Translate.vc / Português → Turco / Artur
Artur tradutor Turco
802 parallel translation
" Então o Rei Artur falou a Sir Bedivere
" Sonra Kral Arthur, Sör Bedivere'e dedi ki
Pensas que sou tonta ao chamar-lhe Sir Tristan, mas para mim, ele é um dos cavaleiros do Rei Artur sobre quem líamos quando éramos crianças, que fez votos de cavaleiro para lutar contra os malfeitores, para defender a justiça e proteger as mulheres,
Ona Sir Tristan dediğimde aptal olduğumu düşündün, ama benim için o, Kral Arthur'un bir şovalyesi. Şovalye yemini etmiş.
Como o Sir Lancelot da corte do Rei Artur.
Kral Arthur'un maiyetinden Sör Lancelot'un adını verdim.
Tem a armadura pronta, Rei Artur?
Zırhını hazırladın mı, Kral Arthur?
Os russos atacaram Porto Artur.
Rusların Port Arthur'u.
Desculpe, Arthur está aqui.
Affedersiniz ama Artur geldi.
Silêncio, Artur.
Sessiz ol, Wart.
Eu chamo-me Artur, mas que coisa engraçada.
Merhaba, benim adım Arthur, ama herkes beni Wart diye çağırır.
Quero apresentar-te o Artur!
Gel, Wart'la tanışmanı istiyorum.
Artur, que ideia foi essa de andar pelos bosques, deixando toda a gente preocupada?
Şuraya da bakın. Ormanda gezip tozmak kimin büyük fikriydi acaba? - Ve herkesi meraklandırmak?
Vim para educar o Artur!
Buraya Wart'ı eğitmeye geldim.
Gostavas de ir para Londres, Artur?
Wart, evlat, Londra'ya gitmek ister miydin?
Não quero o Artur como meu escudeiro!
Wart'ın benim silahtarım olmasını istemiyorum.
E o Artur está tão entusiasmado como os outros!
Ve Wart da en az onlar kadar istekli.
- Acreditas nisto, Artur?
- Buna inanıyormusun, Wart?
Artur!
Wart! Wart!
- Onde estás, Artur?
- Nerdesin, Wart? - Geliyorum!
Eu disse que o Artur era doido!
Sana Wart'ın deli olduğunu söylemiştim.
Não faças isso, Artur!
Wart! Hayır evlat, hayır!
Ela está a ganhar-te, Artur!
Seni kazanıyor, Wart...
Além disso, isto é trabalho do Artur! Uma das tarefas dele.
Bunun yanında, bu Wart'ın işi, onun görevlerinden biri.
- Ouve, Artur!
- Şimdi, bana bak, Wart.
Ouviste isto, Artur?
Bunu duydun mu, Wart?
Artur! Artur! Falcão!
Wart, Wart, şahin, şahin!
Certo, Artur!
Haklısın Wart.
- Serás tu, Artur!
- Wart, bu sensin.
Onde foste buscá-la, Artur?
Nerden buldun bunu Wart?
O nome é Artur.
Yani, Arthur.
Viva o Rei Artur!
Yaşasın, Kral Arthur!
Assim, por fim, tinha-se dado o milagre, naqueles tempos idos, no dia de Ano Novo, e começara, assim, o glorioso reinado do Rei Artur.
Sonunda, mucize yeni yıla çok az bir zaman kala gerçekleşmiş oldu. Ve Kral Arthur'un muhteşem hükümdarlığı başlamış oldu.
É melhor ir pela porta das traseiras, Artur!
- Yan kapıyı denesen daha iyi olur. Yan kapıdan çık.
Viva o Rei Artur!
Çok yaşa kral Arthur!
O Rei Artur e os Cavaleiros da Távola Redonda!
Kral Arthur ve onun yuvarlak masa şövalyeleri.
Vai avisar o teu amo que está aqui Artur de Camelot.
Efendine, Camelot Sarayı'ndan Arthur'un burada olduğunu söyle.
Sou Artur, rei dos bretões.
Ben Arthur, Britonların Kralı.
A Dama do Lago... com o seu braço revestido do mais puro e brilhante samito... ergueu ao alto Excalibur, saída da profundeza das águas... indicando que, por Providência divina... eu, Artur, deveria empunhar Excalibur.
Gölün Hanımı... kolu boydan boya parıltılı Samit ile kaplı halde... suyun koynundan yukarı Excalibur'u kaldırdı... ve ilahi Takdir... Ben, Arthur'un, Excalibur'u taşımasını işaret etti.
Sou Artur, rei dos bretões.
Ben Kral Arthur, Britonların kralı.
"O livro do filme" O sábio Sir Bedevere foi o primeiro a juntar-se ao rei Artur.
Alim Sir Bedevere, Arthur'un şövalyelerine ilk katılandı
Artur!
Arthur!
Artur, rei dos bretões... os teus cavaleiros da Távola Redonda serão incumbidos duma missão... que fará deles um exemplo nestes tempos obscuros.
Arthur, Britonların Kralı... Yuvarlak Masa Şövalyelerini şu karanlık zamanlarda... örnek gösterecek bir göreve ihtiyacınız var.
Olha, Artur, este é o Cálice Sagrado.
Dikkat et Arthur, bu Kutsal Kase.
Observa-o bem, Artur... pois é tens a missão sagrada de encontrar este Cálice.
İyi bak Arthur..... çünkü senin kutsal görevin bu kaseyi aramak.
É esse o teu objectivo, Artur.
Bu senin gayen Arthur.
É o rei Artur, e estes são os meus cavaleiros da Távola Redonda.
Ben Kral Arthur ve bunlar da Yuvarlak Masa Şövalyeleri.
Assoo o meu nariz para ti, o suposto rei Artur!
Size burnumu sümkürürüm, kıçımın Kral Arthur'u!
A derrota no castelo parece ter desanimado muito o rei Artur.
Görünen o ki kaledeki püskürtme Kral Arthur'u tam olarak hayal kırıklığına uğrattı.
E Artur ficou convencido da urgência duma nova estratégia... para a procura do Cálice Sagrado ser levada a bom termo.
Ve Arthur, Kutsal Kaseyi Arayışın başarıyla sonuçlanması için..... yeni bir stratejinin gerekli olduğunu anladı.
Artur, depois de ter consultado os seus cavaleiros mais próximos... decidiu que se deviam separar e procurar o Cálice individualmente.
En yakın şövalyelerine danışan Arthur ayrılıp, Kutsal Kaseyi..... ayrı ayrı aramalarının daha doğru olduğuna karar verdi.
Em nome do rei Artur, abram a porta!
Kral Arthur adına, kapıyı açın!
Entretanto, o rei Artur e Sir Bedevere... "Cena 24" a não mais que um voo de andorinha, tinham descoberto qualquer coisa.
Aynı anda, Kral Arthur ve Sir Bedevere... bir kırlangıç uçuşu mesafede bir şey keşfettiler.
Pai, eu não sou guardador do Artur! - Mas sou eu, com trinta diabos!
Bak, baba.