Translate.vc / Português → Turco / Blend
Blend tradutor Turco
29 parallel translation
Isto parece variado nas pessoas e curto no uísque.
Burası yöresel havada ve blend viskiden yoksun bir yere benziyor.
Vamos pôr algumas bolachas numa misturadora e ele pode bebê-las.
Blendırın içine bir kaç tane kurabiye koyalım ve içirelim.
- Está bem, vou buscar a misturadora.
- Ben blendırı getireyim.
- Que misturadora? ! Eu não tenho!
- Benim blendırım yok.
- Tens de ter uma misturadora!
- Blendırın var.
- Se tivesse, saberia!
- Blendırım olsaydı, bilirdim.
- Não. Só o misturador.
- Hayır, sadece blendırım.
Agora, veja, tenho esta batedeira á tantos anos... e nunca soube porque é que a compramos.
Bunca yıldır bu blendıra sahibiz... şu ana kadar neden aldığımızı bilmiyordum.
Eu não sei porquê, mas quando as pessoas vêem um anão,... querem comprar uma misturadora.
Neden bilmiyorum fakat insanlar bir cüce gördüğünde, blendır almak istiyor.
Bem... o que temos aqui é um belo Bordeaux e um Starbuck's Blend ( café ).
Burada güzel bir Bordo şarabı var. Burada da kahve.
Era uma discussão sobre o mundo estar cheio de ignorantes e querem livrar-se de mim, de espírito aberto.
Orda olanlar sadece... dünyanın kahrolası bir blendır... ve benim çılgın bir çilek olduğumu kanıtlıyor.
Já alguma vez tiveste um Cabernet que é bom para beber e beber até querer derramá-lo nas tuas partes privadas?
Hiç "Cabernet Blend" denedin mi? o kadar güzeldir ki içersin içersin sonra da özel eşyalarına dökmeye başlarsın.
Cada uma delas é como se pegasses num saco de malaguetas vermelhas, o atirasses para uma batedeira... e usasses numa ferida.
Her biri, sanki bir kesekağıdı kırmızı biber almışsın da, onları blendırdan geçirip merhem olarak kullanmışsın gibi geliyor.
- É a minha misturadora!
O benim blendırım.
Muito bem, agora digamos que ponho um lean cuisine... no liquidificador e coloco um pouco de cerveja.
Diyelim ki etsiz bir porsiyonu blendıra koydum ve üzerine bira ekledim.
Tenho de arranjar uns blinis e cortar uns ovos e...
Blendır filan var, bir kaç yumurtayı -
A minha liquidificadora estragou-se e ia fazer um batido.
Blendırım bozuldu.Kendime içeçek bir şey hazırlayacaktım
Um House Blend por conta da casa.
Bir "House Blend", şirketten.
Não posso pensar em casas, liquidificadores, o curso que acabarei daqui a sete anos.
Ama benden evleri ve blendırları düşünmem bekleniyor.
Eu gosto mais do de "Sumatra".
Ben, Sumatra Blend'e düşkünüm.
Vodca, limonada, liquidificador.
Debbie Grammy Gallagher hakkında bir kaç söz söyleme fırsatını sen elde etmek ister misin? Vodka, limonata, blendır.
- Arranjas um liquidificador?
Bir blendır'ı tamir edebilir misin?
Reparei o liquidificador.
Blendır'ı tamir ettim.
Aqui, no dia 16, teve aulas de culinária numa escola chamada Le Cordon Bend.
İşte, 16'sında Le Cordon Blend adında bir aşçılık okulunda yemek yapma dersi almış.
O som feliz de uma liquidificadora.
İşte, blendırın huzur veren sesi.
Três misturas de especiarias, quatro sumos de limão, cinco marinadas em pó e duas cebolas em pó.
Üç tane Mrs. Dash's Table Blend dört tane limon suyu, beş tane adobo tozu ve iki tane de soğan tozu.
No Rim.
Tea Blend. ( The End )
E mudaram-nas para algo a que chamam de "tri-blend".
Ama onun yerine üçlü karışım dedikleri bir şey getirmişler.
Era sexy.
Blendır'ımı tamir etmişti.