allez faire à la place. - Et un aveu de culpabilité. - Ils n'accepteront
- Suçun kabulu ile birlikte.
- Ça a juste à être comme quand James LeBron a rejoint le Miami Heat quand lui et D-Wade faisaient des exercices avec Chris Bosh.
- Yani, Lebron James... Miami Heat'e geçtiğinde Dwayne Wade ve Lebron'un Chris Bosh ile iyi anlaştığı gibi olacak.
Vous voyez Mme Tapping la semaine prochaine.
Haftaya bayan Tapping ile buluşacağınızı biliyoruz.
C'est ce que j'aurais dû faire avec Luke.
Bunu Luke ile yapmam gerekirdi.
J'ai bossé avec plein de musulmans, d'Afro-Américains, et ça s'est toujours bien passé.
Birçok Müslüman ve Afrikalı-Amerikalı ile çalıştım, hepsiyle de çok güzel deneyimlerim oldu.
Entre "Internet" et "chips au fromage au magasin".
"İnternet" ile "Kantinde Acılı Cheetos" un arasında.
J'ai l'impression de ne pas être à ma place ces derniers temps.
Bu ara geç ile erken arasında hissediyorum.
Je me moquais des singes volants. Je l'ai vu avec Bobby Padusky.
- O filmi Bobby Padusky ile izlemiştim..
Abandonnez, Jax! Je vous ai tout appris sur le Waverider.
Dalgagüdücü ile ilgili bildiğin her şeyi sana ben öğrettim.
Moi, Raymond des Palms, et ma troupe d'hommes et femmes, demandons un libre-passage vers Camelot, et une entrevue avec le Roi Arthur.
Ben, Palm ailesinden Raymond, ve adamlar ve kadınlardan oluşan grubum Camelot'a güvenli bir yolculuk ve Kral Arthur ile görüşme talep ediyoruz.
Ça a un rapport avec la Lance du Destin.
- Dur tahmin edeyim, Kader Mızrağı ile bir ilgisi var.
Résister à ton charme?
Cazibene karşı koymayı mı? Amaya ile çıkamazsın.
Sortir avec Amaya. Je ne sors pas avec Amaya.
- Ray, Amaya ile çıkmıyorum ki.
Même si je sortais avec Amaya, où est le problème?
Bak, Amaya ile çıkmıyorum ama çıkıyor olsam bile ne olmuş?
Sara?
Sara ile mi?
Je n'ai jamais essayé avec un Martien blanc.
Bunu bir Beyaz Marslı ile yapmayı hiç denemedim.
On était sur le point d'élaborer des nouvelles techniques de suivi.
Bazı yeni takip teknikleri ile ilgili plan yapmak üzereydik.
Écoute, je ne veux pas me sentir mal de passer du temps avec Maggie.
Bak, Maggie ile zaman geçirmek istediğimde kendimi kötü hissetmek istemiyorum.
Juste par ce que je suis avec Maggie, cela ne signifie pas que je ne suis pas avec toi...
Maggie ile olmam seninle olmadığım anlamına gelmiyor.
Et, tu sais, tu as eu l'air un peu dépassée quand tu as parlé à Mon-El.
Ve Mon-El ile konuştuğunda biraz şaşkına döndün.
Ça serait mieux que tu attendes dehors pendant que je parle avec Mlle Luthor.
Ben Bayan Luthor ile konuşurken, dışarda beklemen daha iyi olacak.
Oh, tu as parlé avec James?
James ile mi konuştun?
J'étais en colère contre toi parce que je pensais que tu sortais avec Eve.
Sana kızgındım, çünkü Eve ile çıktığını sandım.
Je ne connais pas très bien les signaux en terme de relation sociale sur Terre, mais pourquoi tu serais en colère si je sortais avec Eve?
Bilirsin bu dünyasal sosyal işaretleri kavramada iyi değilim, ama Eve ile çıkıyorsam sen neden kızasın ki?
Avez-vous fini de réparer la veste anti-Kryptonite que Supergirl portait la dernière fois qu'elle a combattu Metallo?
Geçen sefer Supergirl'ün Metallo ile dövüşürken giydiği anti-kriptonit yeleği onarmayı bitirdin mi?
Je peux gérer Mxyzptlk, mais Mon-El est exaspérant.
Mxyzptlk ile başa çıkabilirim. Ama Mon-El çok sinir bozucu.
C'est ta première St Valentin avec Maggie!
Aman Tanrım! Bu senin Maggie ile ilk Sevgililer Günün!
J'épouserai Mxyzptlk.
Mxyzptlk ile evleniyorum.
Ce que j'ai dit sur ton égo irritant, je le pensais.
Senin sinir bozucu erkeklik egon ile dediklerim ciddiydi.
Ils sont de retour et veulent se venger.
İntikam ile geri döndüler.
Et toi. Je suis juste prends des nouvelles de mon ami, Mon-El.
Arkadaşım Mon-El ile arayı kapatıyorduk.
Ce n'est pas le cas et on ne parle pas de Mon-El là, on parle de la vérité.
Almıyorum ve bunun Mon-El ile ilgisi yok, bunun doğru olanla ilgisi var.
Je suppose que tu es d'accord avec Kara.
Kara ile aynı fikirde olduğunu varsayıyorum.
Très bien, Supergirl, que vois-tu?
Tamam Supergirl, ne ile uğraşıyoruz?
Je suis sûre que ce gars, Cisco, et moi serions meilleurs amis, si nous vivions dans la même dimension.
Söylemem gerek ki dostum Cisco ile aynı boyutta yaşasaydık eminim çok iyi arkadaş olurduk.
J'ai supposé que puisque tu as été assez gentille pour me reprendre, je devrais être assez bon pour remplir chaque moment de ta vie avec joie.
Beni geri kabul edecek kadar iyi biri olduğunu anlayınca, bende hayatının her anını neşe ile dolduracak kadar iyi biri olmalıyım.
Ce n'est pas pour le fait que tu l'as trompé.
Hayır, hayır, hayır. Bak. Bu aldatman ile alakalı değil.
C'est le fait que tu n'as pas confiance en moi pour me dire la vérité.
Bu bana doğruyu söyleyecek kadar güvenmemen ile ilgili.
C'est lié à la sensibilité de l'IA.
- Evet. - Yapay zeka ile bağlılar.
Je suis désolé pour ce qui s'est passé avec Lyra.
Lyra ile olanlar hakkında üzgünüm.
Ou de ce que je traversais!
Ya da ne ile cebelleştiğim hakkında!
Donc, la pièce va maintenant se remplir d'eau en moins de 4 heures.
O yüzden o oda dört saatten kısa bir sürede su ile dolacak.
Je vais parler à Maggie pour voir si elle a quelque chose sur lui.
Gidip Maggie ile konuşacağım, ondan herhangi bir şey elde etmiş mi.
Nous devons unir notre peuple avec celui de la Terre.
Kendi halkımız ile Dünya halkını bir araya getirmeliyiz.
Il se trouve que j'ai négocié la paix entre Kanye et Taylor Swift, donc je pense que négocier la paix entre nos deux mondes sera un jeu d'enfants.
Ben, Kanye ile Taylor Swift'i barıştırmış bir insanım yani bence iki dünya arasında barış sağlamak çocuk oyuncağı olur.
À D.C, ça a été le destin qui m'est arrivé avec le Dalai Lama quand les Daximtes qui ont envahi et j'ai juste avancé avec Olivia.
Daxamlı istilası sırasında şans eseri Dalay Lama ile birlikte başkentteydim Olivia'ya otostop çekeyim dedim.