English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Cbs

Cbs tradutor Turco

329 parallel translation
De seguida, uma notícia da CBS Londres e de Edward R. Murrow.
CBS London ve Edward R. Murrow'dan haberler.
Para a CBS Londres com o Edward R. Murrow.
Şimdi CBS Londra'ya bağlanıyoruz, Edward R. Murrow'nun haberini almaya.
São da CBS.
CBS Haber ekibi de geliyor.
Quarta-feira à noite na CBS.
Çarşamba gecesi, CBS'de.
Ron Cummins da CBS.
Ben Ron Cummins CBS'den.
Pensei que isto era tal que a CBS e a NBC... nos roubariam a história.
Elimizdekinin çok taze bir haber olduğunu ve CBS ve NBC'nin her an gelip bizden bu hikayeyi elimizden alabileceğini düşündüm.
Eu estava na CBS com o Ed Murrow, em 1951.
1951'de Ed Murrow ile beraber CBS'deydim.
Não, é que o Howard acabou de trazer uma foto de Ed Murrow... e a malta toda da CBS, quando estávamos lá.
Hayır, Howard bana Ed Murrow ve bütün CBS ekibiyle beraber çekilmiş bir fotoğrafımı gösterdi.
Se CBS tivesse filmado aquilo, íamos aparecer na televisão, de certeza!
Eğer CBS kamera getirmiş olsaydı... garanti özel spor gösterilerini çekerdik.
E a CBS é ali em baixo.
Ve orada CBS.
A CBS pagou a Haldeman, a Eisenhower e a Johnson.
CBS, Haldeman, Eisenhower ve Johnson'a ödedi.
Nós temos a CBS aqui esta noite.
CBS bu akşam burada.
Não lhe disse que levarei a ABC-TV, NBC-TV, CBS-TV?
Ona ABC'yi, NBC'yi ve CBS'i de... getireceğimi söylemedin mi?
Parece algo da CBS.
Sanki CBS'deymiş gibi.
Tenho que ir para a CBS. Lembra-te de onde parámos.
Neyse, benim CBS'e gitmem gerekiyor.
São as noticias da noite da CBS, fala Dan Rather.
CBS akşam haberleri. Karşınızda Dan Rather.
Um boletim da CBS News :
CBS Haber Bültenini veriyoruz.
Quanto a nós, o Sen. Kennedy já venceu esta primária da Califórnia.
CBS Haber Bülteni Kaliforniya ön seçimler galibi... Senatör Robert Kennedy'yi takdim eder.
Antes da CBS ter comprado a Fender.
Pre-CBS Fender şirket aldı.
Recebi comunicações da CBS News, às 18.30h, todas as tardes.
CBS akşam haberlerinden sürekli mesaj alıyorum.
Eu era correspondente para a CBS em Berlim antes da guerra.
Savaştan önce, Berlin'de CBS muhabiri olarak görev yapıyordum.
- Sou Walter Elliot, da CBS.
- Ben, Walter Elliot. CBS'ten. - Evet, kim olduğunuzu biliyorum.
Se der cabo disto a CBS vai comê-lo na próxima época e eu vou estar com eles porque vou sair daqui!
Eğer bunu mahvedersen önümüzdeki sezon, lokmanı CBS yiyecek, ben de onlarla olacağım çünkü bırakıyorum!
A ABC e a CBS vão referir o assunto às 7 horas, os ambientalistas exigem investigações da EPA, da OSHA e da DEC.
- ABC ve CBS saat 7.00'de bu haberi verecek. Yerel çevreciler, EPA, OSHA ve Çevre Bakanlığının... araştırma başlatmasını istiyor.
Fala Larry Flynt A CBS está interessada numa fita com o FBI a vender 50 quilos de cocaína ao John DeLorean?
Ben Larry Flynt CBS şöyle bir video kasetle ilgilenir mi? FBI'dan John DeLorean'ı 50 kilo kokain satarken gösteren bir kaset
Que se passa contigo, CBS?
Senin neyin var CBS?
Quem verá o cara da CBS hoje?
Bu gece CBS'ten gelen adamla kim görüşecek?
- Bom, Mr. Peterman, quer... - Dois, CBS ir...
- Bay Peterman, artık...?
- Três...
CBS. - başlamak ister misiniz? - 3.
Lis, quando fores mais velha vais aprender que a sexta é um dia como os outros entre o "Must See" da NBC à quinta-feira e o "Treta-Rama" da CBS ao sábado.
Lisa biraz daha büyüdüğünde Cuma'nın NBC'nin "görmelisiniz" Perşembe'siyle CBS'in Cumartesi gecesi saçmalıkları arasında sıradan bir gün olduğunu anlayacaksın.
Quer dizer que não vai haver sexo de mau gosto como na NBC. Ou violência desmedida ao estilo da CBS.
Yani şapşal NBC-stili seks ya da şuursuz CBS-stili şiddet olmayacak.
Como acaba um jornalista radical da revista "Ramparts" na CBS?
Ramparts'taki radikal bir gazeteci CBS'te nasıl çalışmaya başladı?
A CBS não tem acordos de confidencialidade?
CBS'in gizlilik anlaşmaları yok mu?
Tem de discutir isso com o Dpto. financeiro da CBS.
Bunu CBS'in ticari işler bölümüyle konuşmanız gerekiyor.
Qual a posição da CBS em relação às notícias?
- CBS haberlerinin durumu nedir?
Mas se se aguentar e pusermos no ar esta peça e a CBS fosse processada pela Brown Williamson podíamos correr um grave risco.
Ama eğer tutarsa ve bu bölümü yayınlarsak Brown ve Williamson CBS'i dava ederse büyük tehlikeye düşebiliriz.
No final do dia por causa da sua peça a Tabaqueira Brown Williamson podia ser dona da CBS.
Günün sonunda, senin bölümün yüzünden Brown and Williamson Tütün Şirketi, CBS'in sahibi olabilir.
A Empresa CBS está a dizer à CBS Notícias para não emitir esta peça?
CBS Holding, CBS Haberleri'ne "Bu hikayeyi yayınlamayın" mı diyor?
Um processo da Comissão de Valores Mobiliários para a venda da CBS à Westinghouse.
SEC dosyaları. CBS Şirketi'nin Westinghouse Şirketi'ne satışı için. - Ne?
Se o Tisch pode vender a CBS a 81 dólares por acção à Westinghouse, mas é ameaçado por um processo de biliões de dólares pela Brown Williamson isso vai lixar a venda.
Eğer Tisch CBS'i hisse başına 81 dolara Westinghouse'a satabilecekken aniden Brown and Williamson tarafından milyarlarca dolarlık tazminat davasıyla tehdit edilirse bu, satışı mahvedebilir.
"Sra. Helen Caperelli do Conselho de Administração da CBS : $ 3,9 milhões."
Bayan Helen Caperelli, CBS Haberleri Baş Hukuk Müşaviri, 3.9 milyon.
"O Sr. Eric Kluster, Presidente da CBS News : $ 1,4 milhões."
Bay Eric Kluster, CBS Haberleri Başkanı, 1.4 milyon. "
Estás a pôr em causa a nossa integridade jornalística.
CBS böyle yapmaz. Güvenilirliğimizi sorguluyorsun.
A CBS está a ser criticada porque o programa "60 Minutos" não incluirá uma certa entrevista.
CBS, haber programı 60 Minutes bir röportajı yayınlamayacağı... -... için eleştiriliyor...
O Presidente da CBS, Eric Kluster, defendeu a decisão da estação em não transmitir a controversa entrevista, afirmando...
Bugün, CBS Haber bölümü başkanı Eric Kluster, kanalın tartışmalı röportajın önemli bölümlerini yayınlamama kararını savundu.
Você e a gente para quem trabalha, estão a destruir o programa mais respeitado da CBS.
Sen ve yanında çalıştığın insanlar bu kanalın en saygın, en çok izlenen programını yok ediyorsunuz...
A administração da CBS disse-nos que, sabendo da existência do acordo, se transmitíssemos a entrevista, a CBS podia enfrentar um processo de vários biliões de dólares.
CBS yönetimi bize, onunla yaptığımız röportajı yayınlarsak yaptığı anlaşma gereği CBS'in milyarlarca dolarlık bir tazminat davasıyla karşı karşıya kalabileceğini bildirdiler.
Eu trabalho para a CBS News.
Ben CBS Haberleri'nde çalışıyorum.
CBS.
CBS.
Eu oiço "potencial processo da Brown Williamson pondo em risco a venda da CBS à Westinghouse."
Ben... "Potansiyel Brown and Williamson davasının, CBS'in Westinghouse'a satışını tehlikeye atması" nı duyuyorum. "Bölümü kaldırın Wigand'ı çıkartın, emirlere uyun ve gidin"!
A CBS vai ser vendida.
CBS ortada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]