Translate.vc / Português → Turco / Cárter
Cárter tradutor Turco
7,732 parallel translation
Então! Essa é a Peggy Carter?
- O Peggy Carter mı?
Vamos, Carter.
Hadi Carter.
Eu sou a Peggy Carter.
Benim adım Peggy Carter.
- Agente Carter, atenda os telefones.
Agent Carter, telefonlara bakın.
Essa é a Peggy Carter?
- O Peggy Carter mı?
MARVEL'S AGENT CARTER [ S01E06 - "SNAFU" ]
Cloud 9 AkrieL Timeless Niklaus
Eu pedi-lhe para assistir, caso a Agente Carter...
Buraya gelmem söylendi.
- comece a falar do "Leviathan".
- Ajan Carter, Leviathan'dan bahsederse diye.
Você é boa, Carter.
İyisin Carter.
Não quero fazer isso, Carter.
Oralara varmak istemiyorum Carter.
Por favor, Carter.
Bırak bu işleri Carter.
Está bem, Agente Carter?
Ajan Carter, iyi misiniz?
Temo que a charada tenha acabado, Agente Carter.
Korkarım ki oyun sona erdi Ajan Carter.
Os advogados dele têm a página assinada, enviar-lha-ão assim que concordem com os termos... e me libertem a mim e à Agente Carter,
İmza kâğıtları avukatlarında. Ajan Carter ve benim serbest kalma şartlarını kabul ettiğiniz an size gönderilecek.
Mesmo que isto seja verdade, porque é que eu desistiria da Carter e de si... por um pedaço de papel?
Bu doğru bile olsa Carter veya seni neden bir kâğıt uğruna serbest bırakayım?
Não, ela fica aqui e você também.
Hayır, Carter da sen de burada kalacaksınız.
Acho que não compreendeu o nosso compromisso relativamente à Agente Carter.
Ajan Carter ile ilgili anlaşma şartlarımızı anlamadınız sanırım.
Carter, está fora da R.C.E.
Carter, SSR'dan kovuldun.
É falsa.
O sahte. Neden bu oyunu oynuyorsun Carter?
- O que é que está a tramar, Carter? - O Howard Stark não vem.
Howard Stark gelmiyor.
A confissão é falsa e a assinatura é forjada.
İmza da itiraf da sahte. - Ajan Carter...
- Agente Carter...
- Bayan Carter.
- É Miss Carter. Já não trabalho aqui. Mas, se quiser uma confissão... se quiser a verdade, estou disposta a dizê-la.
Artık burada çalışmıyorum ve itirafımı, gerçekleri duymak istiyorsanız hazırım.
Por sua própria conta... a Carter estaria presa quando o Stark não aparecesse.
Stark gelmediğinde yine kelepçe takılacağını biliyordu.
Acredita na Carter?
- Carter'a inanıyor musun?
Vocês, provavelmente, sabem que a Agente Carter... traiu esta Agência e, no processo, conseguiu sair do edifício com isto.
Muhtemelen aranızdan bazıları Ajan Carter'ın bu büroya ihanet ettiğini biliyordur ve o arada da binadan bununla çıkmayı başardı.
Por favor, Miss Carter, afaste-se.
Bayan Carter önünü aç lütfen.
MATAR A PEGGY CARTER
Ajan Carter'ı öldür.
Não, Miss Carter.
- Hayır Bayan Carter.
Anteriormente em "Agent Carter"...
Agent Carter'ın önceki bölümlerinde...
AGENT CARTER [ S01E08 - "Valediction" ]
Çeviri : Cloud 9
Carter, o que diabo é que se passa?
- Carter, neler oluyor?
Não perca o seu tempo com ele, Miss Carter. Já perdi o meu nesse assunto.
Nefesinizi harcamayın Bayan Carter, ben giden nefesime yanıyorum.
Se a Carter encontrar este tipo... nunca terá que disparar um tiro.
Carter adamı bulursa vurmak zorunda kalmazsın.
E a Agente Carter...
Ajan Carter'a gelirsek.
- Miss Carter?
Bayan Carter?
Miss Carter, tenho o avião do Sr. Stark à vista.
Bayan Carter şu anda Bay Stark'ın uçağını görebiliyorum.
Miss Carter, devo disparar?
Bayan Carter, vurmamı ister misin?
Miss Carter!
Bayan Carter!
Miss Carter!
Bayan Carter?
Miss Carter!
Bayan Carter! Lütfen!
Bom trabalho, Carter.
İyi işti Carter.
Desde os infelizes acontecimentos em sua casa e local de trabalho... O Sr. Stark ofereceu esta residência... a si e à Miss Carter, durante o tempo que precisarem.
Hem eviniz hem de iş yerinizi etki eden o üzücü hadiseden sonra Bay Stark, hem sizin hem de Bayan Carter'in kullanması için bu daireyi istediğiniz kadar kullanmanız için sundu.
Mas, caso venha a precisar novamente dos meus serviços. Seria uma honra para mim ajudá-la... sem pestanejar, Miss Carter.
Ama bir daha yardımlarıma ihtiyaç duyarsan anında sana yardımcı olmaktan mutluluk duyarım Bayan Carter.
Você, Miss Carter.
O da sensin Ajan Carter.
Sr. Latimer, quão bem conhece o Nigel Carter?
Bay Latimer, Nigel Carter'ı ne kadar iyi tanıyorsunuz? Çok yakından.
Então, o que diz à acusação de que Susan Wright viu Nigel Carter a levar o corpo do seu filho, na noite da morte?
Susan Wright'ın, oğlunuzun öldüğü gece, Nigel Carter'ı Danny'nin cesedini taşırken gördüğü iddiasına karşı ne söyleyeceksiniz?
É uma grande coincidência que nem o senhor nem o Nigel Carter tenham um álibi para a hora da morte do seu filho, não é?
Oğlunuzun öldürüldüğü sırada, sizin ya da Nigel Carter'ın nerede olduğunuzu kanıtlayacak bir mazeretiniz olmaması ne tesadüf, değil mi?
- Não. - Depois, chamou o seu amigo e colega, Nige Carter, para se desfazerem do corpo...
- Hayır. -... sonrada cesetten kurtulmak için arkadaşınız ve meslektaşınız olan Nige Carter'ı aradınız ama...
Nigel Carter.
Nigel Carter.
Nigel Carter. É o meu filho.
Oğlum Nigel Carter.