Translate.vc / Português → Turco / Agenda
Agenda tradutor Turco
2,726 parallel translation
Alguma agenda ou diário, se calhar?
Kişisel bilgiler ya da günlük gibi?
Estou a ver esta agenda, a pensar como aconteceu.
Nasıl olduğunu anlamak için bu ajandayı didik didik ettim.
Temos uma agenda.
Bir programımız var.
Detetive, espero que estejamos aqui por uma boa razão. A minha cliente teve de reorganizar toda a agenda dela.
Umarım bizi buraya getirmenizin iyi bir sebebi vardır, dedektif.
Então, parceiro, o que se segue na agenda?
Pekala ortak, şimdi sırada ne var?
A minha agenda é um desastre
Çalışma programım tam bir karmaşa.
Se não as consegue colocar na sua agenda, é melhor que deixe partir uma
Kendi çocuklarını çalışma programının parçası olarak görüyorsan belki de birinin gitmesine izin vermelisin.
Como queres que compreenda que sejas tão despistado para perceberes que têm o mesmo nome, que tens uma agenda muito sobrecarregada, e nesta fase também vão admitir, que não interessas para qualquer uma delas.
Nasıl olur da ikisinin de aynı isimde olmasını küçümsemeni kendi programını hatırlayamayacak kadar yoğun olmanı ve bu aşamada iki bebeği de umursamadığını kabul etmeyecek kadar kibirli olmanı nasıl anlayabilirim ki.
Eu... não sei da minha agenda.
Programımdan emin değilim.
Não sou uma agenda telefônica humana, Al.
Ben bir telefon rehberi Değilim Alex, Hayır.
Pensei que fosse uma agenda telefônica humana.
Bir bakıyımda belki senden daha iyi Bir teori ile gelirim. Senin bir telefon rehberi olduğunu sanmıştım.
E, de acordo com a sua agenda, encontrou-se com o Patrick. Várias vezes, inclusive no dia que foi morto.
Ve kayıtlarına göre Patrick'le birçok kez görüşmüş öldürüldüğü gün de dahil.
Quero que consiga a sua agenda.
Randevu programını bana ulaştırmanı istiyorum.
Gostava de ver a sua agenda para podermos...
Programınıza bir göz atmayı umut ediyordum böylece- -
De acordo com a sua agenda, vai dar uma palestra toda a noite.
Bichri'nin programına göre gece boyunca derste olacak.
Um assassino solitário com uma agenda pessoal é mais difícil de encontrar.
Kişisel hesabını gören yalnız bir katilin izini sürmek daha zor olacaktır.
Só na América, o lobbying e as contribuições, constituem biliões de dólares por ano e este dinheiro é dado inteiramente sobre o pretexto de colocar a agenda do partido doador em acção.
Lobicilik faaliyetleri ve ABD'nin tek başına yaptığı yardımlara, her yıl milyarlarca dolar harcanır ve partilerin tüm bu parayı saman altından su yürüterek elde ettiğini açık bir biçimde gösterir.
Deixe-me ver a agenda dele, talvez se arranje algo hoje.
Bir bakayım. Belki bugün için bir şey ayarlayabilirim.
A Nikki sempre me disse, "a mulher do Ronnie guarda a sua agenda onde guarda as bolas dele, na sua mala."
Nikki hep, "Ronnie'nin karısı adamın sosyal hayatını da taşakları gibi sahiplenip pençesine almış" derdi.
Então, tens a agenda muito preenchida? "As Vinhas da Ira" e ver futebol com o teu pai?
Ne var, Gazap Üzümleri'ni okuyup babanla maç seyretmekle çok mu meşgulsün?
Sabiam a agenda dela, sabiam que estaria fora do edifício.
Görüşmelerini ve bina dışında olacağını biliyorlardı.
Muito bem, o próximo assunto da agenda... estipula que a inclinação para o acesso de cadeiras de rodas... não pode ter mais de quinze centímetros.
Pekala. Yapı lacak işler arasında, sırada tekerlekli sandalye yolu için azami yüksekliği on beş santimetreye düşürmek var.
Miss Vickers, existe alguma agenda de que não nos esteja a falar?
Bayan Vickers, bu yolculuğun bize söylemediğiniz başka bir amacı mı var?
Se tivesse sido o senhor a angariar o dinheiro, com muito gosto seguiríamos a sua agenda.
Bu parayı siz ödemiş olsaydınız, Bay Holloway memnuniyetle sizin amaçlarınız doğrultusunda ilerlerdik.
Infelizmente, não consigo encontra-lo na agenda.
Ne yazik ki, sizi randevu defterinde bulamiyorum.
A agenda da Emilie foi alterada.
Emilie programını değiştirdi.
Tenho-o na minha agenda.
Hızlı aramaya aldım.
Os vossos mídia corruptos e degenerados vão moldar as minhas acções para satisfazerem a agenda do governo.
Yoz ve çürümüş basınınız eylemlerimi hükümetin gündemine uyacak şekilde saptıracaktır.
Desde que subiu ao poder no mês passado com maioria esmagadora, o novo governo tem sido rápido a fazer da segurança interna o ponto principal da sua agenda.
İktidara doğru geçen ayki ezici zaferden beri yeni hükümet yurtiçi güvenliği gündeminin başına almakta hızlı davrandı.
Só atendo números que tenho guardados na agenda e sei quem me liga.
Üzgünüm. Sadece telefonumda kayıtlı olan ve tanıdığım numaraları açıyorum.
Um cartão de memória criptografado... basicamente uma agenda com todos os meus contactos.
Şifrelenmiş veri kartı. Bağlantı halinde olduğum herkesle görüşmemi sağlayan bir telefon rehberi.
Temos pena que a prisão seja um inconveniente à tua apertada agenda.
Üzgünüm, hapis iş programını yarıda kesiyor.
A agenda é apertada.
Program yoğun.
Vou ver a minha agenda e depois ligo-te.
Çalışma takvimi kontrol edip seni ararım.
Tenho de ver na minha agenda.
Günlüğüme bakmak zorundayım.
Podes voltar para essa data na minha agenda e pintar de preto.
Takvimimde bugüne dönüp siyaha da boyasaydın bari.
Eles têm a sua própria agenda. Se eu tirá-la estamos por nossa conta.
Kendi planlarını yapmışlar, seni uzaklaştırırsam tek başına kalırsın.
Não aceito que interfiram na minha agenda para partirmos.
O zaman kabul etmezsem bu teklifi? Kalkış için programı mı.
Acho que não vai dar para te encaixar na agenda hoje.
Bugün uygun olduğumuzu sanmıyorum.
Verifica a tua agenda.
Programına bir göz at.
- Apagar o meu número da tua agenda.
- İrtibatı kaldırıyorum.
A Vice-Presidente não tem nem um buraquinho na agenda.
Hayır, Başkan Yardımcısı'nın başını kaşıyacak vakti yok.
A sua agenda foi violada.
- Tarihler değişti.
Se a sua agenda o permitir, gostaria...
Programınızda yer varsa.
Começarei por estudar a agenda do Sr. Cardinet.
Ve bu işe de Bay Cardinet'in ajandasıyla başlıyorum.
Roubaste-lhe a agenda? !
Adamın ajandasını mı çaldın?
O Chefe alterou a agenda para jantar consigo esta noite.
Emniyet Müdürü bu gece seninle yemeğe çıkmak için programını değiştirdi.
Só lamento não termos podido beber um copo depois. Depois de teres mexido nas minhas coisas e roubado a minha agenda?
Eşyalarımı karıştırdıktan ve yapılacaklar defterimi çaldıktan sonraki mi?
E porque é que a supressão de logótipos lhe faz diferença, exceto na sua agenda conservadora.
-... ne işe yarıyor?
- Não sei, não tenho aqui a minha agenda.
- Bilmem.
- Sim, tenho a agenda vazia.
Tüm günümü boşalttım. Elbette.