Translate.vc / Português → Turco / Alan
Alan tradutor Turco
30,864 parallel translation
O submarino está quase no campo.
Denizaltı alanın yarısına geldi.
O campo magnético está carregado.
- Manyetik alan mükemmelen elektriklendi.
É uma explosão de 4 quilómetros, vaporizando todos os residentes de Cody.
Önümüzde beş kilometre çapında bir etki alanı var tüm Cody halkını anında yok edecektir.
Bom, usei a minha fortuna pessoal para criar um exo-esqueleto avançado, movido pela energia de uma estrela anã.
- Ben tüm mal varlığımı cüce yıldız alaşımından güç alan bir kostüm yapmaya harcadım.
Sou especializado em reconstrução histórica dedutiva.
Uzmanlık alanım tarihi olaylardan çıkarım yapmak.
Essas coisas estão mesmo no exterior do perimetro.
- Kamp alanının hemen dibindeler.
Este é o Cross Hall, um espaço magnifico que liga a Sala de Jantar Estatal com a Sala Este.
Burası geçiş koridoru Resmi Yemek Salonu'nu Doğu Kanadı'na bağlayan muhteşem bir alan.
Alguma coisa como essa, esse tipo de coisa está um pouco acima das minhas capacidades.
Öyle bir şey işte. Ama benim uzmanlık alanımın biraz dışında kalıyor.
Sim, se conhecesse pelo menos alguém com Phd em Nano-tecnologia.
Evet, keşke nanoteknoloji alanında doktorası olan bir tandığın olsaydı.
Está bem, esta coisa é um desacelerador molecular movido por um motor criogénico, que improvisamos em 30 minutos, por isso dá-nos algum tempo.
Bu şey, dondurucu motordan güç alan aşırı gelişmiş bir molekül yavaşlatıcı ve daha yarım saat önce icat ettik o yüzden bu kadar üzerimize gelmeyin.
Os movimentos da criatura parecem aleatórios ao princípio, mas estão contidos numa área.
Yaratığın hareket şekli başta rastgele gibi gözüküyor ama aslında belli bir alan sınırlarındaymış.
Limitar os movimentos dela ao campo de visão.
Yaratığın hareket alanını gözlem hattında sınırlamak.
E quando consegui ser o melhor da área, o mundo mudou completamente.
Tam da alanımda zirveye çıkmışken dünya bir gecede değişti.
A sondar a cidade, para garantir que não há mais "orbs" como os que vos controlaram.
Sizi etkisi altına alan kürelerden başka var mı diye şehri tarıyor.
Relatos que sugerem que os eleitores me elegeram, mas que outros têm tomado decisões no meu lugar.
Haberlere göre halk beni seçse de benim yerime karar alan başkalarının olduğunu iddia ediyor.
Não quero ser a pessoa que vai tirar-te isso.
Bunu elinden alan kişi olmak istemiyorum.
Estás a sofrer de arrependimento.
Birazcık satın alan müşterinin pişmanlığını yaşıyor gibisin.
Ocupam muito espaço.
Çok fazla alan harcıyor.
Do aeroporto até aqui, fica cada vez mais deserto.
Hava alanından buraya gelirken etraf gittikçe ıssızlaştı.
A matemática não é o meu forte, mas estimativa aproximada dá-vos 40 minutos até as bolhas atingirem o césio.
Tamam, matematik uzmanlık alanım değildir ama kaba bir tahminle sıvı, sezyum çubuklarına ulaşmadan önce 40 dakikanız olduğu söylenebilir.
O espaço vai encher-se com esse gás.
Alan sabit bir şekilde gazla dolacak.
Moderação não é o nosso forte.
Ölçülü olmak iyi olduğumuz bir alan değil.
- Indicativo de Filadélfia.
Philadelphia alan kodu.
O nosso plano era poder utilizá-lo no terreno durante os próximos três anos.
Önümüzdeki üç yıl içinde harekat alanında kullanılmasını planlıyoruz.
Se continuarmos a ir para Norte, para locais mais altos, encontraremos alguma cabanas de caça e acampamentos.
Kuzeye, tepelere kaçarsak bir kaç av kulübesi ve kamp alanı buluruz.
Bem, lidar com pacientes vivos e a respirar não é o meu forte.
Şey, yaşayan, nefes alan hastalar ilgilenmek hiç bana göre değil.
Maior capacidade intestinal, maior raio de acção.
Daha büyük bağırsak hareketi, daha geniş patlama alanı demek.
Do lado esquerda da ilha.
Adanın rüzgâr alan kıyısında.
O Jason podia ter chegado ao topo.
Jason kendi alanının en iyisi olabilirdi.
Pediu o número de telefone de um colega. O Dr. Alan Rothstein.
Bir iş arkadaşının telefon numarasını sordu, Dr. Alan Rothstein.
Rapazes, eu sei que é tarde, mas preciso que vão até lá e vejam o que descobrem, por favor.
Bakın, çocuklar, biliyorum biraz geç oldu, Fakat o yükleme alanına gidip Neler bulabileceğinize bakmanızı istiyorum, lütfen.
Há um posto de vigilância no estacionamento.
Park alanında bir güvenlik kulübesi bulunmakta.
Enviaram as gravações do estacionamento.
Güvenlik kamerası görüntülerini az önce gönderdiler Otopark alanından.
Incomum na sua profissão.
Sizin çalışma alanında zor rastlanan türden.
Bem-vindo à jurisdição soberana.
Kraliyet yetki alanına hoş geldiniz.
Insomnia é uma zona de guerra.
Insomnia savaş alanı.
Ambas morreram com ferimentos no pescoço.
Evet, ikisi de boynundan yara alan kadınlar.
Na Medicina, temos assistentes, segundas opiniões.
Tıp alanında cerrahi asistanları, ikinci görüş bildiren doktorlar vardır.
- Tubos colocados na ambulância.
- Travma alanında göğüs tüpü takılmış.
Porque vamos ter com o Eddie ao recinto das feiras?
Eddie ile neden Fuar Alanında buluşuyoruz?
Estava parada no beco atrás do Grindhouse e alguma coisa...
Fuar Alanı'nın arkasındaki sokağa park ediyordum ve bir şey...
- Se alguém te tem como alvo...
- Seni hedef alan biri varsa...
Os artigos sobre a vingança da Piper que a Emma encontrou no motel Crescent Palms, os telefonemas ameaçadores, os avistamentos na escola, o incidente na feira na última noite...
Emma'nın Crescent Palm Motelinde bulduğu Piper'ın öfkesi hakkındaki makale tehdit telefonları, okuldaki görme olayı dün gece fuar alanındaki kaza...
Que incidente na feira?
Fuar alanındaki hangi kaza?
Isto é um buraco numa cerca com muita coisa enferrujada.
Burası bir sürü paslı şeyle dolu tellerle çevrilmiş bir alan.
No dia seguinte, o George disse que gostava de encontrar os fedelhos para lhes agradecer, porque se não fossem eles, ele teria estado lá quando a bomba explodiu.
Olaydan bir gün sonra Georgie kamyonu alan o serserileri bulmak istedi. Çünkü onlara teşekkür etmek istedi. Onlar olmasaydı bomba patladığında orada olabilirdi.
Dado o tamanho do raio da explosão, pareceu-me provável ter sido usado um propelente para aumentar a dimensão da bomba.
Patlamanın yarıçapına bakacak olursak bombanın kapsama alanını arttırmak için roket yakıtı eklenmiş gibi görünüyordu.
Não tem nada além de quintas.
- Çiftlik alanında.
Porque não diminuímos a lista?
Neden alanı daraltmıyoruz?
Isto aqui é uma cidade fantasma.
Tüm alan hayalet şehir olmuş.
Por isso é que segui uma carreira em Patologia Forense.
İşte bu yüzden adli patoloji alanını seçtim.