Translate.vc / Português → Turco / Arthur
Arthur tradutor Turco
7,170 parallel translation
Arthur, Henry... e Edward Connor.
Arthur, Henry ve Edward Connor.
Mas ainda não encontraram o Arthur.
Ama henüz Arthur bulamadınız.
Ainda seremos enforcados por causa dele. Ninguém me diz para que campo mandaram o meu filho Arthur.
Kimse oğlum Arthur'un gittiği kampı söylemiyor.
Arthur?
Arthur?
Arthur... os teus irmãos vivem em ti.
Arthur.. Kardeşlerin seninle yaşıyor.
- Arthur!
- Arthur!
Orhan, ajuda-me a mostrar ao Arthur o nosso segundo melhor quarto.
Orhan... Yardım et de Arthur'a ikinci en iyi odamızı gösterelim.
Foi Sir Arthur Conan Doyle que o disse.
Sir Arthur Conan Doyle'un sözü.
Ó amor, até podes ser o Arthur Scargill, não fales é durante o bingo!
- Bak tatlım. İstersen Arthur Scargill ol. Ama Bingo oynanılırken konuşma.
Doutor Arthur Strauss. Conselheiro no colégio interno do Joe, em New Hampshire.
Dr. Arthur Strauss, Joe'nun New Hampshire'da gittigi yatili okulda danismanlik yapiyordu.
Obrigado, Arthur.
Sag ol, Arthur.
Uma formiga-vermelha de safira e topázio feita para mim por Joel Arthur Rosenthal, o Fabergé do nosso tempo.
Günümüzün Fabergé'si Joel Arthur Rosenthal tarafından benim için yapılmış, safir ve topazdan bir ekin karıncası.
Suponho que até mesmo o Rei Arthur tenha ganho uma batalha ou outra com bruxarias.
Kral Arthur bile büyünün yardımıyla birkaç savaş kazanmıştır.
O Arthur tinha um mago a seu dispor.
- Arthur'un emrinde bir büyücü vardı.
Olá, Arthur.
Merhaba Arthur.
Mas... Lembras-me a Jean Arthur.
Ama ama bana biraz Jean Arthur'u anımsatıyorsun.
Agente Waters, conheça Arthur O'Neil, novo chefe de contrainteligência.
Ajan Waters, Arthur O'Neill ile tanışın. Yeni karşı istihbarat şefimiz.
Garanto-lhe, Arthur, nossos times de vigilância são os melhores e Howard é um bêbado.
Arthur, temin ederim ki gözetleme ekiplerimiz işinin en iyileridir. Ayrıca Howard beş para etmez bir ayyaş.
E não esqueçam da Lei Arthur O'Neil de Contra-Espionagem.
Ve Arthur O'Neill'in karşı istihbarat kurallarını unutmayın.
Arthur informa de que te reuniste com alguém da embaixada Soviética a princípios de abril de 1985, mas não registaste essa reunião no teu livro de registros, o livro que me entregaste.
Ama sen bu buluşmayla ilgili onayladığın seyir defterinde herhangi bir kayıt tutmamışsın. Nisan ayında onlarla buluştun mu?
Havia uma segunda máquina e construiu-a o Arthur.
İkinci bir makine varmış ve bunu Arthur yapmış.
Pensei que tinhas o brinquedo avariado do Arthur, Samaritano. Mas tu, Harold.
Arthur'un bozuk oyuncağını elde edeceğimi sanıyordum, Samaritan'ı, ama sen Harold kim olduğunu, bizim için neler yaptığını biliyorum.
Foi por isso que fizeste essas coisas horríveis com o Arthur? Apagaste a identidade da mulher, roubaste-lhe a sua vida.
Bu yüzden mi Arthur'a bu kötü şeyleri yaptın, karısının kimliğini yok ettin, hayatını çaldın.
Arthur.
- Arthur.
É verdade. Como na Universidade.
Haklısın, Arthur, tıpkı üniversitedeki gibi.
Pelo que sabemos, o Arthur deu a sua localização no interrogatório.
Sorgu sırasında Arthur Vigilance'a sürücülerin yerini söylemiş olabilir.
- Arthur, vamos.
- Arthur, hadi.
Vai correr bem, Arthur.
Bir sorun çıkmayacak, Arthur.
Acho que o Nathan já devia estar aqui. - Arthur.
Nathan şimdiye kadar buraya gelmiş olmalıydı.
- Sim?
- Arthur.
O que o Controle disse... Agora preciso que penses bem. É verdade?
Arthur, Kontrol'ün söyledikleri, çok iyi düşün, doğru mu, bir yedek yapmış mıydın?
Está a conquistar-me, Arthur. - Quem és tu?
- Seni sevmeye başladım, Arthur.
Precisamos do backup, mesmo avariado.
Arthur, bozulmuş olsa da o yedeğe ihtiyacımız var.
O Arthur voltou, mas preocupo-me com a Srtª. Groves.
Arthur tekrar bizimle ama ben Bayan Groves için endişeleniyorum.
O Arthur disse que eu não criava uma identidade falsa convincente para abrir uma conta bancária.
Arthur, bir banka hesabı açabilecek kadar sağlam bir sahte kimlik oluşturamayacağımı söylemişti.
Arthur, segue-me.
Arthur, beni takip et.
Isto não está vivo, Arthur.
Yaşıyor mu? Yaşamıyor, Arthur.
Arthur, preciso que consideres o que pode acontecer quando aquela porta se abrir. Como o Samaritano pode ser abusado.
Arthur, o kapı açıldığında neler olabileceğini düşünmeni istiyorum Samaritan'ın nasıl kötüye kullanılabileceğini.
Bem-vindo outra vez, Arthur.
- Aramıza hoş geldin, Arthur.
As memórias estão aí, Arthur.
Anıların orada, Arthur.
- O Arthur destruiu os drives. - Tem a certeza?
- Arthur sürücüleri yok etti.
Por favor, ponha o Arthur no telemóvel.
Lütfen telefonu Arthur'a ver.
Arthur. Há uma chamada para ti.
Seninle görüşmek isteyen birisi var.
Realeza egipcia, os Incas, Rei Arthur, todos mantinham em familia.
Mısırlı asiller, İnka'lar, amına koyayım ; Kral Arthur bile aile içi takılıyordu.
Ajuda-me. Este equipamento era do Arthur Light.
Yardım et.
Procuramos o homem que construiu o moinho. Arthur!
Arthur!
Ele está a pintar as imagens da igreja velha.
Arthur!
Arthur.
Arthur.
No seu livro de registro,
Onun seyir defterinde, 1985 Nisan ayı başlarında Arthur seninle Sovyet büyükelçiliğinde buluşmuş.
Olá, Arthur.
Merhaba, Arthur.
O Wells despediu-o há dois anos.
Bu mallar Arthur Light'a aitti. - Wells onu 2 sene önce kovmuştu.