Translate.vc / Português → Turco / Broker
Broker tradutor Turco
101 parallel translation
Disse ao meu corretor para vender.
Broker'ıma satmasını söyledim.
Sr. Fox, quem lida com os corretores são os nossos negociantes.
Bay Fox, iyi bir broker olduğunuza eminim ama broker'larla simsarlarımız ilgileniyor.
Faço mais dinheiro num ano como corretor do que em cinco na companhia aérea.
Bu hava yolunda beş yılda kazanacağımdan fazla parayı broker olarak bir yılda kazanabilirim.
Como teu corretor, aconselho-te a não venderes as tuas acções.
Broker'ın olarak sana tavsiye edebileceğim bu hisse senedine tutunman.
O Gordon disse-me que és um corretor talentoso.
Gordon bana çok yetenekli bir broker olduğunu söylüyor.
Tenho 20 corretores a analisar gráficos, pá.
Çizelgeleri analiz eden 20 broker'ım daha var.
Não sou apenas mais um corretor, Sr. Gekko.
Ben sadece bir broker değilim, Bay Gekko.
Não quero ser corretor para o resto da vida.
Hayatımın geri kalanında broker olmayacağım.
Um corretor que quer uma companhia aérea.
Havayolu isteyen bir broker'ım var.
Como teu corretor, aconselho-te a tomá-la.
Broker'ın olarak almanı tavsiye ediyorum.
O Gaughin pintou vários anos continuando cambista.
Gaugin borsa broker'ı olarak yıllarca çalıştı.
Se calhar vou deixar o meu emprego na central nuclear e tornar-me num homem do mercado de acções a tempo inteiro. Bebam, rapazes!
Belki reaktördeki işimi bırakıp... tam zamanlı... broker olurum.
Eu não gosto de falar nisso, mas jurei, na altura, que nunca trabalharia para um grande broker.
Bu konuda konuşmayı pek sevmem ama büyük şirketlerden birinde çalışmayacağıma yemin ettim.
Tenho um agente em Estocolmo que me vai comprar 5 % da Volvo.
Stockholm'de bir brokerım var benim adıma Volvo'nun % 5'ini satın alacak.
Um brinde ao Bernie, o pior corretor do mundo!
Bernie için şerefe, dünyadaki en kötü borsa broker'ına.
E acabei, inevitavelmente, como corretor da Bolsa.
Sonra hayatın bir cilvesiyle broker oldum.
Casado? Quase casado, e quase condenado a ser corretor na E.F. Hutton.
- Neredeyse evleniyordum ve neredeyse F HAT'de broker olacaktım.
Meu Deus, ele é meu corretor.
Yüce Tanrım, o benim brokerım.
Voltei ao bar... e falei com aquele tipo que é corretor.
Tekrar bara indim sonra şu broker ile konuştum.
Toda máquina que eu tenha visto no salão do show está direccionada para suas contas de electrónicas ou accionárias, eles sabem o preço da Red Hat
Şov katındaki her makina söyleyebileceğim her makina e-ticaret hesaplarına veya broker hesaplarına odaklandı, Red Hat ın değerini biliyorlar
Temos de arranjar um corretor. Conheço um fulano.
Öncelikle bir broker bulmamız lazım.
Não querias que entrasse numa corretora com o original!
Benim orjinaliyle bir broker çiftliğinin içine gireceğimi sanıyorsun,
Só temos de aguentar que o meu corretor feche negócio.
Bak brokerım birkaç gün içinde bir anlaşmayla dönecek. O zamana kadar beklemeliyiz.
Mas fez um curso de administração.
- Broker kurslarına gitti
Sabes quantos banqueiros e correctores lindos, ricos e de vinte e poucos anos vão lá estar?
Orada kaç zengin, seksi, 20 li yaşlarda "broker" olacaktır biliyor musun? Bir sürü.
O Mihalyo acabou de movimentar $ 3 milhões... para uma conta de corretagem aqui em New Orleans.
Bak, Bu Mihalyo, az önce New Orleans'ta bir Broker Hesabına 3 milyon Dolar yatırmış.
Sim, eu era corrector.
Borsada broker'dım.
Há uma convenção de correctores em San Francisco este fim-de-semana.
Hafta sonunda San Francisco'da bir broker toplantısı var.
Sou corretor da bolsa.
- Brokerim. - Broker ha.
Teve de andar na faculdade para ser corretor da bolsa, não foi?
Broker olmak için üniversiteye gitmen gerekti, değil mi?
Porque amanhã será o seu primeiro dia se quiser trabalhar aqui como corretor.
Çünkü, broker olarak burada çalışmak istiyorsan yarın senin ilk günün olacak.
Sou Bobby Martin, o sub-corretor.
Benim adım Bobby Martin, onun altındaki broker.
O corretor do Q.T. Jammer, Bobby Martin, a servir-se de um café na recepção.
Q.T. Jammer'ın altındaki broker, Bobby Martin, resepsiyonda kendine kahve alıyor.
Tivemos uma conversinha cliente-corretor.
Küçük bir müşteri-broker muhabbeti yaptık.
Quem é que ganha dinheiro e mata o corretor?
Kim hem para kazanıp hem de broker'ını öldürür?
O Q.T. era o meu corretor, tivemos um dia fenomenal no mercado ontem.
Q.T. benim broker'ımdı, dün borsada olağanüstü bir gün yaşadık.
Parece que o sub-corretor contou uma grande mentira.
Görünüşe göre küçük broker, büyük bir yalan söylemiş.
Quando o Q.T. Jammer saiu pela janela, o seu sub-corretor,
Q.T. Jammer pencereden gittiğinde, onun küçük broker'ı,
Tu eras o sub-corretor.
Sen ise küçük broker.
O Graham e eu seguíamos o rasto do broker.
- Graham ve ben bir broker'ın izini sürüyorduk.
O agente imobiliário disse que os vizinhos eram idosos.
Broker, komşuların çoğunlukla yaşlı insanlar olduğunu söyledi.
De jeito nenhum, acionista.
Hayır, broker.
Muito simples, o Emprèstimo Paralelo permitia ao investidor baixar IO % do preço das acçôes, com os outros 90 % a serem emprestados ao corrector.
Basitçe, bir yatırımcı bir hisse senedine değerinin sadece % 10'unu ödeyip sahip oluyordu, kalan % 90'ı için broker'a borçlanılıyordu.
Verão que o meu método de selecção é mais estrito do que aquele requerido por lei.
Evlenme Broker Davranışının yaptığı tarama işlemimin, minimumu aştığını göreceksiniz.
Sanduíches de ovos mexidos, da padaria.
The bagel broker'dan kızarmış yumurtalı sandviçler.
Como aquele corrector que anda metido com a tua ex.
Şu broker, senin eski karını beceriyor mu?
Investidor em mercadorias.
Kurumsal Broker.
Negoceio em café.
Kahve brokerı mısınız.
Ela continua na empresa de corretagem?
Hâlâ aynı broker firmasında mı?
Estou a confiar que não vais contar aos outros corretores.
Diğer Broker'e bu konudan bahsetmeyeceksin değil mi?
E agora está no negócio dos pneus.
Broker, gerçekten mi?