Translate.vc / Português → Turco / Chicken
Chicken tradutor Turco
396 parallel translation
O Harvey sugeriu o "Blondie's Chicken Inn", o doutor queria ir para o "Eddie's".
Harvey "Blondie's Chicken Inn" i önerdi, Doktor "Eddi's" i.
O que é "chicken soup"?
"Chicken soup" nedir?
Eu sei que ela é do Chicken Delight.
O kız piliç dükkanından geliyor, değil mi?
A Chicken Delight!
Ha şu piliç dükkanından gelen kız!
Num camião da Chicken Lickin'que vai ter a tua casa.
Senin oraya bir tavuk yemi kamyonu gönderirim. Tamam.
É do Chicken Lickin'.
Tavuk yemleme.
Chicken Lickin'é de chorar por mais.
Tavuk yemleme yemleniyor.
A última sondagem de opinião publicada hoje mostra que o Partido Trabalhista vai à frente com 40 %, os AA em segundo, com 38 %, e, sem grande surpresa, o Kentucky Fried Chicken disputa com os Liberais o terceiro lugar.
Son kamuoyu yoklamasına göre İşçi Partisi % 40'la önde AA % 38'le ikinci ve Kentucky Fried Chicken Liberallerle birlikte üçüncü.
Quero apresentar-te a Alice.
Chicken, seni Alice'le tanıştırmak istiyorum.
Chicken Holliman.
Chicken Holliman.
He sold chicken medicine farmers would buy
* Çiftçilere tavuk ilacı satarmış *
Estou a pensar no vosso pai. Desejava que ele estivesse aqui. O Chicken George irá voltar... agora que a liberdade chegou.
Tavuk George artık özgür olduğumuza göre geri gelecek.
Chicken George!
Tavuk George!
Chicken George... tu és u velho idiota.
Tavuk George sen yaşlı ve ahmak bir adamsın.
Matilda morreu antes do Chicken George.
Matilda Tavuk George'dan önce öldü.
Chicken George.
Tavuk George.
Foi uma boa luta, Chicken George.
İyi bir dövüştü Tavuk George.
Pensei que o Chicken George te tinha assassinado.
Tavuk George seni öldürdü sandım.
O Chicken George matar-me?
Tavuk George mu?
Eu sou o Chicken George!
Ben Tavuk George'um!
Podem todos contar com o Chicken George.
Tavuk George'a güvenebilirsiniz.
E o Chicken George?
Peki ya Tavuk George?
A rir-me de ti, Chicken George!
Sana gülüyorum Tavuk George!
Ouvi falar muito de ti, Chicken George.
Senin hakkında çok şey duydum Tavuk George.
"Se pelo menos eu tivesse um treinador como o Chicken George..."
"Eğer Tavuk George gibi bir terbiyecim olsaydı..."
E o filho de Kizzy... era o homem a quem chamavam Chicken George.
Ve Kizzy'nin oğlu Tavuk George denilen bir adamdı.
Desaparecido ao largo de Chicken Shoals, voo 19.
Chicken Shoals'da kayboldu, uçuş 19.
Dois Big Macs, um Quarter Pounder com queijo, seis pedaços de Chicken McNuggets, duas caixas de bolos Ronald McDonald, uma dose de McFries e dois batidos de chocolate.
İki Big Mac, bir peynirli Royal... altı parça Chicken McNuggets, iki kutu Ronald McDonald kurabiyesi... bir tabak McFries, iki çikolatalı milk shake.
- Acabar como frango McNugget.
- Chicken McNugget yiyebilmek.
Chicken Alfredo.
Tavuk Alfredo.
Olha, fechamos o negócio com os tais coreanos e convido-te para irmos ao Roscoe's Chicken and Waffles.
- Bak ne diyeceğim. Şu Korelilerle işimiz bittiğinde sana Roscoeus'ta tavuk ve gözleme ısmarlayacağım.
Você está sem autorização de trabalho e tem um emprego em Southern Chicken.
Buraya geldiğinizde çalışmayacağınızı söylediniz, Southern Chicken'da iş buldunuz.
"Chicken cannelloni salada de fruta com cereja cristalizada."
Tavuk silkme... pudra şekerli meyve salatası.
Pago-te um especial de oito nacos de galinha frita!
Sekiz parçalı Kentucky Fried Chicken yemeye götüreyim!
... dá-me um ataque de desejo de galinha Kung Pao.
Ve canım Kung Pao Chicken istedi.
Por favor, Deus, faz com que não seja galinha Kung Pao.
Lütfen, Tanrım, Kung Pao Chicken olmasın.
O George Kearns era inspector de avicultura e estava em Dudley, no Arkansas, a casa da Chaco Chicken.
George Kearns ; Dudley, Arkansas'a atanan bir kümes hayvanı müfettişiymiş. Yani Chaco Chicken'ın merkezine.
A Polícia encontrou o carro dele na I-10, mesmo no meio de Dudley, no Arkansas, a casa da Chaco Chicken.
Eyalet polisi arabasını I-10'da bulmuş, tam olarak Dudley, Arkansas'ın ortasında,... Chaco Chicken'sın evinde yani.
Tem 7-Eleven, Popeye's Fried Chicken.
7-Eleven, Popeye's tavukçusu var.
A última vez que ele viu um peito, foi num frango assado. Estaladiço!
Son defasında, bu kardeşimiz, kendini Kentuky Fried Chicken kovasında, sanmıştı.
Um bocado de galinha.
'Chicken Champ'
- Mas sei o "funky chicken".
Ama "funky" tavuk var. - Bak şimdi oldu!
Depois do assunto com os coreanos, convido-te para o tasco do Roscoe Chicken e Waffles.
- Bak ne diyeceğim. Şu Korelilerle işimiz bittiğinde sana Roscoeus'ta tavuk ve gözleme ısmarlayacağım.
Lutz Chicken.
Lutz Chicken.
Vais acabar por voltar para o teu emprego nos Frangos Tyler e para o teu cão de três patas, o Willy e eu vou continuar aqui.
Eninde sonunda sende Tyler Chicken'daki işine ve üç bacaklı köpeğin Willy'e geri döneceksin. Ve ben hala burada olacağım.
Obrigada por ter apostado num supervisor dos Frangos Tyler, - como o nosso George.
Tyler Chicken'da tavuk denetçisi olan George'a bizim hemşerimiz gibi davranıp ona iş verdiğiniz için size teşekkür etmek istiyorum.
- Supervisor dos Frangos Tyler?
- Tyler Chicken'da tavuk denetçisi mi?
A trabalhar à noite nos Frangos Tyler.
Ay ışında Tyler Chicken.
Então, os Yankees trocaram-no por um monte de Frangos Tyler?
Yani New York Yankees seni bir parça Tyler Chicken'a mı sattı?
Onde é o Roscoe's Chicken Waffles?
Roscoe'nun Tavuk ve Waffle Evi nerde?
Chicken?
Chicken?