Translate.vc / Português → Turco / Amsterdam
Amsterdam tradutor Turco
785 parallel translation
Esta noite você viajará para Amesterdão.
Bu gece deniz yoluyla Amsterdam'a gidiyorsun.
E reporte à H-12 enquanto chega a Amesterdão.
Ve Amsterdam'a varır varmaz H-12'ye rapor ver.
Falei com Amesterdã.
Amsterdam'la konuştum.
Prepare-se para partir no trem da noite para Amesterdã.
Gece treniyle Amsterdam'a gitmeye hazır ol.
Encontramo-nos em Amesterdão.
O halde Amsterdam'da buluşalım.
HOTEL CARLTON, LONDRES VÁ IMEDIATAMENTE PARA AMESTERDÃO
İvedi bir şekilde Amsterdam'a hareket et.
Hoje e amanhã, o trabalho de paz tem que ser feito em Londres em vez de Amesterdão.
Bugün ve yarın barış çalışmaları Amsterdam'dan ziyade Londra'da.
Ele não está habituado a Amesterdão e à maquinaria dos encontros de paz.
Amsterdam'a ve barış toplantılarına pek aşina değildir.
- É a sua primeira visita a Amesterdão?
- Amsterdam'a ilk gelişiniz mi?
Tive uma grande perseguição depois daquele tipo às portas de Amesterdão.
Amsterdam'ın dışında o adamı epey bir kovaladım.
Então esteve ontem em Amesterdão, Sr. Haverstock?
Demek dün Amsterdam'daydınız Bay Haverstock.
Pensei que tinha dito que os nossos agentes iam tratar dele em Amesterdão.
Amsterdam'daki adamlarımız tarafından icabına bakıldığını söylemiştin.
Talvez se lhe disser que eu geria o segundo maior banco de Amsterdão...
O halde, Amsterdam'ın 2. büyük bankasının sahibi olduğumu söyle.
O principal banqueiro de Amsterdão é agora o nosso chefe de cozinha.
Amsterdam'in en büyük bankacısı, şimdi burada tatlı ustamız.
Você conhece os líderes da resistência em Paris, Praga Bruxelas, Amesterdão Oslo, Belgrado, Atenas até mesmo Berlim.
Paris, Prag, Brüksel, Amsterdam, Oslo, Belgrat ve Atina'daki gizli faaliyetlerinin liderini biliyorsunuz... - Hatta Berlin'deki.
TEATRO DE NOVA AMESTERDÃO ENTRADA DE ARTISTAS
NEW AMSTERDAM TİYATROSU SAHNE GİRİSİ
Numa espelunca em Amsterdam Av. ou num lugar como este?
Amsterdam Caddesi'nde mi, yoksa bunun gibi bir yerde mi?
Ann voou para Amesterdão, onde Sua Alteza Real dedicou um novo edifício e baptizou um transatlântico.
Ann, Amsterdam'a uçtu. Burada ise yeni bir Uluslararası Yardım Kuruluşu kurarak bir transatlantiğin açılışını yaptı.
Sytske Galema, "De Linie", Amesterdão.
Sytske Galema, "De Linie", Amsterdam.
Ele acumulou uma grande fortuna, que nem consigo descrever, e foi para Amsterdam para cultivar tulipas.
Benim telaffuz edemeyeceğim kadar büyük bir servet biriktirdi ve Amsterdam'da gözden uzakta emekliliğe çekildi.
Sr. Frank, seu lar é aqui.
- Hayır, Amsterdam'da kalamam. Bay Frank.
- Há lembranças demais aqui... em toda parte, Miep, em toda parte.
- Amsterdam sizin eviniz. - O kadar çok hatıra var ki.
Não sabe o que está havendo... aqui em Amsterdã.
Tam burada, Amsterdam'da neler olup bittiğinin farkında değilsiniz. Her gün yüzlerce Yahudi ortadan kayboluyor.
" As 3 : 00 da madrugada Rotterdam foi bombardeada.
" Sabah saat 3'te Amsterdam bombalandı...
Sim, Frankfurt! - O que, madame?
Amsterdam bile satıyor.
Falam sobre Frankfurt, os socialistas que sempre arruínam tudo... ia te chamar... o que devemos fazer?
- Efendim, madam? Amsterdam hakkında konuşuyorlar ama aslında konu hep kendileri her şeyi berbat eden sosyalistler. Tam da seni arayacaktım.
Cavalheiros, o Sr. Goldfinger tem barras de ouro depositadas em Zurique, Amsterdão, Caracas e Hong Kong - no valor de £ 20 milhões.
Baylar, Goldfinger'ın Amsterdam, Caracas Zürih ve Hong Kong'da 20 milyonluk altın külçesi stokları var.
- Ficaremos perto de Amesterdão.
- Amsterdam iki saat uzaklıkta.
Por favor, venha falar comigo ao Teatro New Amsterdam na quinta-feira às 1 1 : 00. Florence Ziegfeld. " Vêem?
Yeni Amsterdam tiyatrosunda Perşembe 11.00'de benimle buluşun.
E os restaurantes em Amesterdão, os indonésios...
Amsterdam'daki restoranlar, Endonezyalı olanlar...
- Amesterdão.
- Amsterdam.
Amesterdão!
Amsterdam!
- Que vai para Amesterdão.
- Amsterdam'a gitmek üzere.
À vossa frente está uma das pontes mais antigas de Amesterdão.
Önümüzde, Amsterdam'ın en eski köprülerinden biri var.
Chegada do voo Lufthansa LH450 proveniente de Amesterdão...
Amsterdam'dan gelen LH450 sefer sayılı Lufthansa uçağı alana indi.
Aquela velhota em Amesterdão.
Amsterdam'daki o yaşlı kadın.
Amesterdão...
Amsterdam...
Vive na Amsterdam Avenue, 710.
Amsterdam caddesinde bir yer tuttu. 710 numara.
Para o Harlem, Amsterdam Avenue. Não tenha pressa.
Harlem'e, Amsterdam caddesine.
Seja como for, já falei em seu nome com um cavalheiro em Amesterdão que o vai tratar muito bem.
Kesinlikle olağan üstü biri. Neyse, senin adına, Amsterdam'daki bir beyle şimdiden bağlantı kurdum.
Em Amesterdão, homens do NSB com camisas pretas dirigiram-se a uma área da classe trabalhadora, tiraram judeus de bares e espancaram-nos nas ruas.
Amsterdam'da, işçi sınıfının yaşadığı bölgeye gelen siyah gömlekli NSB üyeleri barlardan çıkardıkları Yahudilere, sokak ortasında meydan dayağı attı.
Nunca tínhamos visto nada assim em Amesterdão.
Daha önce Amsterdam'da böyle bir şey yaşanmamıştı.
Milhares, numa coluna compacta, marcharam pelas ruas do centro de Amesterdão, enquanto os alemães os cercaram com tanques.
Binlerce kişi omuz omuza vererek Amsterdam sokaklarında yürüdü. Almanlar etraflarını tanklarla çevirmişti.
ponham-se no lugar dos judeus de Amesterdão. Sentiam-se abandonados, deixados à sua sorte.
Kendinizi Amsterdam'da yaşayan bir Yahudi'nin yerine koyun.
Muitos não sei, mas se me perguntarem se acho que isso fez algo de bom, respondo : se um só judeu numa câmara de gás tiver sentido que os trabalhadores de Amesterdão não o abandonaram, então não foi em vão.
Yine de bana, bunun bir işe yarayıp yaramadığını soracak olursanız eğer gaz odasına atılan tek bir Yahudi bile Amsterdam işçilerinin onun yanında olduğunu hissettiyse maksat hâsıl olmuştur.
Tinha o escritório na Praça do Museu e era o comandante da cidade de Amesterdão, por assim dizer, e era aquilo a que hoje se chamaria playboy.
Onun Müze Meydanı'nda bürosu vardı ve onu Amsterdam şehir komutanı olarak adlandırabiliriz çapkın birisiydi. Şimdinin tabiriyle playboy dedikleri cinsten.
Como é Amesterdão?
Arthur, Amsterdam nasıl bir yer?
Faz-me lembrar Amesterdão.
Nedenini bilmiyorum ama, Amsterdam'ı hatırlatıyor.
A Câmara Municipal de Amsterdã, este edifício, reflete ainda hoje a imagem confiante que a Holanda, do século XVll tinha de si própria, dos seus arquitetos.
Sonradan Amsterdam şehir sarayı olan bu bina 17. yüzyıl Hollanda mimarisinin gücünü yansıtıyor.
Estudei xadrez pelos livros que os meus amigos me enviaram de Amesterdão.
Arkadaşlarımın Amsterdam'dan gönderdiği kitaplarla, satranç çalıştım.
- Cabourg... Tu vais ver Amsterdão, Bruges...
Biz önce Amsterdam,