Translate.vc / Português → Turco / Cortês
Cortês tradutor Turco
241 parallel translation
Isso não é cortês.
Hiç kibar değilsin.
- Estava só a pôr uma questão cortês.
- Sadece uygarca bir soru sordum.
E que tem uma resposta cortês.
Ben de uygarca cevap verdim.
Bom! Não é lá muito cortês.
Komşuluk ilişkilerinden hoşlanmıyor, sanırım.
Desculpe, jovem, mas na grande nação da China se um estranho admira um dos nossos bens é cortês oferecer-lho.
Pardon, delikanlı, muazzam bir ülke olan Çin'de yabancı biri size ait bir şeye hayran kalırsa onu, o yabancıya sunmak lütuftur.
E tens tanto de cortês como achas que tenho de inteligência.
Beynim olduğunu düşünecek kadar kibarlık ekledin zaten uyarına.
Nâo é muito cortês, mas compreendo.
Çok zarif değil, ama kabul edilebilir.
pelo menos, é cortês.
En azından cesurca.
Sou de confiança, leal, prestável... amável, cortês, obediente, poupado, corajoso, limpo e respeitoso.
Ben güvenilir, sadık, yardımsever dost canlısı, nazik, itaatli, iradeli, cesur, temiz ve saygılıyım.
Não sei quem foi mais cortês.
Kimin politikacı olduğunu bilmiyorum.
Que cotovelo tão cortês!
Kültürlü dirseğin yine orada.
Sempre seja cortês com os maridos das belas mulheres.
Güzel kadınların kocalarına nazik olmalısın.
Vossa Majestade é... muito cortês.
Ekselansları... çok nazik.
Nós pagamos-te bem por isso tens que ser cortês.
Sana bir kaç tavsiyede bulunacağız, böylece daha ince davranabilirsin.
Não é cortês perguntar a uma rapariga porque é que fez algo a um homem.
Bir kıza bir erkek için yaptığı şeyin nedenini sormak hiç kibarca değil.
É muito cortês da vossa parte.
Çok dostça bir hareket ortak.
Estranhamente cortês da sua parte, cara senhora.
Çok kibarsınız hanımefendi.
Sei ser cortês.
Nazik olabilirim.
"Cortês e cheio de consideração".
"Başkalarına karşı" "nezaket ve saygı." " "
- Um convite cortês.
- Çok hoş bir davet.
Vosso amor diz, qual fidalgo honesto, e cortês, e gentil e bonito, e virtuoso, garanto-vos...
Aşkın diyor ki. dürüst, saygılı, kibar, yakışıklı bir bey olarak diyor ki ahlaklı olduğuna da kefil olurum...
Ó cortês Tebaldo, fidalgo honesto!
Nazik Tybalt, dürüst beyefendi!
Sê cortês.
Medeni ol.
Uma coisa acerca de estar morto há alguns anos... é que não tenho de ser cortês.
Birkaç yıl ölü kalmakla ilgili bir şey... Medeni olmak zorunda değilim.
Um acto cortês.
Demek Vulcanlı?
Um acto cortês.
Çok zarif.
Mas acho que devo ser cortês com ele, não achas?
Ama sanırım ona karşı nazik olmalıyız, değil mi?
Sou valente e cortês, atrevido e generoso afável e paciente.
Yürekli ve hürmetkarımdır, cesur ve cömerdimdir cana yakın ve sabırlıyımdır.
Sejas justo com todos os homens, cortês com todas as mulheres.
Bütün erkeklere adil, bütün kadınlara nazik davran.
Basil, isto é um hotel, não um reformatório. Talvez o negócio melhorasse se fosses um tudo nada mais cortês.
Burası bir otel Basil, ıslahevi değil... ve biraz nezaket göstersen işlerimiz artabilir.
Não é preciso ligares ao Bill, basta tentares ser mais cortês.
Birazcık nezaket göstersen yeter.
Queria levar apenas isso comigo. Não é cortês da sua parte.
Paris'e götürmek istediğim tek şey bu.
A convenção permite que seja um imbecil cortês mas vai deixar de ser um imbecil briguento.
Kongre cesur bir aptal olman için sana izin veriyor. Fakat kavgacı bir aptal olmayı bırakacaksın.
Tornou-se distante e sombrio, e dessa maneira contribuiu para o pôr em cena da bem sucedida conquista Espanhola do México por Cortês.
Soğuk ve kasvetli bir ruh haline büründü ve bir bakıma Cortés komutasındaki İspanyolların... Meksika'yı fethetmesine yardımcı olmuş oldu.
Os Espanhóis guiados por Cortês, não estavam constrangidos por ordens contra a violência.
Cortez'in emrindeki İspanyollar şiddete karşı hiçbir emir altında kısıtlı değillerdi.
Não serei tão cortês se se recusar a sair.
Böyle davranırsan kibarlığı keseceğim
Mas eu não te dei hipótese de ser cortês.
Sana asla kaba olma şansı vermeyeceğim
Não há nada de cortês num sequestro.
Adam kaçırmanın hiçbir kibar yanı yoktur.
Estou farto de ser "franco, cortês e magnânimo".
Artık dürüst ve kibar olmaktan, büyüklük göstermekten bıktım usandım.
Não é cortês ficar tão surpreso.
Bu kadar şaşkın görünmen hiç de hoş değil.
Não. Continua muito educado, amável e cortês.
Hayır, daha önceki gibi nazik, düşünceli ve kibardı.
Achei que ia captar a sua atenção, tendo em conta que o Silvio não deu ouvidos a um pedido cortês.
Dikkatinizi çekebileceğimi düşünmüştüm. Çünkü bunu, bu serseri Silvio ricamı adam akıllı dinlemediği için yaptım.
É simpático, cortês, nunca atirou um professor pela janela. Ainda assim, há algo nele que me atrai.
Sevimli, kibar öğretmenleri camdan fırlatmıyor olsa da hoşlandığım bir yanı var.
Muito cortês, sua Majestade.
Hiç övgü dolu değil, majesteleri.
Será melhor para ti se fores cortês e diligente.
Çabuk ve saygın bir teslimat yapmaya çalış.
Cortês?
Kibarlık?
Sabe que não é cortês ficar encarando as pessoas.
İfadeni düşünüyordum?
Muito cortês.
Çok insani.
Cortês.
-... davranıyorum.
Porque quando um homem liga e é engano, só digo : "Lamento, número errado", ou coisa parecida. Só quando é uma mulher... Acho que é natural ser-se mais cortês.
Arayan bir kadın olduğunda daha nazik davranmaya çalışırım.
"Cortês"!
"Nezaket" miş.