Translate.vc / Português → Turco / Corey
Corey tradutor Turco
589 parallel translation
Chame o Dr. Corey.
Doktor Corey'i çağırın.
Se for nomeada executora dos bens, é provável que chame Corey.
Tüm miras bana kalacaksa, büyük ihtimalle Corey'den yardım isterim.
Refere-se a Lancaster Corey, o negociante de arte? Sim.
Sanat eseri satıcısı Lancaster Corey'den mi söz ediyorsunuz?
Lancaster Corey contou-me que você já fez uma licitação por ele.
Lancaster Corey bana, daha şimdiden o portre için bir fiyat teklifinde bulunduğunu söyledi.
Ann e Bullitt e Corey.
Ann, şirkettekiler ve Corey. Herkes.
Onde é que estivemos esta tarde, Corey?
Bu öğleden sonra neredeydik, Corey?
O que é que dizes, Corey?
- Sen ne diyorsun, Corey?
- Pedi a sua opinião, Sr. Corey.
- Ben senin fikrini sordum, Bay Corey.
Este pó e areia são prejudiciais aos pulmões do Corey.
Bu toz toprak Corey'in akciğerlerine yaramıyor.
Queres ir para minha casa, Corey?
Benimle evime gelmeye ne dersin, Corey?
Ajuda o Corey.
Corey'e yardım et!
Ouve, Corey, depois de lá entrarmos, o poço de água mais próximo fica a 400 milhas.
Bak, Corey. Bir kere bu işe girdik mi, en yakın su kuyusu 400 mil sonra.
Não está na altura de ires render o Corey?
Corey'den nöbeti devralma zamanın gelmedi mi?
Não estás a ter bom senso, Corey.
Saçmalıyorsun, Corey.
Corey!
Corey.
Ben Harper, a sentença deste tribunal que pelo homicídio de Ed Smiley e Corey South seja condenado à forca.
Ben Harper ; mahkemenin kararıyla, Ed Smiley ve Corey South'u öldürmek suçlarından asılarak idam edileceksin.
Entre nós, estão : o oficial de voo Corey ;
Her birimiz : Uçuş Subayı Corey...
Corey, estamos em condições desfavoráveis, não há duvidas quanto a isso.
Corey, kötü durumdayız. Orası kesin.
Corey!
Corey!
Pierson, tu estavas com o Corey durante o acidente.
Pierson, kaza esnasında Corey'in yanındaydın.
Você é um Sargento bastante consolador, Corey...
Danışman Çavuş mu oldun, Corey?
Eu vou-te substituir daqui a cinco minutos, e depois será a vez do Corey.
Beş dakika sonra devralacağım. Ardından Corey devralacak.
Qual é o teu problema, Corey?
Ne oldu, Corey?
Tu estás vivo, Corey, estás em melhor condição, que aqueles pobres coitados.
Hayattasın, Corey, o zavallılardan daha iyi bir durumdasın.
Vais ficar feliz em ouvir isto, Corey.
Bunu duyduğuna sevineceksin, Corey.
Só para que saibas, Corey...
Bilgin olsun, Corey.
- Corey?
- Corey?
Vamos lá, Corey.
Haydi, Corey.
Vamos, Corey, vamos!
Haydi, Corey, haydi.
Como queiras, Corey.
Pekala, Corey.
Mas tu estavas tão convicto da sua morte, Corey.
Öldüğünden emindin, Corey.
Corey...
Corey...
Corey, fizeste alguma coisa por ele?
Corey, ona yardım etmek için bir şey yaptın mı?
Tu... Tu verificaste se estava morto? Fizeste alguma coisa, Corey?
Kontrol ettin mi, onun için bir şey yaptın mı, Corey?
- Tu mataste o Pierson, não foi, Corey?
- Pierson'u sen öldürdün, değil mi?
És um demente, Corey, tu estás louco!
Delirmişsin sen, Corey. Aklını kaybetmişsin!
Você agora define os trilhos, Sr. Corey.
Arşınla bakalım yolları, Bay Corey.
Sr. Corey, o último membro da tripulação, continua a seguir em frente...
Bay Corey, talihsiz bir mürettebatın hayatta kalan son üyesi yürümeye devam ediyor.
Defina os seus caminhos Sr. Corey, continue a subir, pois se você parar...
Arşınla yolları, Bay Corey. Düzlükleri ve bayırları arşınla. Çünkü durursan...
É mesmo isso, Sr. Corey, é melhor você continuar a andar.
Evet, Bay Corey. Evet. İyisi mi sen yürümeye devam et.
O que se passa contigo, Corey?
Sorun ne, Corey?
Corey.
Corey.
É melhor devolveres, Corey.
Parayı geri ver, Corey.
Fim da linha, Corey.
Yolun sonu, Corey.
Se alguém me procurar, sou o Corey.
Eğer birisi beni sorarsa, adım Corey.
- E o Corey também não.
Corey de unutmayacak.
Corey, agarre na mala e corra.
Corey, çantayı al ve kaç.
Opal Ann disse que se chama, Corey Bannister.
Opal Ann adının Corey Bannister olduğunu söylüyor.
O que dizes, Corey?
Sen ne dersin, Corey?
O Corey deixou-nos passar.
- Corey geçmemize izin verdi.
Ele chama-se Corey.
Adı Corey.