Translate.vc / Português → Turco / Bun
Bun tradutor Turco
224 parallel translation
Em vez disso, fala sobre isso.
Ama bun yerine sen, konuşmayı tercih ettin.
Mas não poderei fazê-la até esta tarde.
Ama bun akşama kadar yapamam.
Quero controlar isto antes que passe isto ao resto da família.
Bun aileye bulaştırmadan kontrol altına almalıyım.
- Já reparei nisso.
- Bun farkettim, efendim.
Este jogo, Eu não posso acreditar, tem começado cedo.
Bu oyun, bun inanamıyorum, çok erken başladı.
O BUN estabilizou aos 40.2, bom resultado de 1600cc's.
BUN 40.2 de stabil, 1600 cc'de çıkış gücü iyi.
Nunca mais vou terminar.
Bun asla bitiremeyeceğim
- Não acredito.
Bun buna inanmıyorum.
Ninguém o sabe, mas aida assim tenho vergonha perante toda a gente. Mesmo as árvores.
Kimse bun bilmiyor ama ben insanlarla yüzleşmekten... utanıyorum, hatta ağaçlarla bile.
- Obrigado, Bun.
- Teşekkürler, Bun.
Eu mostro-lhe. Mantenha a mão sobre isto, faça bastante pressão.
İşte, elini bun üzerinde tut ve sıkıca bastırmaya devam et, tamam mı?
Meus amigos... eu também posso jogar esse jogo.
Dostlarım. Zaman yolculuğu oyununu bun de oynayabilirim. Dostlarım.
Sim e.. eu sei, Ten... tens de ter daquilo para ti.
Evet, Bi-Biliyorum, bun-bunlardan kendine ayarlamalısın.
- Acho que lhe posso prometer isso.
Sanırım, bun konuda kesinlikle söz verebilirim. Teşekkür ederim.
- Posso trazer um funcionário... e dois clientes para refrescar a sua memória. Se tiver de ser.
Çünkü eğer hatırlamıyorsanız, bun size hatırlatacak iki... park müşterisini çağırmak zorunda kalacağım.
O bêbedo "Lu", usa suas lâminas.
Bu Lui Tung Bun mu? Hayır,
Tenho de ser eu...
Bu ben olmalıyım. Ben bun...
Não seremos capazes de interrompe-la.
Bun dağıtamayız..
Desculpe, mas está morto.
Bun söylemekten nefret ediyorum ama sen öldün.
- Vais ouvi-la muitas vezes.
- Bun daha çok duyacaksınız.
BUN a 45.
BUN 45.
Chamo a central.
- Bun yapmayın.
- Achas que a magoaram quando o fizeram?
- Sence bun yaparken canını acıttılar mı? - Hayır dostum, yapma.
Se formos lutar esta batalha, eu pretendo ganhar.
Eğer bir savaşa giriyosak bun kazanma niyetindeyim.
- Ureia e creatinina estão normais.
- BUN ve kreatinin normal.
Não se trata disso
Bunı söylemesi biraz zor.
Tens a certeza que isso é tudo o que querias?
Tek istediğin bun mu? Boş ver...
Teremos que descobrir uma maneira de recarregar isto.
Bun bir şekilde yeniden şarj edecek bir yol geliştireceğiz.
- Se você diz...
- eğer bun sen söylüyorsan
Faço os exercícios todos os dias.
Her gün Bun Busters'ı yapmaya devam ediyorum.
Eu sei que custa e lamento, mas temos de falar disto.
Bu acı verici birşey ve ben özür dilerim. Ama bun konuşmalıyız.
Hematologia, eletrólitos, creatinina e bilirrubina.
Tam kan sayımı, elektrolit seviyeleri. BUN,.. ... kreatinin, bilirubin.
Um CSC, electrólitos, ureia, creatinina e glucose.
Tam kan sayımı, kan testleri BUN, kreatinin, glikoz.
E tenho o sangue para provar!
Ve bun kanıtlayacak kanım da var
E magoa-me.
bun beni incitiyor.
E ninguém deveria jamais fazê-lo.
Zaten bun hiç kimse yapmamalı.
Não possdo acreditar que se defina tão rápido.
Bu oyun, bun inanamıyorum, çok erken başladı.
Resolve as cenas, ou então vou trabalhar pro "DiaI-A-Bun"!
Bokunu bir arada tut, yoksa bir iş açacağım başına!
Que vaga-bun-bun-bundo!
# # Pis serseri. Serseri. Serseri
São cérebros?
Bun beyin mi?
Aqui não é como o Burger World ou o Happy Bun, que tem uma estrutura de poder simplificada.
Burger Word ya da Happy Bun gibi idari yapının basit olduğu bir yerde çalışmıyoruz.
Hematologia, eletrólitos, BUN e creatinina.
Peki. Tam kan sayımı, kan testleri, kreatinin ve glikoz oranları.
Ela foi à aldeia. Comprar sabão.
Köye sa bun almaya gitti.
- Não havia.
Sa bun aldınmı?
Sim. Sinto muito ouvir isso.
- Evet - bun duyduğuma üzüldüm
Amanhã, é o Al Bun-Dia.
Yarın Al "Bundy - ayram".
Entraremos em contacto.
Ben bun... ilişki içinde bulunalım.
Como consegues?
Bun nasıl başarıyorsun?
Isto é uma espingarda de plasma.
Bun bir plazma silahı.
Disse isto, e ficou na Galileia.
Bun söyledi ve Galilee'de kaldı.
Já tentei dizer-lhe.
Bun söylemeye çalışıyorum.