English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Bonitas

Bonitas tradutor Turco

3,386 parallel translation
Que isto te sirva de lição para não voltares a atacar pessoas mais bonitas do que tu.
Bu dayak sana iyi bir ders olsun. Bir daha senden daha yakışıklı olanlara saldırmamayı öğrenmiş oldun.
Se fizesse mais dinheiro, tirava uns dias para levar raparigas bonitas a passear de submarino.
Ben daha fazla para kazansaydım, işten izin alıp güzel kızlara denizaltı gezisi yapardım. O ne ya?
Bar aberto, petiscos, até deve ter umas raparigas bonitas.
Açık büfe, güzel yemekler, birkaç tatlı kız bile gelebilir.
Pessoas como ele subestimam pessoas como eu porque somos insanamente bonitas, ou...
Bu sadece... O beni çok fazla hafife alıyor, çünkü delicesine güzelim, yada...
"As coisas só são bonitas até certo ponto, depois começam a esmorecer."
"Güzel şeyler sadece belli bir seviyeye kadar büyürler..." "... sonra da solar ve yok olur giderler. "
As coisas bonitas são mais bonitas.
Güzel şeyler daha bir güzel.
Falar às pessoas acerca de coisas bonitas e milagres.
İnsanlara güzel şeylerden ve mucizelerden bahset.
São bonitas.
Çok güzeller.
Estão muito bonitas. As duas.
Çok güzel görünüyorsunuz ikiniz de
Violetas africanas. São bonitas
Afrika menekşeleri.
Não temos muitas caras bonitas por aqui.
Buralarda bu kadar güzel bir yüz görmeye alışık değiliz.
Lydia, está a dizer-me que apanhamos o gajo errado porque ele tinha flores bonitas?
Lydia, güzel çiçeklere sahip diye mi yanlış adamı yakaladığımızı düşünüyorsun?
As raparigas bonitas estão à espera De tirar uma foto
Bütün güzel kızlar bekliyor Resim çektirmek için
As pétalas são tão bonitas.
Yaprakları ne kadar güzel.
As flores são muito bonitas.
Çiçekler çok güzelmiş.
Todas as rapariguinhas deviam ouvir dizer que são muito bonitas.
Tüm küçük kızlara ne kadar güzel oldukları söylenmeli.
A Marcy diz coisas bonitas de ti.
Marcy, senin hakkında iyi şeyler söylüyor.
Neste momento em África, há três mil bonitas crianças vivas hoje, que deviam estar mortas, mas não estão por minha causa.
Şu anda Afrika'da, hayatta olan 3,000 çocuk çoktan ölmüş olmalıydı. Ama sayemde yaşıyorlar.
Umas pedras reluzentes e bonitas.
Sadece küçük parlak güzel taşlar.
Odeio a Sunkist e a Sunmaid e todas as marcas com meninas bonitas.
Sunkist'ten, Sun-maid'den ve üzerinde güleryüzlü kız olan tüm markalardan nefret ediyorum.
As meninas ricas roubam, as bonitas mentem, as inteligentes fazem-se de burras e as burras passam o tempo a tentar ser as outras.
Zengin kız çalar, tatlı kız yalan söyler, akıllı kız salak rolü yapar ve salak kız günün hepsinde söylediklerim gibi olmaya çalışır.
Pensei que fosse uma maldade comum a todas as raparigas bonitas. Porque não havia de ganhar uns trocos?
Dinle, bunun, güzel kızlar arasındaki kötü şakalardan biri olduğunu sanmıştım.
Um tanto vazio sem todas as suas coisas bonitas.
Güzel eşyalarınız olmadan oldukça boş görünüyor.
Pensava precisar daquilo para fazer o meu trabalho e para falar com mulheres bonitas como tu.
İş için, senin gibi güzel hanımefendilerle konuşmak için ihtiyaç duyuyordum.
O Hoyt diz-me que dormiste com todas as mulheres bonitas das redondezas.
Evet. Hoyt'un dediğine göre 150 kilometre içindeki bütün kızlarla yatmışsın.
Olha para estas flores bonitas.
Şu güzel çiçeklere baksana.
Bonitas palavras, Leila. Tu podes falar.
Güzel sözcükler senin için kolay, Leyla.
Vermelhas, amarelas e pretas. Serpentes muito bonitas.
Hindistan'da bulunan kırmızı, sarı, siyah renkte çok tatlı minik yılanlardır.
Na minha cidade chamamos as raparigas assim, especialmente quando são bonitas como tu.
Benim memleketimde kızlara böyle deriz özellikle de senin gibi güzel olanlara.
As palavras são bonitas mas têm um gosto terrível.
Kelimeler çok güzel ama tadı berbat.
Carros extravagantes, casas bonitas, reconhecimento municipal como neurocirurgiã de topo...
Pahalı arabalar, güzel evler, en iyi sinir cerrahı olarak tanınmak...
Ele disse que os nazis coleccionaram as coisas mais bonitas no mundo.
Nazi'lerin dünyadaki en güzel şeyleri topladıklarını söyledi.
Mas olha que bonitas.
ama bak ne kadar güzeller.
Nem eu. Então ocorreu-me que podia levá-lo por aí e mostrar-lhe as coisas bonitas que existem e passear um pouco.
Arkadaşın buralı değil, şehri bilmiyor, ben de öyle, bundan dolayı bana öyle geldi ki belki onu etrafı göstermek için alabilirim, hem hoş bir gün geçirmiş oluruz.
O Leonel disse-me que as ia imprimir. Espero que estejam bonitas.
Leonel benim için basacak, umarım güzel çıkarlar.
Mas são bonitas.
Ama güzel olmuşlar.
Vocês são bonitas, e isto é humilhante para todos.
Oturup konuşsak rahatsız olur musunuz? Çünkü iyi birilerine benziyorsunuz ve bu durum hepimiz için de utanç verici.
- Elas estão bonitas!
Taş gibi olmuşlar!
Todas querem ficar bonitas.
Herkes güzel görünmek ister.
Bem, elas são bonitas. Até serem arrancadas e usadas em fogueiras.
Ta ki topraktan sökülüp, odun olarak kullanılana kadar.
Todas as corridas dele são bonitas.
Bütün yarışları şahane.
Olha bem para as cores bonitas.
Tamam, şu güzel renklere bak.
Estava a apreciar o quão bonitas são as tuas flores. São mãezinhas.
Acaba diyordum bu çiçekler ilgini çeker mi?
Mas nós somos muitas raparigas bonitas aqui para atendê-lo.
Ama burada hizmet edecek birçok güzel kızımız var.
Dizes coisas tão bonitas.
Ağzından bal damlıyor.
Vocês são muito bonitas, mas não falamos inglês.
Siz ikiniz çok güzel kızlarsınız ama ne yazık ki biz İngilizce konuşamıyoruz.
Eles vendem essa porcaria com palavras bonitas.
Uyduruk sözlerle insanları kandıryorlar.
Tens aqui muitas coisas bonitas.
Burada bir sürü güzel şeyin var.
Já estive com tantas mulheres bonitas, mas mesmo assim o sexo é... Já não tem mais magia, nem mistério.
Fakat yüzlerce güzel kız gördüm yine de seks hala öylesine bir şeydi.
Toda as vezes que vos vejo, miúdas, estão mais bonitas.
Siz bayanları ne zaman görsem, daha da bir güzelleşmiş oluyorsunuz.
Que bonitas.
Bunlar harikalar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]