Translate.vc / Português → Turco / Asa
Asa tradutor Turco
1,518 parallel translation
Tu é que és o meu "asa"!
Sen benim yardımcımsın!
Eu não sou o teu "asa"!
Ben senin yardımcın değilim!
És o "puxa-a-minha-asa"!
Sen benim yardımcımsın adamım!
Luto contigo com uma asa atrás das costas.
Seninle bir kanadım arkamda döğüşeceğim.
- Ele quebrou a asa?
- Kanadı mı kırıldı?
Henry, o nosso 4º "asa".
Hey, Henry, dördüncü üyemiz.
Estou a perder o controlo da minha asa esquerda.
Sol kanadın kontrolünü kaybediyorum.
Asa esquerda inoperacional.
Sol kanat çalışmıyor.
Ela é o meu asa.
O benim takım arkadaşım.
Nunca se abandona o nosso asa.
Asla takım arkadaşını terk etme.
O máximo que eu viajo é à volta duma cafeteira, à procura da asa.
Hayatım boyunca hiç yolculuk etmedim.
Assim, temos o "asa de frango".
Ve işte, tavuk kanadımız!
O gajo morreu num acidente de asa-delta.
Eleman asılı kalıp sürüklenmiş.
" Oh, estou a voar em asa-delta!
" Ah, sürükleniyorum!
O meu pai tinha uma escola de mergulho no norte da Florida e quando o Jack saiu do liceu ele pô-lo debaixo da asa.
Babam, Kuzey Florida'da dalış üzerine çalışıyordu. Ve Jack liseye başladığında onu koruyucu kanatları altına aldı.
Têm de raspar o gelo, senão o ar não passa devidamente pela asa.
Buzu temizlemezlerse gerekli hava akımı oluşmaz.
Dois peitos, duas coxas e uma asa.
İki göğüs, iki but ve bir kanat.
Normalmente, quando as coisas correm na perfeição e está tudo controlado e tudo corre como planeado, de repente, sem mais nem quê alguém se esquece de aparafusar o motor à asa.
Genelde insan hayatını yoluna koyduğunda ve her şey yolunda planladığı gibi giderken, beklenmedik bir anda birileri motoru kanata tutturmayı unutuverir.
Onde está a espada de Atahualpa?
Atahualpa'nın asa nerede?
Danos extensos na asa esquerda e fuselagem.
Sol kanatta ve sigorta hatlarında büyük çapta hasar var.
Vou enviar as coordenadas às equipas de LA e Vegas para partirem já para o local. Voo planado constante. Flaps da asa esquerda danificados.
Air Force One'ın koordinatlarını Los Angeles ve Las Vegas'taki bütün arama ve kurtarma ekiplerine bildireceğim böylece inecekleri yeri belirlemeye hemen başlayabilirler.
Lembraste do Milton Weinberg, o teu velho homem de asa?
Milton Weinberg'i hatırlıyor musun? Eski, kanat adamın?
Quer esta asa montada ou não?
Kanadı takmak istiyor musun, istemiyor musun?
Depois virei-me para o asa dele...
Onu hakladım ve kanat adamını haklamak için döndüm- -
O teu estômago continha álcool e vestígios de triazolam. - Tri-asa-quê? - É um comprimido para dormir.
Midenizde alkol ve bazı ilaç kalıntıları bulduk
Já viste uma asa destas numa chávena? Qual é a ideia?
Böyle sapı olan bir fincan gördün mü?
Ele entornou o café porque não consegui enfiar os dedos na asa da chávena!
Kahveyi O döktü bu arada, parmaklarımı narin fincanınıza sokamadığım için!
Não há nada melhor que uma asa de frango, mamacita.
Hey, tavuk kanadı kadar önemli değil, mamacita.
Mesmo que o joker apareça vai ser o ás do baralho.
Paketteki kart joker bile olsa asa dönüşebilir.
Muito embora o joker possa vir a ser o Ás no baralho.
Paketteki kart joker bile olsa asa dönüşebilir.
Está agora no cimo do Ceptro Real.
Şimdi ise Kraliyet Asa sının üzerinde duruyor.
Chama-se parceiro-asa.
Ona çöpçatan denir.
Parceiro-asa!
Çöpçatan!
E o Cole, de certa forma, colocou-me debaixo da asa dele.
Cole beni kanatlarının altına aldı.
Supondo que procuramos um avião de asa fixa ele precisaria de uma pista para descolar.
Ve sabit kanatlı bir uçak olduğunu düşünürsek, kalkış için bir piste ihtiyacı olacak.
Excepto que ao invés de perseguir sua juventude comprando um desportivo ou indo praticar asa-delta, você está procurando a imortalidade através da criatividade.
Gençliğini kovalamak, spor bir araba almak ya da planörle uçmak yerine, yaratıcılığınla ölümsüzlüğü arıyorsun.
Se a pessoa que matou o Monroe conseguiu entrar no sistema para apagar asa provas, não há razão para ele não fazer o mesmo para travar a investigação.
Monroe'yu öldüren kişi kanıtı silmek için sisteme girebildiyse adamın soruşturmayı izlemek için aynı şeyi yapmaması için bir neden yok.
" Cobre-me a retaguarda, asa.
"Arkamı kolla, dostum."
Este bastão vai ser uma prenda excelente para o meu pai.
Bu asa, babam için mükemmel bir hediye olacak.
A asa rasgou-se no impacto, espalhando destroços por 100 m.
Kanat, çarpmanın etkisi ile tamamen parçalandı ve kopan parçalar 91,44 m. öteye saçıldı.
Ele olha para os tipos, saboreia a asa enorme que está a comer... e diz : " Pois, não faço a menor das ideias.
Onlara bakıyor, kanadı sıyırarak şöyle diyor ; " En ufak bir fikrim yok.
- Desculpem por eu não me levantar. Mas curo a asa da ave que encontramos na floresta.
Üzgünüm, ayağa kalkamam. ormanda bulduğum kuşun kanadını iyileştiriyorum.
Perna ou asa?
Bacağını mı, kanadını mı?
Acho que parti a minha asa.
- Sanırım kanadım kırıIdı.
- Só até melhorar da asa.
- Sadece kanadım iyileşene kadar.
Escuta, Jeffe, se é que é esse o teu verdadeiro nome... Se a tua asa está mesmo partida, que não está...
Dinle Jeff, tabii adın buysa, gerçekten kanadın kırıIdıysa ki kırıImadı...
Até agora, partiste a tua asa, o coração dele e o meu cobertor.
Bir bakalım. Şimdiye kadar kendi kanadını ve onun kalbini kırdın. Benim de battaniyemi mahvettin.
O que me dizes, Asa Partida?
Ne diyorsun, Yırtık Kanat?
Asa anti gelo.
merhaba?
Uma asa no campo.
Sardalyeleri yeyin.
Com uma asa com quase 1 m, ela tem o tamanho de uma águia com um apetite similar. Acima de seu reino carborífero, normalmente ela é invencível.
Karbon kralığının yükseklerinde, normalde yenilmezdir.