Translate.vc / Português → Turco / Coracäo
Coracäo tradutor Turco
213 parallel translation
Se chamasse os homens ao dever, näo açoitando-os, mas elevando-lhes o coracäo... Ç... os...
Adamlarını, sırtlarını kamçılayarak değil de göğüslerini kabartarak göreve çağırsaydı...
O som da sua voz faz-me bem ao coraçäo.
Sesini duymak kalbime iyi geliyor.
De coraçäo leve e culotes apertados.
Yürek hafif, pantolon sıkı. Çıktık yola.
Tinha o coraçäo aqui.
Yüregim agzima gelecekti.
Sempre achaste... que podias fazer a mente controlar o coraçao.
Sen her zaman... kararlarini verirken aklinin sesini dinledin.
Duvidaste que conseguisse fazer a mente controlar o meu coraçao.
Aklimin sesini dinleyerek verdigim kararlardan ºüphe ettin.
O homem que tem o teu coraçao tem algo maravilhoso.
Kalbine sahip bir erkek harika bir ºeye sahip olur.
Täo macia, täo minuscula, mas pode segurar um coraçäo humano.
Ne tatlı, ne küçük. Ama bir insanın kalbini fethedebiliyor.
Obrigado, Phil Davis, do fundo do coracao.
Bütün kalbimle teşekkürler Phil Davis.
Como se o coraçäo dela se despedaçasse.
Yani, kalbi kırılmış gibiydi.
O coraçäo dele parou e ele caiu.
Kalbi durmuş ve düşmüş.
Eu sabia que o coraçäo estava a dar-lhe problemas e ele tinha medo.
Kalbinden çok sıkıntı çektiğini ve onu korkutanın bu olduğunu biliyordum.
De que serve a mäo dela, sem o seu coraçäo?
Gönlünü vermedikten sonra, benimle evlense neye yarar?
Apontai para o meu coraçäo.
Kalbime nişan al.
O meu coraçäo, a minha alma, toda a energia do meu ser... pertencem a Casimir.
Kalbim, ruhum, varlığımın her damlası... Casimir'e aittir.
No meu coraçäo, sou um guerreiro.
- Kanımda, hala bir savaşçı ruhu var.
No seu coraçäo, você está bêbado.
- Kanında, fazla miktarda alkol var.
Você näo pode forçar as pessoas a mudar o coraçäo.
İnsanları, fikirlerini değiştirmeleri için zorlayamazsınız, oğlum.
Se vir uma rapariga de perna rija e coraçäo doce, ninguém me detém.
Güzel bacaklı ve sıcak yürekli bir kız bulursam beni kimse durduramaz.
- Com a Mary, o coraçao Fica leve
Mary insanın kalbini ferahlatır
O seu coraçao dispara como uma fanfarra
Kalbin büyük bir orkestra gibi atmaya başlar
Com a Mary, o coraçao Fica leve
Mary insanın kalbini ferahlatır
Prudence e Gwendolyn agitam seu coraçao
Prudence ve Gwendolyn aklınızı başından alır
O seu coraçao dispara como uma fanfarra
Mary'i sevmemize şaşmamalı
Tens bom coraçäo.
Sen iyi adamsın be.
Näo tem coraçäo!
Senin kalbin taştan!
" E encher o coraçäo da sua pobre mulher de dor e dúvidas
" Ve karısının kalbini acı ve şüpheyle doldurmak
A senhora näo teria coraçäo para gastar dez.
Hanımda onluğu harcıycak yürek yok.
Näo tem coraçäo, näo tem.
Sende kalp diye bişi yok.
" Por que de repente o meu coraçäo levantou voo
" Bilmem neden kalbim atıyor delice
" E o meu coraçäo fez uma viagem até à lua
" Başladı yüreğimin aya yolculuğu
Magoaste-me até ao coraçäo.
Beni kalbimden yaraladın.
Maldita a minha tolice de ter desperdiçado o meu conhecimento... e o tesouro da minha estima e intimidade com uma canalha sem coraçäo!
Zorluklarla kazandığım bilgimi ve onca ihtimam ve samimiyetimi... kalpsiz bir sokak kızına harcadığım için aptallığıma lanet olsun!
Freddy, näo me acha uma canalha sem coraçäo, pois näo?
Freddy, benim kalpsiz bir sokak kızı olduğumu düşünmüyorsun, değil mi?
" Toca, e o meu coraçäo começa a desfazer-se
" Bir dokun, kalbim o an erir
Vira o coraçäo de uma rapariga täo facilmente... como torce o seu braço para a magoar.
Sanki canını yakmak için kolunu kırar gibi... rahatlıkla bir kızın kalbini kırabiliyorsun.
A prostituta com coraçao de ouro.
Altın yürekli hayat kadını.
E o coraçäo mais leve.
Kalbim ise daha yumuşaktı.
Alimenta o coraçäo.
Kalbinizi besler.
E lembrem-se, o coraçäo é o segundo όrgäo mais importante do corpo.
Ve unutmayın, kalp vücuttaki en önemli ikinci organdır.
Dizia ele assim Ao meu pobre coraçäo,
Biçare yüreğim derdi hani,
Näo a atingiu no coraçäo à primeira.
İlk darbede kalbe denk getiremedi.
Dizia ele assim... Ao meu pobre coraçäo...
Biçare yüreğim derdi hani...
Ao meu... coraçäo!
Aşıladın!
"Podia torcer os tendöes do teu coraçäo?"
"Yüreğindeki güç, hakkından gelebilir mi?"
" E quando o teu coraçäo começava a bater,
" Ve yüreğin atmaya başladığında,
A sua linha do coraçäo revela um homem apaixonado.
Kalp çizginizden çok tutkulu olduğunuzu görüyorum.
O coraçäo... pica...
Bir gergnilik hissediyorum... kalbimin etrafında...
O coraçäo dói, Vai, já chega.
Kalbim kırık, git artık, herşey bitti.
"Se me procurardes com todo o coraçäo, pela certa me encontrareis".
"Eğer tüm kalbinizle beni ararsanız, mutlaka bulursunuz."
Entäo o coraçäo de pedra, afinal, é fraco.
- Taş kalbin yumuşaması.