Translate.vc / Português → Turco / Bulma
Bulma tradutor Turco
2,402 parallel translation
Quieto, Ligeirinho.
Hiç bahane bulma Zippy.
A Helen trabalhava para aumentar os membros.
Fakat Helen yeni üyeler bulma konusunda çalışıyordu.
Todo o trabalho é facturado, nem que seja encontrar uma morada.
Her iş faturalandırılır, adres bulma bile olsa.
Se estiver ocupado a praticar o bem, então há menos hipóteses de me encontrar numa situação que desperte hábitos antigos.
Eğer iyi şeyler yaparak oyalanırsam, o zaman kendimi eski alışkanlıkları tetikleyecek bir durumda bulma şansım azalacaktır.
Então porque foi preciso abrires mão de mim para descobrires esse teu novo lado?
Öyleyse... neden beni bırakmanı bu yepyeni kendini bulma olayı sağladı?
Se alguma coisa sobreviveu, então as nossas melhores hipóteses de a encontrar, é onde a deixámos tão pujante... no oceano.
Eğer hayatta kalan birşey varsa, onu bulma şanşımızın en yüksek olduğu yer yaşamı en son gördüğümüz yerdir... Okyanusta
Emma, a coisa mais natural do mundo é uma criança adoptada querer encontrar os seus pais biológicos.
Emma, evlatlık bir çocuk için gerçek ailesini bulma arzusu bu dünyadaki en doğal şey.
Tinha instruções de um profissional do golfe, para arranjar uma testemunha.
Namlunun ucundayız şimdi. Golf ustamdan aldığım bir tanık bulma gibi kesin emir altındaydım. Hayır, ben sana başka bir tanık bul dedim.
A Abby está a ligar a alguém que nos vai ajudar a limitar a busca.
Abby olayın gerçekleştiği yeri bulma ihtimali olan kişilerle görüşecek.
Talvez tenha mais sorte a encontrar o punhal.
Bir hançer bulma şansımız daha çok olabilir.
Há um percalço na minha outra pista sobre o Klaus.
Klaus'u öldürmenin bir yolunu bulma fırsatımı suya düşürdün.
Mas é um sulista estúpido com noção antiquada das mulheres, o que parece ser o motivo de ele não me notar.
Ama aynı zamanda aptal bir güneyli erkeği. Mükemmel kadını bulma dürtüsüyle hareket ediyor ki bu yüzden de beni fark etmediğini düşünüyorum.
Não brinques comigo.
Benimle kafa bulma.
Pedi que Babs Fostereu ajudasse Lemon e eu a achar uma casa para quando nos casarmos.
Babs Foster'dan, evlendikten sonra Lemon ve bana ev bulma konusunda yardımcı olmasını istedim.
Fui presidente por dois anos, e chegou a hora de encontrar uma miúda para liderá-las para a próxima era.
İki yıldır Yurdun başkanıyım, ama artık gelecek çağ için Kappa'ya liderlik edebilecek birini bulma vakti geldi.
Era parte do plano dele para descobrir quem levou a mulher e a filha.
Bunların hepsi eşini ve kızını kaçıranı bulma planının parçası.
Safia, temos de falar de um lugar seguro para ti.
Safiye, sana güvenli bir yer bulma konusunu konuşmalıyız.
Ouve, pelo menos, temos uma boa probabilidade de encontrar a Annie, está bem?
Bak, en azından Annie'yi bulma konusunda çok ilerledik. Tamam mı?
Levam o carro para um lugar onde possam desligar o sistema do veículo e ficam lá, a observar por algum tempo.
Aracı, kayıp araç bulma sistemini etkisiz hâle getirebilecekleri bir yere kadar sürüyorlar ve bir süre bekliyorlar.
O Blake viajava pelo mundo a resgatar naufrágios à procura de tesouros escondidos.
Blake, gizli hazine bulma umuduyla dünyada gemi enkazları arayıp durdu.
Se estás certo sobre estas coordenadas, vai ser fácil de descobrir.
Peki, eğer bunun yön bulma olduğu konusunda haklıysan o zaman bu şifreyi kırmak zor olmayacaktır.
Podemos identificá-lo?
Kim olduğunu bulma şansı var mı?
Invadi o seu sistema, puxei os registos de navegação.
Sisteme girdim de tüm filo için yer bulma kayıtlarını çıkardım.
Boa sorte para achar o anel, Frodo Baggins!
Yüzüğünü bulma konusunda, bol şanslar Frodo Baggins!
Tem alguma chance de achar outro doador?
Başka donör bulma ihtimali yok mu?
Estão todos ocupados, boa sorte a arranjares alguém.
Hepsi kapıldı. Birini bulma konusunda iyi şanslar.
Acho que não vamos ter sorte até segunda-feira.
Pazartesiye kadar birini bulma ihtimalimiz düşük.
Ou não temos nada contra o Delano e nunca vamos encontrar a Trisha Joyner.
Onsuz Delano üzerinde hiçbir şeyimiz olmayacak ve Trisha Joyner'i bulma şansımız da olmayacak.
Só para que saibas o Reinigen e o Blutbaden não são amigos dos copos.
Bil diye söylüyorum, Reinigen ve Blutbaden Kafayı bulma arkadaşları değil.
Então, talvez nos possam ajudar a encontrar o assassino.
Belki de bize katili bulma konusunda yardımcı olursunuz.
Disseste que ele tem um localizador..
Yer bulma özelliği olduğunu söylemiştin.
- E o pesadelo do estacionamento.
- Park yeri bulma sorunu olurdu hem.
Para achar o oficial do governo que mandou prender e torturar Danny.
Danny'nin tutuklanma ve işkence emrini veren hükümet yetkilisinin izini bulma.
Desculpa, não acho que o carro da Gemma seja a chave para encon...
Üzgünüm, görünüşe göre Gemma'nın arabası onu bulma konusunda bir fayda...
O desafio de encontrar alimentos ficou mais difícil.
Yiyecek bulma mücadelesi gittikçe zorlaşıyor.
Além disso, será uma boa oportunidade para fazeres pesquisa.
Ayrıca iş bulma konusunda sana çok güzel bir imkan sağlayacak.
A este subproduto do sistema não é frequentemente dada a atenção necessária para compreender a sua origem, pois muitos tendem a classificar estes supostos criminosos como uma anomalia social.
Sistemin bu yan ürünü çoğunlukla suçun kaynağını bulma çabası gütmemizi sağlamaz. Çoğunlukla bunları bazı sosyal anormallik çeşidi olan suçlar olarak görmekten kaçınma eğilimindeyizdir.
Isto significa que o desemprego devido à nossa descoberta de economizar o uso do trabalho superou o ritmo a que nós podemos encontrar novas utilizações para o trabalho. "
Bu, iş gücü için yeni teknikler bulma adımlarımızı oldukça hızlandıran iş gücü kullanımını daha da artırmak için çıktığımız aletler keşfine göre işsizlik anlamına gelmektedir. "
Talvez tenhamos sorte e o encontremos.
Şansımızın yaver gidip parayı bulma ihtimalimiz var.
É altura de celebrar, ou de procurar emprego.
Ya kutlama ya da iş ve işçi bulma kurumuna başvurma vakti.
As minhas tentativas de encontrar o ingrediente secreto falharam!
Gizli malzemeyi bulma girişimlerimin hepsi hezimetle bitti!
E sobre como esse jovem singular se empenhou em descobrir uma mensagem do pai dele, e como essa mensagem iluminou o caminho... até o seu lar.
Ve bu yegâne genç adamın babasının ona bıraktığı gizli mesajı bulma çabasını ve o mesajın onca engeli aşarak ona nasıI ulaştığından söz edecek.
Eu passei 18 anos nesta equipa a permitir que alguém encontre a minha própria filha?
18 yıldır bu işteyim ve kendi kızımı bulma işini başkasına mı bırakayım?
Lembra-te, não tenhas outro namorado antes de mim " Coisas assim.
"... yeni birini bulma. " Gibi şeyler.
Agora é hora de ir para procurar tecla de alimentação.
Şimdi keşif zamanı. Yani güç anahtarını bulma...
Não brinques comigo agora, Carrack..
Carrack, benimle kafa bulma şimdi.
É outra forma de dizer que toda a História é inevitável, porque se dá ao trabalho de acontecer.
Başka bir deyişle, tarihin kaçınılmaz olmasıdır. Çünkü işin kökeninde vuku bulma sorunu yatar.
Isso significa que é possível encontrar a rapariga certa.
Demek ki doğru kızı bulma ihtimalin var.
Não gozes comigo.
Benimle kafa bulma.
Mas nós somos melhores a descobrir do que a Tabitha a esconder.
Ama bizim bulma kabiliyetimiz, senin gizleme kabiliyetinden daha iyi.
Tens os pés no chão.
Sen çözüm bulma işinde iyisindir.