English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Ca

Ca tradutor Turco

160,338 parallel translation
Esta é a festa dela e eu sei que ela adorava conhecer-te.
Bu aslında, onun doğum günü partisi. Ayrıca sizinle tanışmayı da çok isterdi.
Ele é querido, esperto e divertido.
Çok tatlı ve zeki, ayrıca eğlenceli de.
Era adorável, inteligente e interessante.
Onu böyle içine sokasın gelir, anlıyor musun? Ayrıca zeki ve enteresan bir karakter, sonunda Sloane'yi seçtim.
Isso é bastante. E eles vieram à minha festa.
Bu benim için önemli, ayrıca partime de geldiler.
Sim, os meus professores são extraordinários e estou a fazer um livro de labirintos com o Andrew.
Evet, öğretmenlerim çok iyi. Ayrıca öğle yemeklerinde, Andrew ile takılıyorum. Birlikte labirent kitapçıkları yapıyoruz.
- Mas eu tenho de ir trabalhar.
Ayrıca, işe de dönmem lazım.
E...
Ayrıca...
É como se andasse sem um braço há mais de uma década. Vírgula.
Sanki son on yıldır, bir kolumu kaybetmişim gibi yaşıyormuşum, biliyorsun, ayrıca... virgül,
E não estava a ser parvalhão.
Ayrıca hırboluk yapmıyordum.
Não podes explicar o que aconteceu?
Olan biteni etraflıca açıklasan?
As aulas de robótica do Randall passaram para as terças-feiras.
Ayrıca, Randall'ın robotik dersi de var, anladın mı? Salı gününe ertelendi.
E, por favor, não deixes o Kevin e a Sophie sozinhos na cave.
Ayrıca lütfen, Kevin ve Sophie'yi bodrum katında yalnız bırakma.
Acho que percebeu que sem a ajuda dos risos gravados, você não passa de um playboy de 40 anos sem talento.
Neyi farkına vardın biliyor musun, gülme efekti ve tekrar çekimlerin yardımı olmadan, bir şey yapamayan, ayrıca herhangi bir yeteneği olmayan 40 yaşında bir playboy olduğunu.
Nos rapazes, nas notas, naquela banda que parece que estão sempre a gozar.
Erkek arkadaşlar ayrıca notların, hatta... sürekli şaka yapıyorlamış gibi konuşan grubun...
E lembrem-se de tomar os comprimidos dele.
Ayrıca ilaçları almayı da unutmayın.
Toda aquela terapia, todas as coisas sobre o pai a virem à tona...
ayrıca o terapiler, hep bana babamı hatırlatıyor.
Vi a minha família, vi-te a ti lá atrás e percebi que não vim cá para entrar numa peça de sucesso.
Biliyorsun işte, ailemi ve... en arkada ise seni ve sonra farkettim ki New York'a gözde olacak bir oyun için değil,
Demore eu o tempo que demorar a convencer-te disso vou esperar.
Ayrıca buna inanman ne kadar zaman alacaksa alsın, beklemeye hazırım.
E vê-lo no palco a seguir a paixão dele e a arrasar foi muito inspirador.
Ayrıca onu orada öyle görmek, sadece tutkusunun peşinden gitmekle kalmadı, bir de şeytanın bacağını kırdı. Çok etkileyiciydi.
- Pittsburgh não é assim tão longe.
Ayrıca Pittsburgh çok da uzak değil.
E certifica-te de que o teu primo segue o teu exemplo, não o contrário.
Ayrıca o kuzenlerine söyle, seni örnek alsınlar, sakın sen onları örnek alayım deme.
- É um motel, isto é uma cama e eu gosto de fazê-la.
Aslında motelde, ayrıca bu bir yatak, ve ben de yatak yapmayı severim.
Há uma paragem de autocarro mesmo aqui à frente. Sei que adoras andar de autocarro.
Önde bir otobüs durağı var, ayrıca otobüsleri ne kadar seversin, bilirim.
Mas ela estava convencida de que o bebé era um de vós.
Ayrıca bebeğin sizlerden olduğuna inanıyordu.
Os gangues costumam seguir uma hierarquia.
Ayrıca çetelerde belli bir hiyerarşi vardır.
É também um dos fugitivos da fuga em massa o ano passado.
Ayrıca geçen sene hapisten kaçanların da arasında.
Também gostava de saber o que os peritos encontraram no local de desova.
Ayrıca cesedin atıldığı yerde bulunanları da bilmek istiyorum.
Ela está preocupada contigo.
Ayrıca senin için biraz endişeli.
E quero ver os arquivos médicos da prisão do Yates.
Ayrıca Yates'in hapishanedeki doktor raporlarını da istiyorum.
E é verdade.
Evet, ayrıca doğru.
A Sophie está cá!
Sophie burda! Hey, Kate.
- Jack, preciso de ti cá fora.
- Efendim? Sana dışarıda ihtiyacım var.
Porque vieram para cá?
Neden buradasınız?
Ainda cá estás.
Hala burdasın.
Anda cá.
Bırakın gelsin, hadi.
Eu vim cá por ti, Sophie.
Buraya senin için geldim, Sophie.
Foi por isso que viemos cá, certo, Dr. Lee?
Zaten, bu yüzden buraya gelmedik mi, Dr. Lee?
Dá cá.
Hadi ya.
Vá, anda cá.
Gel buraya bakalım.
Queria que estivesses cá.
Keşke burada olsaydın.
Tenho uns familiares religiosos cá e tive de representar.
İyiler. Dindar akrabalarımız geldi, rol yapmak zorunda kaldım.
A Denise está cá!
Siktir! Denise geliyor!
Foi assim que muitos de nós vieram cá parar.
Bu yüzden bir grubumuz buraya geldi.
Mas dê-me as vitaminas e venho cá de duas em duas semanas.
Birkaç haftada bir kontrole gelirim sonra.
Cá está.
İşte bu...
Dá cá mais cinco.
Çak bakalım.
Nós não viemos cá fazer isto!
Buraya bunu yapmak için gelmedik.
E cá estamos.
İşte buradayız.
Não vamos cá voltar.
Buraya geri dönmeyeceğiz.
Ainda cá. - Deixem-nos sentir-vos.
Sizleri hissetmelerine izin verin!
Precisamos de dois paramédicos cá dentro.
İçeri iki doktor lazım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]