Translate.vc / Português → Turco / Baltimore
Baltimore tradutor Turco
1,327 parallel translation
Pensei que fosse Baltimore.
Burasının Baltimore olduğunu sanıyordum.
A prostituir-me nas ruas de Baltimore.
Baltimore'un sokaklarına adadım kendimi.
- Universidade de Baltimore, mas...
- Baltimore Üniversitesi, fakat hala, bilirsin.
Além dos depoimentos dos patrocinadores do Preston, da Liga Atlética da Polícia, tenho também a fotocópia de um cheque descontado que indica que ele está inserido no programa educativo da Faculdade pública de Baltimore.
Preston'a yardım edenlerin imzalı ifadeleri yanında... Gençleri destekleyen kurumlar da var. Ayrıca Baltimore Şehir üniversitesindeki GED... programına katıldığına dair elimizde belge de var.
Na rua Baltimore?
Baltimore caddesindeki Greek'te mi?
A mãe dele deu-o como desaparecido há oito meses, em Baltimore.
Annesi sekiz ay önce Baltimore'da kayıp olduğunu rapor etmiş.
Uma secretária do gabinete de Baltimore usou um Ford Taurus sem autorização. O que é que isso tem?
Baltimore bölge ofisindeki gerçekten iyi bir sekreter yetkisi olmadan bir Ford Taurus kullanmış.
10.000 VÃO VER BISCUIT A BALTIMORE
1 0.000'LER BİSCUlT'İ "GÖRMEYE" GELDİ
Então mudámo-nos para Baltimore uma cidade que eu desconhecia totalmente.
Böylece Baltimore'a taşındık bu şehir hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
Isto é, Baltimore tem o índice mais elevado do país de mortes de negros por negros.
Yani Baltimore, siyahların birbirini öldürme oranının en yüksek olduğu şehir.
Fiz audições para a Escola de Artes e Espectáculos de Baltimore.
Sonra Baltimore Sahne Sanatları Okulu'nun sınavlarına girdim.
Passei três anos em Baltimore, anos de liceu.
Liseyi Baltimore'da bitirdim.
Mudar-me para Baltimore e Oakland e Marin e Nova Iorque, a pobreza ajudou-me a identificar com a luta de toda a gente.
Baltimore, Oakland, Marin ve New York'ta gördüğüm yoksulluk herkesin mücadelesine ortak olabilmeme yardım etti.
O Agente Especial Tremain do gabinete de Baltimore do FBI.
FBI'dan Özel Ajan Tremain. Baltimore bölge bürosu.
GABINETE DO FBI DE BALTIMORE Muitos operadores são estagiários... mas temos agentes com experiência na supervisão.
F.B.I. BALTIMORE BÜROSU Operatörlerimizin çoğu stajyerler, ama onları izleyen tecrübeli ajanlarımız var.
A vítima da Ponderosa não morreu.
F.B.I. MERKEZİ - BALTIMORE BÜROSU
SEDE DO FBI - GABINETE DE BALTIMORE
- Ponderosa'daki kurban ölmedi.
Viria a saber que estava, de facto, em Baltimore, Maryland, ou o que restou de lá.
Ama sonradan, gerçekten de Baltimore, Maryland'de ya da oranın geriye kalan kısmında olduğumu anladım.
- Baltimore é muito longe?
- Baltimore ne kadar uzak?
Esteve fora nas últimas duas semanas numa convenção de seguradoras em Baltimore.
Baltimore'da ki bir sigorta kongresinde.
Bolsas padrão de testes, como eu usava em Baltimore.
Standart test paketleri. Baltimore'da kullandıklarım gibi.
DiNozzo era polícia lá, antes de vir trabalhar connosco.
DiNozzo bize katılmadan önce Baltimore'da polisti.
Tens a certeza que foste polícia em Baltimore?
Eskiden Baltimore'da polis olduğundan emin misin?
Uma avozinha de Baltimore escondeu um quilo de heroína no recto do cavalo.
- Emin misin? Baltimore'da bir teyze vardı. Atının rektumunda eroin saklamıştı.
Pensei que tinhas sido polícia de homicídios em Baltimore.
Eskiden Baltimore'da Cinayet Masası polisi olduğunu sanıyordum.
Washington mandou-nos uma cópia de tudo o que o posto de Baltimore tem arquivado.
- Washington'dan gelen. Baltimore merkezinin dosyaladığı her şeyi bize yolladılar.
Quem as traz para Baltimore?
Eğer Baltimore'a geliyorlarsa, kiminle çalışacaklardı?
Meteu-se numa querela com uns tipos do Este de Baltimore.
Doğu tarafındaki çocuklarla işe bulaşmış.
Anda pelas ruas de Baltimore com uma arma, levando o que quer, quando quer, disposto a usar a violência quando não lhe dão o que deseja.
Baltimore sokaklarında silahla yürüyorsunuz... neyi ne zaman isterseniz alıyorsunuz istekleriniz karşılanmayınca da şiddete başvuruyorsunuz.
Se o Stringer Bell tem de sair de Baltimore para este tipo de trabalho, então, há um grande mistério, não é?
Eğer Stringer Bell, Baltimore'dan buraya kadar böyle bir iş için gelmişse hakikatten bu işte bir iş vardır değil mi?
Então, um dia, só há raparigas de Baltimore no bar. E no dia seguinte?
Yani şey gibi, bir gün bütün Baltimore kızları barda ve öbür gün?
A menos que o relatório anterior à sentença indique ele é o Messias que regressa, deverá ser condenado a prisão perpétua, sem liberdade condicional, por um juiz de Baltimore, que, por uma vez, sai do seu gabinete a sentir que este trabalho faz diferença.
Hazırlanacak raporda kendisinin Mesih Aleyhisselam olduğu falan ortaya çıkmazsa ofisinden çıktığında işini gerçekten önemsediğini hisseden bir Baltimore yargıcı tarafından şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapis cezasına çarptırılacak.
Os pretos de Baltimore não terão problemas. Prometo.
Baltimore elemanlarından laf çıkmaz, yemin ederim.
Tragicamente, terão desperdiçado mais um dia numa vida já mal aproveitada ao serviço da cidade de Baltimore.
Trajik bir şekilde, Baltimore şehrine boş yere harcadığın günlere yeni bir gün daha ekleyeceksin.
Tenho droga a chegar a Baltimore em estado puro.
Baltimore'a çok sağlam mal getiriyorum.
Acorda, Baltimore. São 6. : 00 da manhã...
Günaydın, Baltimore.
A mesma unidade que não sabe somar dois mais dois e pegar num telefone, deixando que eu leia um dia e meio mais tarde no The Baltimore Sun.
Aynı Cinayet Masası ikiyle ikiyi toplayamayıp, telefon açıp bildirmek yerine beni olayı Baltimore gazetesinden öğrenmeye bırakıyor.
Há cerca de um ano, um rapaz chamado Brandon foi morto, em Baltimore.
Bir yıl önce burada, Baltimore'da, Brandon adında biri.
Pertence à Distrital de Baltimore ou à Anne Arundel, do outro lado da ponte. Se foi mais à entrada da baía, a Guarda Costeira que trate disso.
Bu da demektir ki Baltimore'da... veya köprünün diğer tarafında Anne Arundel'de ölmüşlerdir... ve eğer körfezden uzakta olmuşsa buna göre işi Sahil Güvenlik üstlenmelidir.
- Pelo mapa, pertence à Cidade de Baltimore.
- Haritaya göre Baltimore içerisinde.
Seguindo uma informação, o Herc e o Carver seguiram-no de um encontro com passadores até à casa dos pais.
Bir muhbirin verdiği bilgiyle, bir uyuşturucu görüşmesinden sonra onu Herc ve Carver, Güney Baltimore'da Fayette Caddesi'ndeki evebeynlerinin evine kadar takip etti.
- Não estamos no Oeste de Baltimore.
- Burası Batı Baltimore değil.
Como se fosse o único no Sul de Baltimore que já tentou conquistar o afecto de um animal de quinta.
Güney Baltimore'daki bu adam gibi hiç hayvan çiftliklerine gittiniz mi?
Estamos tão longe de Baltimore, que estamos a perder a estação.
Baltimore'dan uzaklaştıkça radyonun frekansı kayboluyor.
Nunca saí de Baltimore, a não ser para aquela merda da Boys'Village, por um dia.
Baltimore'dan hiç dışarı çıkmadım ben, bir günlüğüne Boys Köyü olayı hariç.
Por que há-de alguém querer sair de Baltimore?
Kim Baltimore'dan başka yere gitmek ister ki?
Os brancos, para venderem droga, aqui, têm de fazer leis diferentes, nivelar as coisas.
Beyazlar Baltimore'da uyuşturucu satmak istiyorsa bunun için yeni kanunlara gerekir. Onlara eşitlemek için.
Nunca verão outro navio de cereais em Baltimore. - Não...
Dostlar, Bawlmer'da artık tahıl gemisi falan göremezsiniz.
Empurrámo-la para a Distrital de Baltimore.
Baltimore tarafında yolladık bile.
- Baltimore e Ohio.
- Baltimore ve Ohio.
Nunca ouviste nenhuma estação fora de Baltimore?
Baltimore dışında bir radyo istasyonu duymadın mı sen hiç?