English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Blink

Blink tradutor Turco

48 parallel translation
Se pestanejar, espalho os seus miolos nesta parede!
Blink ve ben, beynini şuracıkta dağıtacağız, dostum.
- O club Delicia.
- Eye Blink'e.
blink, assuma o comando.
Blink, devam et.
Blink-182.
Blink 182.
Blink!
Gördüm!
Eles têm um toque retro, tipo um misto dos Beatles com os Blink 182.
Beatles'ın ilk yılları ile Blink 182'e kafa tutacak güçteler.
Chama-se Blink.
Adına Blink diyorlar.
Então, acham que é um 4400 que está a sintetizar esta droga?
Ne yani bu Blink dediğiniz uyuşturucuyu bir 4400'mü imal ediyor?
Como é que sabem que a Erika Lundgren estava sobre a influência de Blink quando saltou?
Erika Lundgren'ın atladığı sırada Blink'in etkisinde olduğunu nereden biliyorsunuz?
A Erika tomou Blink hoje de manhã.
Erika bu sabah Blink kullandı.
Provavelmente devíamos ir ao Cowen Park. Descobrir onde é que este Greg arranja a Blink.
Muhtemelen Cowen Park'a gidip şu Greg denen herifin Blink'i nereden buluğunu öğrenmeliyiz
Diana, aquele tipo da FAD, ele disse que a Blink causa alucinações, não é?
Şu DEA görevlisi Blink'in hayal görmeye sebep olduğunu söylemişti değil mi?
Porque é que alguém te quereria enviar Blink? Não sei.
- Birisi sana neden Blink vermek istesin ki?
O teste de toxinas deu negativo, mas isso não é surpresa nenhuma porque não conhecemos métodos de testar Blink.
Toksikoloji raporu negatif çıktı. Ama bu pek şaşırtıcı değil çünkü Blink hakkında pek fazla bir şey bilmiyoruz.
Não sabemos muito sobre a Blink.
- Ama Blink hakkında pek bir şey bilmiyoruz.
Acho que também tomei Blink.
Sanırım Blink etkisini göstermeye başladı.
Isto por acaso não é Blink? E se for?
Bu Blink olamaz, öyle değil mi?
A Blink é novinha em folha, meu.
Öyleyse ne olmuş? Blink çok yeni.
Ele contou a classe hoje que era Blink 182.
Bugün sınıfta, en sevdiği grubun Blink 182 olduğunu söyledi.
Blink, piscar.
Kırpıştırdı, kırpıştırdı.
Já leu o livro "Decidir num Piscar de Olhos"?
Blink kitabını okudunuz mu?
Blink, traz-me o meu filho.
Blink, bana oğlumu getir!
Blink.
Blink.
Desde a introdução da tecnologia Blink-match, novos dados mostram que os casos extraconjugais diminuíram 18 % em casamentos combinados.
Bakış ile eşleştirme teknolojisi sayesinde, eşleştirilen çiftlerde, evlilikle sonuçlanmayan ilişki sayısı % 18 oranında gerilemiştir.
Tecnologia Blink-match.
Bakış ile eşleştirme teknolojisi.
Temos o suficiente para fazer uma união de personalidades Blink.
Kişisel bakışın diğer parçası için hazırız.
Temporada 6 Episódio 11 "Blink"
Sezon 6, Bölüm 11 : O An Çeviri : jules, sezai
Isso são os Blink-182.
O söylediğin Blink-182.
Blink!
Ding!
Ou que o primo da Fox Paris é o baterista dos Blink-182.
Mesela zımbalarken şarkı söylemen.
Mas ela é a minha némesis.
Veya Fox Paris'in kuzeninin Blink-182 grubunda baterist olması.
Pelos vistos, o primo dela não é dos Blink-182.
Kuzeninin Blink-182'de çalmadığı anlaşıdı.
Blink!
Blink!
A Blink examina o local seguinte e depois partimos, antes de perceberem que estivemos lá.
Blink yeni bir sığınak buluyor ve onlar bizi bulamadan mekanı terk ediyoruz.
Sou Blinker! Bling Bling Blinker!
Blink Blink Blinker!
O meu bling bling está... em casa.
Blink blingim evde ama.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]