Translate.vc / Português → Turco / Concede
Concede tradutor Turco
404 parallel translation
Tenho muito gosto em ir ao teu encontro, mas concede-me um dia, porque tenho de persuadir alguém a fazer o correcto.
Davetini dikkate alacağım ama bana bir gün daha lütfet çünkü ikna etmem gereken biri var.
Concede-me o teu perdão!
Bana biraz daha mühlet vermek zorundasın!
- Concede-me esta dança, Lady Jane? - Oh, sim.
- Bu dansı bana lütfeder misiniz Leydi Jane?
No caso de Warriner contra Warriner, o tribunal concede... uma sentença provisória de divórcio a favor da queixosa, Lucy Warriner.
Warriner v. Warriner davasında, mahkeme davacı Lucy Warriner lehinde karar vermiştir.
- Agora, concede-nos as valsas?
- Danslar bizim mi?
Concede-me esta dança?
Bu dansı bana lütfeder misiniz?
Concede-me esta dança?
Dans edelim mi?
Desculpe, concede-me a próxima dança?
Sıradaki dansı bana lütfeder misiniz?
Me concede um autógrafo?
Benim için imzalar mısınız?
Ao soldado Tyree concede-se uma licença de sete dias.
Asker Tyree'ye yedi günlü sıla izni verilmiştir!
Você nos concede um último pedido? O que é?
- Son dileğimizi yerine getirir misiniz?
- Concede-me esta dança, menina?
- Bu dansı bana lütfeder misiniz?
Concede-nos o milagre da Tua divina intervenção.
Bize bir mucize nasip eyle.
Está preso o nosso irmão por culpa vossa, eu próprio desgraçado, e a nobreza é desprezada, enquanto dia a dia se concede nobre condição aos que ainda há menos de dois dias mal valiam um centavo.
Sizin yüzünüzden kardeşimiz hapsedildi, ben gözden düştüm, asiller aşağılandı. Öte yandan, daha iki gün önceye kadar beş para etmeyen insanlara büyük payeler, asalet unvanları verildi.
- Porque não me concede empatia?
- Bana biraz empati göstersen?
- Concede-me o prazer, Major?
Bu dansı lütfeder misiniz?
Estou a tentar dizer-lhe que... de acordo com a lei da Califórnia, ainda se concede especial atenção, a quem provoque danos. Ou, no assunto em causa mata outra pessoa, em duelo.
Kaliforniya yasalarına göre, bir düelloda bir başkasını yaralamak, hatta öldürmenin hala özel bir değerlendirmeye tabi tutulduğunu söylemeğe çalışıyorum.
Afirma que o território concede amnistia a quem entregar o Billy.
Billy'yi teslim edecek kişinin affedileceğini yazıyor.
Concede-me a vida de Salomão, e protege-o de seus inimigos.
Süleyman'ın hayatını bana bağışla ve onu düşmanlarından koru.
Se sabes o que vai no meu coração, concede-me o perdão. Amém.
Dualarımı duy ve beni affınla ödüllendir.
Concede-nos graças, Senhor, e abençoa-nos.
Bize karşı merhametli ol, Tanrım. - Ve bizi kutsa.
Concede-lhe a entrada na terra da luz e glória.
Aydınlık ve şanlı krallığına girmesine izin ver.
Concede-me a honra da próxima dança?
Dansınızı bana lütfeder misin, hanımefendi?
Senhorita, concede-me esta dança?
Bu dansı bana lütfeder misiniz?
Concede-me a primeira valsa.
Fazla genç hissederim. İlk valsi kabul edin.
Senhor, cujas bênçãos são inúmeras, atende ao nosso pedido, em nome da Tua serva que agora parte, e concede-lhe a entrada na Terra da Luz e da Alegria, na companhia dos Teus santos.
Bu kulunun ruhu için ettiğimiz duaları cevapsız bırakma. Onu kutsal azizlerinin de bulunduğu aydınlık ve huzur dünyasına kabul eyle. Amin.
- Concede-me uma dança? Sim.
- Dans edebilir miyiz?
- Concede-me o prazer desta dança?
- Affedersiniz. Bana bu dansı lütfeder misiniz?
Concede-me o privilégio de a acompanhar a casa?
Size evinize kadar korumalık etme ayrılacağı benim olabilir mi?
Concede-mo ou não?
İzin verecek misiniz, vermeyecek misiniz?
A Identificação Oral concede autorização.
Ses Tanımlama Testini geçtiniz.
Concede-me alguns minutos?
- Senyor Parra. - Birkaç dakikanızı alabilir miyim?
Nas emergências, a lgreja concede uma dispensa.
Acil durumlarda kilise bazı şeyleri bağışlar.
A lgreja concede dispensas.
Kilise izin verir.
Ele concede indultos.
Vali aflara karar veriyor.
" Concede-nos bom tempo para a batalha.
Bize savaş için iyi bir hava bahşet.
"e concede-lhe entrada no Paraíso"...
" ve ona cennetin kapılarını aç...
- E pois, senhor, concede-o?
Efendim, kabul edildi mi?
Deus não é generoso quando concede o seu perdão.
Tanrı bana bu yeteneği verirken cömert davranmadı.
Senhor do Universo, que deu aos Teus santos apóstolos o poder de pisar as serpentes, concede a este Teu servo humilde
"tüm varlıkların Yaradanı... " sen ki kutsal havarilerine... " yılanların ve akreplerin başını ezme gücünü verdin.
Claro! Ao invés de matá-los como merecem, concede-lhes a graça.
Ve yine onları hakettikleri gibi öldürmek yerine, onları bağışlıyor.
Mas Harris não concedeu, nem concede, a derrota.
Ne var ki Harris, yenilgiyi kabul etmedi ve etmeyecekti.
Ó, Senhor, afina a pontaria deste homem... e concede-lhe...
Tanrım, bu adama keskin bir göz bağışla... ve Tanrım...
Concede-me o privilégio de o acompanhar até Albuquerque, Coronel?
Albuquerque'ya kadar size eskortluk etme imtiyazını bahşedecek misiniz? - Eğer yapama...
Perdoe, mas o Sr. Gould não concede entrevistas.
Pardon ama Bay Gould röportaj yapmıyor.
Concede-me esta dança?
Bu dansı bana lutfeder misiniz?
O banco concede-nos uma primeira hipoteca de 16.000 dólares a 9º % º.
Banka ilk ipotek olarak yüzde 9 ½ faizle 16 bin dolar verecek.
A bravura agrada-te, Crom, por isso concede-me um desejo.
Kahramanlık seni sevindirir Crom. Lütfen bir ricamı kabul et.
Concede-lhe a tua mão.
Evlilik için ona elini uzat.
Perdoa-me e concede-me esta dança?
- Bu seni utandırır mıydı?
- Concede-nos essa honra?
Bize bu onuru bahşeder mi?