Translate.vc / Francês → Turco / Ôte
Ôte tradutor Turco
4,297 parallel translation
Chérie, mets juste quelque chose d'autre, et ôte-moi ce maquillage.
Hayatım, üstüne başka bir şey giy ve makyajını sil.
Dans ce cas, ça veut dire que j'ai travaillé pour ça alors ôte tes petites sales pattes de là.
Bu durumda bunun için uğraştım anlamına geliyor. O küçük kirli pençelerini üzerinden çek.
Ce n'était qu'une pensée fugace... rien d'autre qu'une pensée fugace.
Sadece bir düşünceydi ondan öte bir şey değildi.
En fait, si sa peut t'aider, tu peux fermer les yeux et imaginer que je suis Zoey.
Öte yandan yardımı olacaksa, gözlerini kapayıp beni Zoey olarak farz edebilirsin.
Mais leur cibles, comme les écoles, Ils vont se défendre plus durement contre une attaque.
Öte yandan okullar gibi düşük güvenlikli yerlerin olası bir saldırı karşısında korunması daha zor.
Mais, surtout, je suis heureux.
Öte yandan mutluyum.
Je veux dire, pour une chose je n'ai pas d'énormes hémorroïdes, désolé mon pote je n'ai pas de et plus important, pas comme Brad j'ai vraiment une raison pour laquelle me battre
Her şeyden öte ağır hemoroidim yok sonuçta.
Mais le plus important, on est devenu une famille.
Ama hepsinden öte de, aile.
- C'est plus qu'un non. C'est un jamais.
Bu bir "hayır" dan da öte.
Et d'ailleurs, Chuck est l'un des nôtres, alors que Dan, en dépit de ses années d'efforts, ne le sera jamais.
Ve ayrıca, Chuck bizden biri, öte yandan Dan, o kadar yıl boyunca denemesine rağmen, asla olamayacak.
Mais bien sûr, il y a beaucoup de choses que tu n'as jamais mentionnées.
Öte yandan, şüphesiz hiç bahsetmediğin pek çok şey daha var.
Mais d'un autre côté, je me sens vraiment chanceuse.
Ama öte yandan, bu bir şanstı benim için.
Cependant, si la victime n'avait pas été en flammes et frappé par la voiture, il serait mort de la balle qu'il a reçu dans la poitrine.
Öte yandan, kurban ateşe atılmamış veya arabayla ezilmemiş olsaydı göğsüne isabet eden kurşun yarasından ölürdü.
C'est loin de l'être.
Bu özel olmaktan çok öte.
Ça a l'air d'être plus qu'une entorse.
- İncinmekten öte gibi duruyor.
Plus que ça, j'ai besoin de me respecter moi-même.
Ondan da ote, kendime saygi duymak istedim.
C'est un meilleur huissier.
Ondan öte, iyi bir mübaşir.
Autre que le fait que mon ex-femme s'est présentée sur son lieu de travail aujourd'hui.
Öte yandan, bugün eski karım adamın çalıştığı yerde boy gösterdi.
cependant dans mon l'analyse toxicologique il y a des chose vraiment intéressantes.
Öte yandan yaptığım toksikoloji incelemesi sonucu işler karıştı.
Oh, c'est plus que crédible.
Bu inandırıcıdan da öte.
Oh. Cependant, j'ai trouvé autre chose de très intéressant.
Öte yandan, oldukça ilginç bir şey daha buldum.
Moi, peut-être?
Öte yandan ben?
Si notre tueur l'utilise, il est plus que pervers, C'est un sadique.
Eğer zanlı böyle bir şey kullanıyorsa manyaktan öte sadist birisi demektir.
Schrödinger s'est ôté la vie... pour battre Alucard.
Schrödinger kendisini öldürerek Alucard'ı yenmiş oldu.
À moi, rien de grave, mais il a failli détruire Shayn.
Başa çıkamayacağım bir şey değil. Öte yandan Shayn'in hayatını mahvetti.
Mais les règles ne s'appliquaient qu'au nom de famille du bébé, alors parfois les filles prenaient le nom de famille du père en faisaient le prénom du bébé.
Öte yandan kurallar sadece bebeğin soyadı için geçerliydi. Dolayısıyla bazı kızlar babanın soyadını alıp bebeğin ilk adı olarak koyuyordu.
Elle a toujours été plus que ça et tu le sais bien
Her zaman arkadaştan öte oldu, sen de bunu biliyorsun.
Elle est plus que ça, tu le sais.
Her zaman arkadaştan öte oldu, sen de bunu biliyorsun.
Mais je continue de croire qu'il y avait plus dans ses yeux que le reflet de mes propres émotions.
O gözlerde, yansımamın bana bakıyor olmasından öte bir şeyler olduğuna inanmaya mecburum.
♪ Star power, star power ♪ over me
â ™ ª Yıldız gücü, yıldız gücü, â ™ ª benden öte...
Dis, depuis quand es-tu revenue de l'Eva-01?
Öte yandan, sen Birim 01'den geri döndüğünde ne oldu?
La seule qui importe vraiment :
Tüm kurallardan öte.
En fait, vous nous avez tous sous-estimé.
Öte yandan sen çoğumuzu yanlış değerlendirdin.
"Liberace n'est pas Rubinstein... mais Rubinstein n'est pas Liberace."
"Liberace bir Rubinstein değil öte yandan Rubinstein'dan bir Liberace değil." dediklerinde...
Oh, ton oncle Bev est dans un monde meilleur, il a autre chose à penser.
Senin Bev amcanın kendisinden öte çok daha iyi ve büyük şeyleri vardı.
Que cet instant marque le début de mon rêve, mais aussi du vôtre.
Bu benim hayalimin başlangıcından öte hepimizin hayallerinin başlangıcı olsun.
Mais ça nous dépasse.
Ancak bu şey bizden öte.
Il n'y a pas de meilleur réparation, que de tuer l'homme qui t'as tué.
Seni öldüren adamı öldürecek olmamdan daha öte bir telafi yok
Mais d'un côté j'étais soulagée que ce soit arrivé.
Ama öte yandan, bittiği için rahatlamıştım.
En revanche, le programme du mur côtier est prometteur.
Öte yandan, kıyı surları programı ümit vaat ediyor.
D'un autre côté, si tu épousais Diana, ce serait formidable pour le Pakistan.
Öte yandan, Diana'yla evlenirseniz Pakistan için harika olur.
Mais Alan dit que nous évoluons constamment donc... il ne faut pas s'en préoccuper, c'est juste...
Öte yandan hiçbirimiz bir dakika önce olduğumuz kişi değiliz ve öyle olmaya da çalışmamalıyız...
D'un autre côté, il avait communiqué avec Adrian sous le couvert du secret et lui faisait confiance.
Öte yanda, Adrian'a inanıp güvenerek ona başvurmuş olan bir çocuk vardı.
Et surtout, merci pour les bolides.
Ve hepsinden öte hızlı arabalar için teşekkürler.
Et si cette société cessait d'exister?
Öte yandan, ya toplum var olmayı sürdüremezse?
Ou qui pourrait même tous vous infecter et éradiquer tout le bunker?
Öte yandan sığınaktaki herkesi öldürecek olan virüsü kolaylıkla bulaştırabilecek birine?
Et maintenant des images terribles du Canada, où Greg Lafferty, âgé de 16 ans, s'est ôté la vie samedi après avoir passé plus de six mois enfermé chez lui.
Şimdi de karşınızda Kanada'dan şok edici görüntüler var. 16 yaşındaki Greg Laffelfy geçtiğimiz Cumartesi 6 aydan fazla bir süreyi evde kapalı geçirdikten sonra intihar etti.
Mais surtout, ayez l'air d'être prête à tout par amour. En serez-vous capable?
Ama her şeyden öte sırılsıklam aşık olmalısın, sence bunu yapabilecek misin?
Il a toujours son mouchard. Johanna a ôté le tien.
Kolunda hâlâ izleme çipi var, Johanna seninkini koparıp çıkardı.
Pire que ça. Ça va à l'encontre du patriotisme.
İğrençlikten de öte vatan haini olduklarını düşünürüm.
Sa version des faits est plutôt incroyable et par ailleurs, il n'est pas très sympathique.
Çünkü hesabına olan şey gerçekten inanılmaz ve ondan da öte adam çok sevimsiz.