Translate.vc / Português → Turco / Barnabas
Barnabas tradutor Turco
122 parallel translation
É chefe de Oncologia no St. Barnabas.
Saint Barnabas'ta onkoloji başkanı.
Temos o Little Paulie no hospital e ainda passamos uma vergonha lá
Küçük Paulie, St. Barnabas'ta. - Bir de orada rezil olduk.
O irmão Barnabas disse que te vai testar na sua equipa de futebol... e eu quero que leias isto.
Barnabas kardeş seni futbol takımında deneyeceğini söylüyor. Bunu okumanı istiyorum.
Há umas semanas, li no jornal que... ia dar um episódio de Dark Shadows, aquele onde Barnabas é solto do túmulo.
Birkaç hafta önce gazetede "Dark Shadows" un yayınlanacak olan bir bölümünde Barnabas'ın mezarından kaldırılacağını okudum.
Embora, este seja o episódio onde o Barnabas rapta a Maggie...
Ama bu bölümde Barnabas Maggie'yi kaçırıyor...
Após a execução, todos os itens pessoais do condenado deverão ser mantidos na sua casa ou na Igreja de St Barts.
İdamdan sonra mahkumdan kalanlar ibadethanesine bırakılmış, St. Barnabas Kilisesi'ne.
Já sei que o Sil está no St.
Sil'in St. Barnabas'ta olduğunu duydum.
Barnabas. Credo! O que nos está a acontecer?
Tanrım bize neler oluyor?
O Barnabas Stinson deverá escrever o Código dos Manos.
Kardeşlik Kanunu'nu Barney Stinson yazacak.
Deves reconhecer o Barnabas Cuffe, editor do Profeta Diário.
Barnabas Cuffe'yi tanıyacaksındır, Gelecek Postası'nın editörü.
A minha luta com Barnabas pelo controlo dos SDU em Caprica, está a terminar.
Caprica'daki Tanrı'nın Askerleri'nin yönetimini ele geçirmek için Barnabas ile yaptığım mücadele sona yaklaşıyor.
Vais dizer isso ao Barnabas?
Barnabas'a böyle mi söyleyeceksin?
Eu falo com o Barnabas.
Barnabas ile konuşacağım.
O Barnabas converteu-os, Clarice...
- Barnabas hepsini değiştirdi, Clarice.
E agradeces-me assim, unindo-te ao Barnabas contra mim.
Ve karşılığını bana karşı olup Barnabas'a katılarak ödüyorsun.
O Barnabas disse que havia uma maneira melhor e eu dei-lhe ouvidos.
Barnabas daha iyi bir yol olabileceğini söyledi ve ben de onu dinledim.
Barnabas, sou eu, quero entregar-me.
Barnabas, benim. İçeri girmek istiyorum.
É claro que não, Barnabas...
Tabii ki hayır, Barnabas.
Está na hora de umas tréguas, Barnabas.
Ateşkes ilan etme vakti geldi, Barnabas. Kutsal Ana'ya ulaş.
Não, Barnabas, por favor... não!
Hayır, Barnabas, lütfen yapma!
Não és tão difícil de encontrar como pensas, Barnabas.
Düşündüğün kadar bulunması zor biri değilsin, Barnabas.
Talvez te possa arranjar um encontro com o Barnabas.
Sana Barnabas ile bir buluşma ayarlayabilirim.
Talvez te possa arranjar um encontro... com o Barnabas.
Beki senin için Barnabus ile bir görüşme ayarlayabilirim. Elimden bir tek bu gelir.
- Lidamos com o Barnabas depois. O Olaf encontrou algo que nos pode ser muito útil, por isso, por favor... apenas escuta.
Olaf bir şeyler bulmuş, bize çok faydası olacağına inanıyorum..... o yüzden lütfen dinle.
Barnabas, a Lacy disse algo sobre a Zoe e o Ben.
Barnabus, Lacy, Zoe ve Ben hakkında bir şeyler söyledi.
Eles apoiam Barnabas e terás de o aceitar.
Barnabus'u destekliyorlar ve bunu kabullenmek zorundasın.
Talvez possa arranjar-te um encontro com o Barnabas.
Belki senin için Barnabas ile bir görüşme ayarlayabilirim.
Preciso que o Barnabas saiba que vou precisar de uma caixa bem grande, está bem?
Barnabas'ın kocaman bir kutuya ihtiyacım olduğunu bildiğinden emin ol.
Nem acredito que o Barnabas não me vai ajudar.
Barnabas'ın bana yardım etmeyeceğine inanamıyorum.
Sim, Barnabas.
Peki, Barnabas.
Depois do Barnabas ter tentado o homicídio... não me deixou escolha senão controlar todo o negócio dos SDU.
Barnabas, cinayet girişiminden sonra bana Tanrı'nın Askerleri işine girmekten başka seçenek bırakmadı.
Venha, Barnabas.
Gel, Barnabas.
O homem deve se orgulhar do que constrói, mas lembre-se, Barnabas, a família é a única verdadeira riqueza.
BİR YIL SONRA Bir erkek kurduklarıyla gurur duymalıdır ancak unutma, Barnabas aile, tek gerçek servettir.
O nome dele era Barnabás Collins.
Adı Barnabas Collins'di.
Perdoem-me, meu nome é Barnabás Collins.
Beni bağışlayın, adım Barnabas Collins.
Ele diz que o nome dele é Barnabás Collins.
Adının Barnabas Collins olduğunu söylüyor.
De fato. Diga-me, o que sabe... De Barnabás Collins?
Hakikaten bana, Barnabas Collins hakkında ne bildiğinizi söyleyin.
Eu sou Barnabás Collins.
Ben Barnabas Collins'im.
Bem-vindo ao lar, Barnabás Collins.
Eve hoş geldin, Barnabas Collins.
Então, Barnabas, que negócios você tem?
Peki Barnabas, İngiltere de ne işle meşgulsün?
Dra. Hoffman, esse é o nosso parente distante, Barnabás Collins...
Dr. Hoffman, bu bizim uzaktan akrabamız Barnabas Collins...
Barnabás Collins Terceiro ficará conosco, da Inglaterra.
Üçüncü Barnabas Collins, İngiltere'den bizimle kalmaya geldi.
Barnabás, Dra. Julia Hoffman.
Barnabas, Dr. Julia Hoffman.
Quero falar com Barnabás Collins, por favor.
Barnabas Collins ile görüşmek istiyorum, lütfen.
Barnabás, temos uma convidada.
Barnabas, bir konuğumuz var.
Olá, Barnabás.
Merhaba, Barnabas.
Barnabás, supere.
Barnabas, aş artık bunu.
Doações a St Barts, 1862.
St. Barnabas bağışlar, 1862.
- Pensamos ser o Barnabas.
Barnabus olduğunu düşünüyoruz.
Barnabas?
Barnabus?
Barnabás.
Barnabas.