Translate.vc / Português → Turco / Acabo
Acabo tradutor Turco
3,480 parallel translation
Acabo com ela.
Ona tekmeyi basacağım.
O que é um óptimo dia porque acabo de ganhar este cinto.
- Güzel. Ki bugün de harika geçiyor çünkü bu yeni örgülü kemeri aldım.
- Acabo aqui!
- Burda işim bitti!
Acabo com ele.
Seni öldüreceğim!
- e, acabo num quinta de cocaína.
Sonunda kokain tarlası buldum.
- Então acabo com eles todos.
Ve eğer giderse? O zaman ben de hepsini yerle bir ederim.
Acabo como o Connor?
Sonum Connor gibi mi olur?
Acabo de saber que a Nikita está no local.
Nikita'nın burada olduğunu öğrendim.
Acabo de ter uma conversa com um repórter do Examiner.
Az önce Examiner'da çalışan bir muhabir ile konuştum.
Não me importa como conseguiu do Bertram, mas se esse louco magoar a minha mulher, acabo consigo.
Bertram'a karşı ne kozun olduğu umurumda değil. Eğer o psikopat karıma zarar verirse seni ezerim.
Sabe, é muito difícil ser eu. E acho que eu acabo por fazer "Megonada".
Yıl 1944'tü.
Sempre que acabo de fazer sexo com uma mulher, primeiro, nunca mais a quero ver.
Bir kadınla yattıktan sonra önce onu bir daha asla görmek istemiyorum.
E da próxima vez que puser em causa a minha integridade, acabo com a sua.
Bir dahaki sefere dürüstlüğümü sorguladığınızda ben de sizinkini didiklerim.
- Acabo num instante.
- Göz açıp kapayıncaya kadar bitecek.
Acabo de falar com a secretária.
Asistanıyla konuştum.
- Agora, eu acabo isto enquanto tu vais descobrir o que se passa com a Lexie.
- Sen gidip Lexie'ye ne olduğunu öğrenirken ben ameliyatı tamamlıyorum.
Acabo de falar ao telefone com o Secretário Naval.
Az evvel SECNAV ile konuştum.
É só dizeres, e eu acabo com eles.
Haber ver, işlerini bitireyim.
Acabo de descobrir quem matou o JFK.
JFK'yi kimin öldürdüğünü buldum.
Você paga, nós jogamos, eu acabo consigo.
Siz parasını ödüyorsunuz, oynuyoruz, ben de sizi eziyorum.
Acabo em cinco minutos.
İşim 5 dakika içinde bitecek.
Acabo de falar com ele.
Adam tekrar aradı.
Acabo de falar com a Procuradora. Ordenou a detenção.
- Savcı gözaltı kararı çıkarmış.
Aproveitem as 72 horas que vos acabo de dar.
Önümüzdeki 72 saati nasıl değerlendireceğimize odaklanalım.
- Eu acabo, vai-te despachar. - Não é preciso.
Sen de işe hazırlanmak istiyorsan, ben devam ederim.
Acabo de ser importado da Alemanha.
Almanyadan yeni geldim.
E nas raras ocasiões que Robert deixa as suas putas tempo suficiente para se deitar bêbado na minha cama, acabo com ele de outras formas.
Robert fahişelerinin yanından çok nadir ayrılıp sarhoş bir şekilde yatağıma geliyordu. Onu başka yollarla tatmin ediyordum.
Se procura a minha mãe, está no hospital, acabo de vir de lá.
Annemi arıyorsan o hastanede. Daha şimdi oradan geldim.
Tu ficas bonita e eu acabo por ter este golpe de kung fu mortal.
Çok güzelleştin ve beni de kung-fu'cu yaptın.
Normalmente eu acabo, e não o contrário, mas aqui estou eu, abandonada.
Şimdi, genellikle ben terkedenim terkedilen değil, ama işte buradayım, terkedildim.
Acabo de receber notícias do Gabinete de Guerra e achei que gostariam todos de saber
Savunma Bakanlığı'ndan yeni bir haber aldım ve bilmek isteyeceğinizi düşündüm.
E se for expulsa novamente não acabo os estudos. Quem fez isto é melhor que diga.
.. ve yine atılırsam başka yol kalmaz buna kim neden olduysa söylesin
Acabo de vir da funerária onde esperávamos encontrar o corpo do Hartley. E não estava lá.
Az önce cenaze evinden geliyorum ve Bay Hartley'in bedeninin orada olması gerekiyordu ancak orada değildi.
Desculpe interromper, chefe, acabo de falar com a namorada, a Heather Blue.
Hayır, hiç de değil. Böldüğüm için özür dilerim patron ama kurbanın sevgilisi Heather Blue aradı.
Paga ou acabo contigo. "
Öde ya da seni mahvederim.
Paga ou acabo contigo. "
Öde ya da seni mahvederim. "
Acabo de saber pelo piloto de caça F-16, que esteve aqui, que é cem vezes mais desconfortável do que estar num caça a jacto.
Bu santrifüjde bulunan bir F-16 pilotundan duyduğumuz... bir savaş uçağının içinde olmaktan yüz kat daha... rahatsızlık verici birşey olduğuydu.
Acabo de falar com o Tesouro do Canadá. Eles, recentemente fizeram um acordo com a Blind Data para destruir os arquivos do Jericho 11.
Kanada Maliyesi ile yeni görüştüm ve evet, Blind Data firmasıyla Jericho 11 dosyalarını yok etmek için yeni anlaşma imzaladılar
- Acabo de ter uma cirurgia!
Önemli bir operasyon geçirdim.
Não o tempo todo, mas de vez em quando. Fico nervoso, e acabo por dizer coisas estúpidas. Espero que me possas perdoar.
Her zaman değil, bazen heyecanlanıyorum ve aptalca şeyler söylüyorum ve umarım beni affedebilirsin.
Acabo de salvar-te a vida.
Orada hayatını kurtardım.
Acabo de receber o relatório do médico-legista sobre a vítima dos Quatro Cavaleiros.
Dört atlı kurbanının adlı tıp raporu geldi şimdi. - Tahmin edin ne yazıyor?
Acabo de receber um SMS do Oficial Johnson do hospital.
Demin hastane'deki memur johnson'dan bir mesaj aldım.
Mas o que acabo de ver aqui está bem melhor, ora vê.
Ben demin bir başkasını gördüm, o daha güzel.
- Bem, então acabo até à festa de logo.
Peki iyi, ben bugünkü partiye kadar yapmış olurum.
E acho que eu acabo por fazer "Megonada".
İğrenç.
- Acabo de ver olhos, meu!
- Hayır kardeşim sadece gözler gördüm.
Acabo por me apaixonar
Hafif kızların Ağır yürekleri olur
Acabo de vir lá de baixo, onde descobri que o meu horário foi intencionalmente desprezado.
Düşüneceğim.
- Acabo de falar com ela.
Şimdi görüştük.
Quero ganhar dinheiro e engatar e acabo por ficar sem nada.
Sonunda ikisini de yapamıyorum.