Translate.vc / Português → Turco / Confessor
Confessor tradutor Turco
471 parallel translation
Dr. Lee e todos vocês, senhores... Um médico de aviação foi descrito como uma mistura de mentor severo e de confessor.
Dr. Lee ve baylar, uçus hekimligi bir Hollandalï amca ile günah çïkartan bir papazïn birlesimi olarak tanïmlanmïstïr.
Um inspetor é um médico, um sabujo... um juiz, um jurado e um confessor, tudo de uma vez.
Talep yöneticisi hem doktor, hem iz sürücü,... hem polis, hem jüri, hem hakim hem de papazdır.
Para isso, tenho de me tornar o seu médico, o seu confessor.
Onu bulmak için doktoru, günah çıkartanı olmalıyım.
- Meu padre confessor -
- Günah çıkarırken...
Sou o vosso padre confessor!
Ben senin pederinim, günah çıkartıcı!
Histórias dessas contam-se ao confessor e não a meninas num jantar. Tancredi! E não quando eu estou presente!
Tancredi, böyle ayıp hikayeler günah çıkartırken anlatılır masadaki genç kızlara değil en azından ben varken!
Tem vergonha. O médico é como um confessor.
Haydi, doktor peder gibidir, günahlarını affeder.
Um sacerdote e um confessor?
bir pederle, ona gühan çıkaran kişinin ilişkisi kadar?
- Boa tarde, meu santo confessor.
- Akşamınız hayırlı olsun Kutsal Peder.
É entre eu e meu confessor. E tem mais.
Sana birşey daha söyleyim...
Confessor.
Peder.
Escolha um deles como confessor.
Sonunda birini günah çıkartmak için seçeceksiniz.
- O teu confessor gostaria disto?
- Kilise bundan hoşlanacak mı?
- Não tenho confessor.
- Benim bir kilisem yok.
Por dever de consciência e por ordem do meu confessor.
- Vicdanım beni zorladı. Ve günah çıkarttığım papaz emretti.
- Sou médico, não sou confessor.
Doktorum, rahip değil.
- Sou o seu confessor.
- Günah çıkartan papazım.
Senhor, infelizmente o cavalo, Abençoado Cetim o Confessor, que ia ser testemunha hoje...
Lordum, bahtsız ve itirafçı at Kutsal Atlas'ın, bugün bize şahitlik yapması gerekiyordu ki... - Evet?
Eles partilhavam o mesmo confessor, um padre fraco e palerma.
Aynı kişiye günah çıkarıyorlardı, zayıf ve aptal bir rahibe.
Não te posso dar a absolvição, não sou o teu confessor.
Günahlarını bağışlatacağımı mı! Senin günah çıkarıcın değilim ben!
Chamava-me de padre confessor.
Bana babası hakkında içini döküyordu.
Tem de confiar em mim, eu sou o seu confessor, o seu psiquiatra, a sua ligação ao PBX das almas.
Bana güvenmeni istiyorum. Artık senin rahibinim. Ruh doktorunum.
Nem Edward, o Confessor faria melhor.
Kral Edward'ın kendisi bile bu kadar iyi yapamazdı.
Se o pecador for arguto, a penitência é para o confessor.
Şayet günahkarlar zekadan nasibini almamış olsaydı günah çıkaran papaz hemen telafi ederdi.
Por si abandonei o abade de Vilecourt... o meu confessor... que reforçou as minhas incansáveis orações por si.
Sizi, bıkmadan usanmadan methettiğim için Vilecourt başrahibinden ayrılmış bulunuyorum.
Devo ser o teu professor ou o teu confessor?
Öğretmeniniz mi günah çıkarma papazınız mı olmalıyım?
Quando eu era padre na Igreja Romana, antes de fundar a minha, eu era o confessor dela.
Kendiminkini kurmadan önce Roma Katolik Kilisesi'nde rahipken onun günah çıkartan papazıydım.
Sou médico, não confessor.
Doktorum, rahip değil.
- Sou o teu confessor!
- Günah çıkar.
Vamos os dois á igreja, partilhamos o mesmo confessor.
İkimiz de kiliseye gidiyoruz. Aynı papaza itirafta bulunuyoruz.
Confessor do nosso nobre amo Robert De Guise
kendisi soylu lordumuz Robert De Guise'e karşı geldi.
- O meu confessor final.
- Benim son günah çıkartıcımsın.
É o confessor da miúda?
O çocuk size mi günah çıkarıyor?
É o confessor da família?
Ailesinin rahibi misiniz?
Não, sou confessor da irmã dela, a Sarah.
Hayır, kız kardeşi Sarah'nın.
O tipo era meu pai, meu mentor e meu confessor num só.
Bu adam benim babam, hahamım ve pederimdi.
Devo confessor, estou com inveja.
Onları kıskandım.
Quero dizer, eu não queria dizer que era um padre, mas como ele. Era quase como um confessor.
Yani, ra-rahip olduğumu söylemiyorum, ama aşağı yukarı günah çıkartma gibi.
Quem foi o seu confessor em pequeno?
Gençliğinde rahibin kimdi?
E vou falar com o meu confessor e pedir a absolvição.
Ve papaza gidip günah çıkartacağım ve günahlarımın bağışlanmasını dileyeceğim.
O Cardeal Wolsey dispensou o meu confessor Espanhol e a maioria das minhas senhoras Espanholas, para o caso de serem espiões.
Kardinal Wolsey günah çıkarttığım tüm İspanyol papazları kovdu... ve İspanyol yardımcılarımı ajanlıkla suçladı.
E não posso confiar no meu confessor Inglês.
Ve ben de İngiliz bir papaza günah çıkartmak istemedim.
- Vocês não se davam bem. - Eu era confessor dele.
- Buradan, ikinizin iyi geçinemediğini anlıyorum, huh?
Eduardo I, Henrique III, Eduardo o Confessor Cadeira da Coroação.
Edward I, Henry III, Günah çıkartan Edward İskoç Taşı - Evet!
Chegaste à Barreira, Confessora.
Sınıra vardın, Confessor.
Enviem palavra a Lorde Rahl : a Confessora atravessou a Barreira.
Lord Rahl'a, Confessor'un Sınırda bir yol açtığını söyleyin.
Está acabado para ti, Confessora.
Senin işin bitti, Confessor.
"A verdade... " das palavras " do Livro das Sombras Contadas
"Gölgeler Kitabındaki gerçeğin sözleri sadece bir Confessor tarafından doğrulana bilinir."
Se esta Confessora arranjou maneira, nós também conseguimos.
Eğer Confessor bir yolunu bulduysa biz de bulabiliriz.
Meu Senhor, o Seeker viaja apenas com um feiticeiro e uma Confessora.
Lordum, Arayıcı sadece bir büyücü ve bir Confessor ile yolculuk ediyormuş.
O rei tem seu próprio confessor.
Kralın kendine özel günah çıkaran papazı vardır.