English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Canada

Canada tradutor Turco

2,127 parallel translation
No Alasca, norte do Canada e da Rússia oriental, os relatórios de danos generalizados e mortes começam a chegar.
Alaska, Kuzey Kanada ve Doğu Rusya'dan, büyük hasar ve ölüm raporları gelmeye başladı.
O pai levou-te ao Canada.
Baban seni Kanada'ya götürdü.
De onde é que ele é? Canadá.
Kanada.
Agentes de imigração, e acho que eles... vão mandar o Jackson para o Canadá.
tekrar Kanada'ya gönderecekler.
Que diriam os seus camaradas do Partido Comunista do Canadá, que liderou entre 1971 e 1982, de me ter voltado as costas?
1971'den 1982'ye kadar liderliğini yaptığın Kanada Komünist Partisi'ndeki iş arkadaşların beni yüzüstü bıraktığını öğrenselerdi acaba ne düşünürlerdi?
Esta é uma mensagem para a juventude do Canadá.
Bu, Kanada'nın gençlerine bir mesajdır.
Talvez devesse-mos eliminar este vídeo... para que os EUA não entre em guerra com o Canadá.
Belki de bu kaydı yok etmemiz gerekiyor. Böylelikle Amerika, Kanada ile savaşmak zorunda kalmaz, değil mi?
Quando soubemos que ía haver uma conferência sobre petróleo no Canadá, decidimos ir.
Kanada'da büyük bir petrol konferansı düzenleneceğini duyduğumuz zaman,.. ... oraya gitmeye karar verdik.
Depois do atentado, a Cynthia queria fugir, tentar ir para o Canadá mas eu fui muito abaixo.
Bombalamadan sonra kaçmak istemişti. Kanada'ya falan. - Ama ben dağılmıştım.
Agarramos no teu barco e fugimos, para o Canadá, talvez.
Teknene atlayalım ve buradan çekip gidelim. Kanada'ya gidebiliriz belki.
Como agradecimento, podias dizer à Polícia que fui para o México, já que vou para o Canadá, os nossos vizinhos brancos a norte.
Belki teşekkür olarak polislere Kanadaya gittiğimi değil de Meksikaya gittiğimi söylersin. Kuzeydeki beyaz komşularımız
De que parte és do Canadá?
Kanada'nın neresindensin?
Quanto tempo pretendem ficar no Canadá?
Kanada'da ne kadar kalmayı planlıyorsunuz?
- Canadá.
- Kanada.
Depois da licenciatura, foi estudar para o Canadá.
Mezun olduktan sonra Kanada'da eğitim gördü.
Ele foi para a Rússia, e não para o Canadá.
Kanada'ya değil Rusya'ya gitmiş.
Depois, a Austrália, o Canadá e Saint Barth, fica a coçar o saco na água.
Ardından Avustralya, Kanada ve St Bart'ta sıkı bir tatil.
A melhor importação do Canadá desde o bacon.
Kanada'nın pastırmadan beri ithal ettiği en iyi şey.
4 horas de sono depois de atravessarmos o Canadá é bom que o seja.
Kanada'dan sonra 4 saat uyuduğumuzu düşünürsek öyle olmalı.
- Já deve estar no Canadá.
Şimdiye kadar Kanada yolunu yarılamıştır.
Parece que é um cidadão do Canadá.
Görünen o ki, Büyük Beyaz Kuzey'in * vatandaşıymışsın.
O Canadá não mandou tropas para combaterem no Vietname, idiota.
Kanada, Vietnam Savaşı'na birlik göndermedi, aptal.
Somos do Canadá e lá é ilegal a compra de ovos.
Biz Kanada'dan geliyoruz, ve orada yumurta satın almak yasak.
Também tenho audições em Toronto. Canadá?
- Ayriyeten Toronto'da da seçmeler ayarlatıyorum.
Nos últimos três anos, a Madeline Costley esteve num centro psiquiátrico no Canadá.
Madeline Costley hayatının son üç yılını Kanada'daki bir akıl hastalıkları merkezinde geçirmiştir.
- Canadá.
Kanada'ya.
Vai mudar-se para o Canadá?
Kanada'ya mı taşınıyorsun?
Canadá.
Kanada'yı kastediyor.
- No Canadá.
- Kanada'da.
Meninos, como vocês sabem, a tia Robin cresceu no Canadá.
Bazılarıysa meşhur spor muhabiri Jim Nantz'le röportaj yaptıklarını hayal eder. Merhaba arkadaşlar.
Canadá, Canadá,
Aman Tanrım! Hedefini belirliyor.
Porque é o Canadá.
Hayır, hiç de değil.
Qual é o mal nisso? É um país livre. * Oh Canadá!
Sen de ağız sağlığını yaklaşık 10 yıl boyunca göz ardı ettin ve görünüşe bakılırsa- -
Canadá não é do outro lado do Atlântico.
Aman Tanrım, Boksıç bırakıyor mu?
Atenção, Canadá.
Evet, ilk defa bir öğrenci dersimi bıraktı. Berbat bir histi. Ruh eşimle tanıştım ve beni bir daha aramadı.
Eu acho que o Canadá não é assim tão mau.
Buyurun.
E quando aqueles gajos quase te arrancaram as tripas, pensei, "é, o Canadá é bem fixe também".
Kusursuz haftandan ötürü seni tebrik ederim. Sağ ol, Jim. Takım arkadaşlarım olmadan başaramazdım.
O Canadá está mesmo ali à frente!
Kanada tam önümüzde!
- Esse é o hino do Canadá.
Onla tanışmak için sabırsızlanıyorum. Evet.
a da guerra Canadá-EUA.
Kanadalı-Amerikalı savaşı.
Primeiro, para reacender o debate Canadá-EU A, o Alan Thicke natural de Ontário passa pela mesa.
Öncelikle, Kanada-Amerika tartışmasını, Ontario'lu olan Alan Thicke'in masalarına uğramasıyla tekrardan alevlendireceğiz.
O Alan Thicke recomeça a discussão Canadá-EU A.
Alan Thicke de Kanada-Amerika kavgasını başlatacak.
Eu consigo ir ao Canadá.
Kanada'ya gidebilirim.
Mas aqui no Canadá, por baixo da neve que derrete, algo se agita.
Fakat Kanada'daki bu topraklarda eriyen karların altında bir şey hareket ediyor.
Ele pode estar a dirigir-se para o Canadá.
Kanada'ya gidiyor olabilir.
Um camião de 3 toneladas foi encontrado a norte do acidente, não muito longe do Canadá.
Kaza yerinin kuzeyinde 3 tonluk bir kamyonet bulundu. Kanada'ya yakın.
Sim, pensamos que ele a levaria e fugiria para o Canadá, certo?
Evet, Kanada'ya kaçacaklarını sandık değil mi? Mantıklıydı.
Será que tinha outro plano para se sustentar no Canadá?
Kanada'da yaşamak için başka bir planı mı vardı?
Na Primavera, os maçaricos-de-papo-ruivo voam 16 mil quilómetros, das áreas de invernada na Argentina aos locais de nidificação no Canadá.
Her baharda, büyük kumkuşları Arjantin'de kışı geçirdikleri bölgelerden Kanada'daki yuvalarına dönmek üzere 16,000 kilometre boyunca uçar.
Falta aos maçaricos voarem sem escala mais 3000 quilómetros, até aos locais de nidificação no Canadá.
Kumkuşları Kanada'daki çiftleşme arazilerine ulaşabilmek için 3200 kilometre boyunca durmaksızın uçmak zorunda.
Setembro nas margens do Lago Erie, Sul do Canadá.
Eylül, Güney Kanada Erie Gölü kıyıları.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]