Translate.vc / Português → Turco / Bozo
Bozo tradutor Turco
120 parallel translation
Podes chamar-lhe Bozo.
İsterse adı Bozo olsun.
O teu pai gosta de ti tal como tu gostarás do Bozo, mas os Barrett são tão orgulhosos que julgarão sempre que se odeiam.
Baban seni seviyor, tıpkı senin de Bozo'yu seveceğin gibi. Ama Barrett'lar hep gurur yüzünden birbirlerinden nefret ediyorlar.
Começo a gostar do nome Bozo.
Bozo adını giderek sevmeye başlıyorum.
- Bozo Barrett?
- Bozo Barrett mi?
Darias realmente o nome Bozo à tua descendência?
Çocuğumuza gerçekten Bozo adını mı vereceksin?
Eu caço os pardos.
- Bozo avlıyorum. - Bozo mu?
Sabes como se tira a pele de um urso?
Bozo derisi yüzmeyi bilir misin?
Tens a certeza que sabes esfolar um urso?
Bozo derisi yüzebileceğine emin misin?
" O sacrifício dos Bozos como forma de protesto pela guerra, foi inútil
Savaşı protesto alameti olarak Bozo'ların kendilerini feda etmelerinin hiç yararı olmadı.
Bozo?
Bozo?
Preciso de voltar para a minha aula de auto-compreensão.
Kendi sınıfımın bozo kışlasına geri dönmeliyim.
Estou me estressando!
Strese sokuyor! - Bozo...
- Oh Bozo! - Não agüento ele, Julie!
- Dayanamıyorum Julie.
Viu? Mexe com os nervos dele!
Bozo'yu strese soktun!
Slug, quando vamos andar de carro novamente?
Slug, gelecek sefer Bozo'yla gezmeye çıktığınızda ben de gelebilir miyim?
Tem que destruir eles, Bozo!
Onları yok etmelisin!
Bozo, tudo bem, tudo bem!
Bozo, sakin ol. Sakin ol.
- É sobre o Bozo.
- Bozo'yla ilgili. - Bozo mu?
- Bozo? Sim, Melvin! eu estou cansada do seu jeito violento com os outros.
Evet, artık insanları sürekli itip kakmasından sıkıldım.
Há uns anos, apanhei um tipo que era piloto colombiano.
Bir kaç yıl Önce, Bu Bozo Denilen Herifi Enselemiştim. Kolombiyalı Bir Pilot.
Este é o Bozo.
Bu, Bozo.
O Bozo é esquisito.
Bozo çok tuhaf.
- Não, Bozo, o palhaço.
Değil, Bozayıyım.
Sou o Bozo, meninos e meninas.
Bozo, kızlar ve oğlanlar.
Quem é o palhaço?
Bozo kim?
Certo, ouve lá...
Pekala Bozo, bana bak...
Sabe quanto é que o palhaço Bozo ganha?
- Palyaço Bozo'nun ne aldığını... - biliyor musunuz?
Bem, nem todos podemos ser como o Bozo.
- Hepimiz onun gibi olamayız.
- Talvez um palhaço.
- Belki bir palyaço olur. - Bozo'ya ne dersin?
- Que tal o Bozo? Quem é o Bozo?
Bozo kim?
Quem é o Bozo?
Bozo kim mi? Palyaço Bozo.
Bozo, o palhaço!
O Bozo işte.
Quando eu era criança, o melhor palhaço do mundo era o Bozo.
Ben çocukken, Palyaço Bozo bir numaraydı, herkes dahil. - George.
Esquece o Bozo, George!
Bozo'yu unut, George.
Acabou. O tempo do Bozo acabou.
Bozo için herşey bitti.
- Bozo?
- Bozo?
Nunca ouviu falar de Bozo, o Palhaço?
Palyaço Bozo'yu hiç duymadın mı?
Como pode intitular-se palhaço e não saber quem é o Bozo? !
Bozo'nun kim olduğunu bilmiyorsan, kendine nasıl palyaço diyorsun?
Não sei quem é o Bozo.
Bozo kim bilmiyorum.
Bozo, o Palhaço.
Palyaço Bozo.
Vamos confundi-lo com Bozo, o promotor público? Bozo, o Papa?
Onu Bölge Savcısı Bozo'yla mı karıştıracağız?
Não há outro Bozo!
Papa Bozo? Başka Bozo yok ki.
Bozo, o palhaço!
O Bozo iste.
Continua, Bozo, continua...
Devam et Bozo. Devam et.
Matá-los!
Hepsi ölmeli Bozo.
- Bozo não há ninguém!
- Ortalık sakin Bozo.
Dá a volta Bozo!
İkimizi de öldürecek! Arabayı döndür Bozo!
Está gostando? Hein, Bozo?
Bu surat hoşuna gitti mi Bozo?
Ei, que aconteceu com o menino da bicicleta, hein? Como se sente quando atropela um garoto de bicicleta?
Bisikletli çocuğa ne diyorsun Bozo?
O Bozo morreu.
Bozo yok artık. İşi bitti onun.
Bozo, o Palhaço...
- Tamam.