English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Basketball

Basketball tradutor Turco

105 parallel translation
O mundo é sagrado? o basketball é sagrado? O orgão do homem é sagrado?
Dünya kutsal mı, basketbol kutsal mı, insanın uzuvları kutsal mı?
Ela saiu devido ás férias de Natal, mas tinha que treinar basketball com as amigas esta tarde.
Noel i ktlamak icin evden cikti, ancak okulda kotu bir olay olmus...
Tipo, têm basketball, bowling.
Basketbol ve bowling var.
Ou pelo menos até começar a época de basketball.
Yada en azından basketbol sezonu açılıncaya kadar.
Conhece algum jogador branco de basketball bom?
Hiç iyi beyaz basketçi tanıyor musun?
Não há bons jogadores brancos de basketball, meu amigo.
İyi beyaz basketçi yoktur dostum.
Basebol, basquetebol, futebol, cavalos.
Baseball, basketball, football, ponies.
No verão passado, ganhámos este torneio de basketball.
Geçen yaz, basketbal turnuvasını biz kazandık.
Alabama, é verdade que ficaste com o olho negro a jogar basketball?
Alabama, bu cidden basket oynarken mi oldu?
Não, ela fez aquilo quando estava a jogar basketball.
Yo, basket oynarken oldu bu.
- sim, sir. - alguma vez produziste jogos de basketball?
Hiç basketbol maçı yapımcılığı yaptın mı?
Michael Jordan é só um jogador de basketball?
Michael Jordan sıradan bir basketbolcu mu?
Dan Majerle vai voltar para o basketball.
Dan Majerle topu oyuna sokacak.
E eu observei o meu melhor amigo fazer a pior decisão na historia do basketball.
Ve bugün en yakın dostumun, basketbol tarihinin en cesur kararını verdiğini gördüm.
De basebol, de basketball...
Beysbol, basketbol.
Davey, és demasiado pequeno para jogar basketball...
Davey, basketbol oynamak için çok kısasın.
Basketball.
Basketbol.
Tinha também "Basketball Digest".
"Basketball Digest" dergisi de vardı.
Então como é que sabes jogar basketball?
Nasıl oluyor da sen basketbol oynayabiliyorsun?
Monica, eu acho que o que a tua mãe está a dizer é... Talvez seja a altura de começares a pensar em outras coisas além do basketball.
Monica, annen, belki basketbolun yanında diğer şeyleri de düşünmeye... başlamanın zamanı geldiğini söylüyor.
Tudo é justo no amor e no basketball, querido.
Aşk ve basketbolda her şey mubahtır, bebeğim.
É basketball de universidade.
Kolej basketbolu.
É provavelmente o surgimento do USC como uma potência do basketball.
Büyük bir basketbol gücü olarak USC'nin muhtemel doğuşu.
Se o basketball é tudo com que te preocupas, porque fodes comigo?
Sadece basketbolu umursuyorsan, neden benimle yattın?
O basketball já não é divertido para mim.
Basketbol benim için artık eğlenceli değil.
- Do basketball.
- Basketbol hakkında.
Como se estivesses a jogar basquetebol ou algo assim, que toda a gente considerava um jogo amigável, ele estava pronto a matar alguém se a equipa dele não ganhasse
Mesela basketball oynarken herkes dostça oyun oynamak isterdi O ise takımı yenildiğinde birilerini öldürmeye hazır olurdu.
Vou levar o Trent a jogar basketball.
Trent'i basketbol oynamaya bırakacağım.
Como foi o basketball?
Basketbol nasıldı?
Aconteceu alguma coisa enquanto estavas a jogar basketball?
Sen basketbol oynarken birşey mi oldu?
Boa tarde, a toda a gente, e bem-vindos outra vez... ao basketball dos Bulls...
Tünaydın herkese, ve bir kez daha... Bulls basketboluna, playoff basketboluna hoşgeldiniz...
Estava a jogar basketball e o Jay Barr e eu fomos a um ressalto.
Basketbol oynuyordum. Jay Barr ve ben ribaund aldık.
Eu sei que vocês estão todos nesta coisa de basketball, mas se não funciona, não insistas.
Herşeyini şu basketbol işine adıyorsun biliyorum ama işe yaramazsa, üzülmek yok.
Estás a esquematizar algumas jogadas de basketball?
Ne yani, basketbol saçmalıkları falan mı?
Não me lembres de basketball.
Bana basketbolu hatırlatma.
Não sei o que o Ray prefere, se fazer merda ou ver basketball.
Ray yatmayı mı yoksa basketbol seyretmeyi mi daha çok seviyor, bilmem.
Por que equipa de basketball é que ele torcia?
Hangi basketbol takımını tutuyordu?
Disse que ele gostava de fazer amor e ver basketball, por que equipa torcia ele?
Yatmaktan ve basketbol seyretmekten hoşlandığını söylemiştin. Hangi takımı tutuyordu?
Ou talvez gostes de basketball.
Belki de basketbolu seviyorsundur?
Você sabe. Como o Logan é com seu basketball.
Logan'ın basketbol sevgisini bilirsin.
As velharias do basket vão para a clinica do michael Jordan
BasketbaII manyakları Jordan'ın basketball kliniğine gidiyor.
Passo os dias a jogar basketball.
Bütün gün basketbol oynuyorum.
Oh, isto? Adquiri-o a jogar basketball.
Evet, basketbol topu geldi.
Rapazes, vamos ensinar o Rohit a jogar Basketball.
Hadi çocuklar. Hadi Rohit'e basketbol öğretelim!
Vamos fazer um jogo de basketball.
Biz ikimiz basketbol maçı yapacağız.
Há uma diferença enorme entre dança e basketball, Rohit. Não consegues vencer sózinho!
Dansla basketbol arasında büyük fark var, Kazanman imkansız, Rohit!
Preciso de jogar basketball.
Basketbol oynamam lazım.
É o Classic Basketball.
Bu Classic Basketbol.
- Basketball.
- Basketbol.
Nós jogamos basketball juntos.
Evet, birlikte basket oynuyoruz.
Sabe jogar basquetebol?
Basketball oynar mısın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]