Translate.vc / Português → Turco / Adore
Adore tradutor Turco
183 parallel translation
Não deixes que o Bud te adore por seres um assassino!
Silahşör olmandan dolayı Bud'ın seni ilahlaştırmasına izin verme.
- Eu o adoro! Eu adoro qualquer pessoa que o adore.
Ona bayılan herkese bayılırım.
Eu adoro qualquer pessoa que adore qualquer pessoa que adore Emerson.
Emerson'a bayılan herkese bayılan herkese bayılırım.
Querem que ele vos adore.
Onun, sizi sevmesini istiyorsunuz.
Ora, mãe. Ambas sabemos que ele é uma criatura odiosa mas não significa que não o adore.
Haydi ama anne, bildiğimiz gibi Bud iğrenç, fare gibi bir yaratık ama bu onu sevmediğim anlamına gelmez.
Não que não adore a tua minúscula.
Mini minnacık tabancandan memnum olmadığımdan değil
Embora adore ver televisão contigo e esperar que sejamos amigos para a vida, há todo um mundo à nossa espera, não serve de nada ignorá-lo só porque nos magoaram ou por causa dum vírus.
Seninle TV izlemeyi seviyorum, umarım ömrümüzün sonuna dek iyi dost kalırız ancak dışarıda kocaman bir dünya var ve sırf duyguların incindi ya da dışarıda bir virüs var diye dünya yokmuş gibi davranamazsın.
Por mais que o adore, se recusares, ele vai parar a um prato num restaurante tailandês.
Onu ne kadar sevsem de hayır dersen kedin bir Tay restoranında erişte sosu olur.
Je t'adore.
Sana tapıyorum.
Precisas duma mulher que cuide de ti, que te adore e obedeça.
Sana bakacak bir kadına ihtiyacın var. - Sana tapacak, sözünü dinleyecek birine.
Je t'adore!
Je t'adore!
- Adore à vontade, mas não conte.
- Gidebilir. Yalnız etrafa yaymayın.
" Um homem que adore dormir aos domingos, passeios de bicicleta ao pôr-do-sol, com carícias fogosas.
" pazar günleri uyumayı, bisiklet sürmeyi seven, Ateşli bir şekilde sarılan
Por muito que adore assistir à agonia do Powers, e adoro, imaginar-te nu é nojento.
Her ne kadar, Austin Powers'ı acı içinde görmeyi sevsem de.. ... seni çıplak düşünmek dayanılmaz.
Não é de admirar que o Edmund adore a sua companhia.
Hiç şüphesiz ki Edmund arkadaşlığın çok zevkli.
Precisa de uma mulher que se preocupe consigo. E que o adore.
Sizin de size önem verecek hayran olacak bir eşe ihtiyacınız var.
Que adore brincar E pular
# Hoplamayı ve zıplamayı seven #
Só preciso de arranjar algo com que adore ocupar-me.
Evet, sadece uğraşmayı sevdiğim bir şeyler bulmalıyım.
"J'adore" - vos, certo? "Je" não se cansa de vocês.
Harikasınız, size doyum olmuyor.
Mas por mais que adore "O Poderoso Chefão", Parte 2, tem que ver o original... para perceber e apreciar a sequência, não tem?
Fakat Baba 2'yi ne kadar seversen sev, yine de konuyu anlamak ve takdir etmek için... orjinalini görmek zorundasın, değil mi? Hadi.
Que Deus te adore e que te proteja.
Tanrı seni kabul etsin ve kutsasın.
Já estás assim há uma semana... e, embora adore os altos e baixos da maternidade, estou farta da Menina Chata e quero a Menina Boa de volta.
Tüm hafta boyunca bu moddaydın ve böyle iniş çıkışları sevmeme rağmen söylemeliyim ki bu saçma durumdan bıktım, şövalyemi geri istiyorum.
Por mais que adore a tua lista, vamos acabar esta, em particular, daqui a pouco, está bem?
Listelerini ne kadar seviyor olsam da bu listeyi daha sonra bitirelim. - Olur.
Ter aquela fé... É claro, que isso não quer dizer que eu não adore mandá-lo abaixo!
Bu, arada sırada üzerine gitmeyi sevmediğim anlamına gelmez.
Talvez eu adore o campo.
Belki ben de severim. Bir dakika.
Tenho de ir ao armário do teu papá, escolher uns fatos que ele adore e dá-los à Armada da Salvação.
Çok incesin. Hadi.
Eu acho que era alguma coisa com vidros... Por mais que adore falar de arte, eu lembrei-me que preciso estudar.
Seramik sohbeti çok sürükleyici ama ders çalışmam gerek.
Chamo-me Carla, a tua namorada, e por muito que o adore fazer, não tenho tempo para fingir que nunca nos conhecemos, ok?
Ben Carla, kız arkadaşın, çok seviyor olsam da, daha önce tanışmamışız gibi davranacak zamanım yok, tamam mı?
Que embora também te adore.
Beni yine de seveceksin.
Talvez o adore, mas não o admiro.
Belki severim ama saygı duymam.
Não há nada que mais adore do que ir com a minha tenda para onde não haja ninguém.
Sırt çantam ve çadırımla, kimselerin olmadığı yerlere gitmek kadar sevdiğim birşey yoktu.
Talvez porque me adore acima de tudo na vida.
Belki kendimi dünyada her şeyden daha çok sevdiğimdendir.
Pois. E não há homem que adore mais a minha menina do que ele.
Evet ve kimse kızımı onun sevdiği kadar sevemez.
Não te chega que o mundo inteiro te adore, tinhas de ter a única pessoa que não me acha um merdas?
- Bütün dünyanın senin sevmesi yetmedi ama sen, dünyada benim bir pislik olduğumu düşünmeyen tek kişiyi aldın.
# Eu apenas quero um homem que adore romances
# Romantizmi seven bir adam isterim.
Por mais que te adore, não és a minha única hipótese.
Seni ne kadar sevsem de tek kaynağım sen değilsin.
Não é que eu adore ficar sentado no teu grande e lindo carro... mas aqui o teu novo amigo tem um comboio para apanhar.
Bu, senin büyük güzel arabanda oturmayı sevmememden değil... fakat buradaki yeni arkadaşının yakalaması gereken bir tren var.
Nunca encontrarás alguém que adore Seinfeld e Wu Tang Clan.
Asla, aynı anda hem Seinfeld dizisini sevip, hem de Wu Tang Clan grubunu dinleyen biriyle tanışamayacaksınız.
Só temos de conseguir que te adore.
Sadece seni ona sevdirmemiz gerek.
Suponho que ele adore limpar chaminés.
Sanırım baca temizleme işinden hoşlandı?
Não posso estar com um homem que não adore a sua mãe.
Annesini sevmeyen bir adamla asla beraber olamam.
Não admira que o Shane o adore.
Shane'in seni sevmesine şaşmadım.
Adoro que adores que eu adore que faças isso.
Bunu yapmana bayıldığıma bayılmana bayılıyorum.
Quem sabe? Talvez ele adore pizza.
Ve kim bilir, belki de pizza seviyordur.
Por mais que adore um frente-a-frente entre nós, ia dar ao mesmo.
Senle başa baş gitmeyi ne kadar çok sevsem de bu cinayete teşebbüs davasında bir şey farketmezdi.
Há quem adore a sua complexidade e robustez, outros acham-no muito desagradável.
Bazıları, karmaşıklığını ve sertliğini sever, ve bazıları da bunu tamamen saçma bulurlar.
Vamos ouvir!
"Got a guy I adore" "A guy I adore!" Hadi duyalım!
Adore o seu vizinho. Aborrecido!
Komşunu sev.
- Adore.
- Arzula. - ihtiyaç duy.
Que não nos adore tanto.
Bu kadar sevimli olma.
J'adore.
Bu tarz sana yakışmış.