Translate.vc / Português → Turco / Dano
Dano tradutor Turco
1,445 parallel translation
Falando disso, do dano que tem no esfíncter, Diria que ele sofreu inserções repetidas.
Aynı şekilde, adamın kıçında bulduklarıma göre konuşursam, diyebilirim ki adam makatına tekrarlanan cisim sokulmasına maruz kalmış.
Consistente com o dano no armazém.
Depodaki hasarla tutarlı.
- E a mulher? - Foi um dano colateral.
Kadın kim?
Não faz ideia do dano que este tipo de perturbação, pode fazer a uma criança autista.
Bu tür bir değişikliğin otistik bir çocuğa verebileceği zararı bilmiyorsunuz ki.
Muito deste dano já é antigo.
Bunların çoğu eskiden oldu.
É possível que tenha existido algum dano, durante um dos testes que lhe fizemos.
Yaptığımız testler sırasında ona zarar vermiş olabiliriz.
Ainda não tenho idéia do dano que o raio de fusão causou.
Füzyon Işınının ne kadar hasar verdiğini bile bilmiyorum.
Considerando o dano que recebeu em seu lóbulo... frontal, a regeneração celular tem sido... notável.
Ön lob'a verdiği zarara rağmen hücre yenilenmesi kayda değer.
Dano severo para o fígado, pâncreas, baço, oh, e há um grave dilaceramento do ventrículo esquerdo causado por uma costela contundida.
Zedelenen kaburga yüzünden sol karıncıkta kötü bir yırtılma var.
O único dano foi no joelho.
O nasıl? Şanslı.
Marco António não pode sofrer qualquer dano ou prejuízo.
Mark Antony'e bir zarar verilmemeli ya da kendisine engel olunmamalı.
No momento que atingir a imprensa, o dano está feito.
Basına girdiği an, bütün zararı verecek.
E ao fazer isso está a causar um dano cerebral?
Tutmaya çalışması da beyinde hasara neden oluyor.
Antes que o dano causado pelo retrovírus seja irreparável
- Sheppard'ın sadece 24 saati olduğunu söylemiştin. - Aynen öyle.
O único dano no muro exterior do Pentágono, é um buraco, sem mais de 5 m de diâmetro.
Dış duvardaki hasar, 4,877 m. çapından daha fazla olmayan, küçük bir delik sadece.
Qualquer dano que ocorra à gravação contínua, ocorre no seu exterior, não no interior, onde os dados se encontram.
Ruloya yönelik herhangi bir darbe dış kısım tarafından karşılanarak, verinin bulunduğu iç kısıma zarar vermesi engellenmektedir.
Temo que você não esqueceu sua antiga relação... apesar do dano que tenha lhe causado.
Sana verdiği zararlara rağmen eski nişanlını... unutmamış olmandan korkuyorum.
O maior dano no terremoto de magnitude 6.4 de ontem... ocorreu nas áreas de Long Beach, Compton e Huntington Park... onde relatórios indicam mais de 100 mortos e muitos mais feridos.
Dünkü 6.4 şiddetindeki depremden en çok zararı ilk belirlemelere göre 100'den fazla kişinin öldüğü ve bir o kadar kişinin de yaralandığı Long Beach, Compton ve Huntington Park alanları gördü.
Um grave dano no crânio, a par com o choque pela morte do filho.
Oğlunun ölümünün şokuna bağlı ciddi beyin hasarına maruz kalmış.
Não te molestes. Já fizeste suficiente dano.
Yeterince zarar verdin.
Com amigos como tu, quem precisa de canalhas, Dano?
Senin gibi arkadaşları varken, kimin alçaklara ihtiyacı var, değil mi Dan-o?
Parece milagre, Dano.
Yani, bu bir mucize veya öyle bir şey gibi Danno.
Tudo o que fazemos, Dano.
Yaptığımız her şey bunun için, Danno...
Poderia ser feliz, Dano.
Mutlu olurum Dan-o.
- Nenhum dano?
- Zarar görmemiş mi? - Hayır, görmemiş.
Qual é a cotação de dano cerebral?
Beyin hasarı kaç para kazandırıyor?
Dano cerebral?
Beyin hasarı mı?
Dano cerebral, três para dois, orelha mordida empata... orelha arrancada, sete para cinco.
Beyin hasarı ikiye üç, ısırarak kulak koparma bire iki... keserek kulak koparma beşe yedi.
Se o conseguisse tirar a si, sem qualquer dano, podia fazer o mesmo ao meu filho.
O şeyi sana zarar vermeden boynundan çıkarabilseydim aynı şeyi oğlum için de yapacaktım.
Se expulsar os asiáticos agora, a economia ficará de rastos. Para näo mencionar o dano que fará à sua reputaçäo no estrangeiro.
Asyalıları sınır dışı ederseniz, ekonomi çöker ayrıca yurt dışındaki itibarınız zedelenir.
Lamento por te ter causado um dano terrível naquele dia.
Korkarım sana çok kötü bir gün yaşattım.
Tem algum dano?
Hiç zarar görmüş mü?
Não pode, durante o tempo do seu contrato ou depois, fornecer a qualquer pessoa, firma ou corporação... ( Acordo de Confidencialidade da MPAA )... nem usar de alguma forma informação confidencial relativa à MPAA que possa causar ou se preveja causar dano ou prejuízo ao acima mencionado.
Çalıştığın süre içinde ya da sonrasında ASFD'yi zarara ya da kayba uğratabilecek gizli bilgileri, herhangi bir firma, şirket veya kişiyle paylaşmayacaksın.
O dano causado pelo disparo indica que o Palmer foi atingido por uma bala de calibre.308 disparada de outro edifício.
- Peki elinde ne var? Efendim, tek atışla açılan zarar gösteriyor ki ; Başkan Palmer'ın komşu bir binadan ateşlenen 308 kalibrelik bir mermi tarafından vurulmuş.
O tipo de dano feito por um punho.
O tür bir hasar yumruk yediğinizde olur.
Mas, o dano foi feito do lado esquerdo do crânio.
- Ama bu darbe kafatasının sol tarafında izole edilmiş.
Faz uma lista de instrumentos possíveis usando o tamanho e a força do dano.
- Tamam, zararın gücü ve boyutunu kullanarak olası aletlerin listesini yapın.
Os médicos disseram que ela pode ter tido dano cerebral permanente.
Doktorlar kalıcı beyin hasarı olabileceğini söylüyor.
A enfermeira disse que não tinha nenhum dano sério.
Hemşire kendime ciddi bir zarar vermediğimi söyledi.
"Era eu quem causava o dano, não eles."
Hasar veren benim, onlar değil.
Salvar as nossas vidas será um longo caminho para minimizar o dano.
Hayatımızı kurtarmak, zararı asgariye indirmek için çok uzak bir bahane olur.
O que quer que a mulher tenha feito, o dano que tiver caus...
Albay, o kadın her ne yaptıysa, ne zarar verdiyse...
As hipóteses é que vamos embater no escudo. Não iremos causar qualquer dano neles.
Muhtemelen sadece kalkanlarına çarpacağız ama onlara zarar veremeyeceğiz.
Estes são todos os objetos que poderiam ter causado o dano. Não é nenhum deles.
Bu hasarı verebilecek her şey burada ama hiçbiri kullanılmamış.
Se ele soubesse aonde estavam seus pais, você consegue imaginar o dano que meu legado deixaria à ele?
Ailesinin kim olduğunu öğrenirse,.. ... yaşayacağı yıkımı düşünebiliyor musun ;.. ... mirasım peşini bırakır mı?
Sem dano, sem culpa.
Endişelenme.
Sim... isto parece que pode causar algum dano. Venha aqui!
Evet, bu biraz zarar verebilecek bir şeye benziyor.
Todo o dano foi do lado do passageiro!
Bütün hasar yolcu tarafında.
Sem dano aparente ao veículo, os mantendo presos no carro, o que faria uma mãe mais alta afogar, e o menino, mais baixo, sobreviver?
Arabada sıkışacak kadar bir hasar yok. Uzun boylu annenin ölmesi ve küçük çocuğun yaşaması nasıl mümkün olur?
O dano foi mínimo, o mais provável uma munição com defeito.
Fazla zarar vermemiş, sadece ona fazladan yük olmuş.
Garanto que a devolverei. Se houve algum dano...
Sonra size gönderirim, tabi ki bir hasar varsa da -