Translate.vc / Português → Turco / Data
Data tradutor Turco
7,456 parallel translation
Sabes, só preciso de uma data de nascimento.
Biliyorsun, sadece doğum tarihi lazım.
Fanei uma série de ficheiros da Reuters com a mesma data.
Aynı tarihli bir grup Reuters dosyası yürüttüm.
Eu não mudei só o local e a data daquele documento, adicionei outros 10 mil que são parecidos com ele.
Belgeyi yanlış dosyalamak ve yanlış tarih atmakla kalmadım ona benzeyen diğer 10.000 tanesinin içine koydum.
A comida de cão tem que ter data de validade. Sim.
- Köpek mamasının son kullanma tarihi var.
O Sr. Roja não é um sócio de longa data do Lemond Bishop?
Bay Roja, Lemond Bishop'un uzun süreli iş arkadaşı değil mi?
"De longa data" ou "sócio"?
Hangisi muğlak? "uzun süreli" mi yoksa "iş arkadaşı" mı?
Também alteraram a data desta acusação por SMS explícitos? O quê?
- Cinsel içerikli mesajlaşmanıza da mı geçmiş tarihi attılar?
Parece que não houve outro acidente nessa zona. Nem antes, nem depois dessa data.
Görünüşe göre ne o tarihten önce ne de sonra o bölgede başka kaza olmamış.
Qual é a data?
- Tarih ne?
Verifique a data.
Tarihe bak.
Pronto, a data da sua audiência foi confirmada. 12 de maio.
Mahkeme günü belli oldu, mayısın on ikisi.
Que tal deixarmos a data de saída em aberto?
Ayrılma tarihini daha sonra belirleriz, olur mu?
Claro que temos, é só colocar a minha data de nascimento.
Tabii ki büyüğüz. Sadece doğum tarihimi girmem yeterli.
A Agente Navabi foi emprestada à nossa força operacional, sem data limite.
Ajan Navabi, görev gücümüze, ödünç verildi.
Todas as indicações são de que ela era uma alcoólatra de longa data e consumidora de drogas.
Tek bilgi, kadının uzun zamandır alkol ve uyuşturucu kullandığı.
Para ter acesso aos dados da Maggie Pierce e ver a sua data de nascimento, o que é ilegal.
Maggie Pierce'in kişisel dosyasına girip doğum tarihine bakacağız. İşte bu yasadışı.
Queria apresentar-vos um conselheiro de longa data do campeão, Gene Kilroy, que será nosso orador hoje.
Şampiyonun uzun süredir danışmanı olan Gene Kilroy. Bugünkü konuşmacımız. Gene.
Disse-me que ia marcar uma data para eu ir ter com ele.
"Gelebileceğin bir zaman seninle buluşmak istiyorum" dedi.
Fizemos a descoberta mais importante para o caso até à data.
Davadaki en büyük açığı yakaladık.
Tinha uma data de fotos tiradas a perseguir o rapaz, não era?
Çocuğu takip ederken çektiği resimler vardı, değil mi?
Uma data de cartas.
Evet. Sıradan mektuplar.
Disseram-me que as minhas descobertas não exigiam medidas tão drásticas, que adiar a data de entrega custaria milhões à empresa e que teriam de despedir vários funcionários.
Bulgularımın o kadar sert önlemler almaya yetmeyeceğini söylediler. Teslimat tarihini ertelemek şirkete milyonlara mal olurmuş ve bir sürü çalışanı işten çıkarmak zorunda kalırlarmış.
Vens comunicar-nos a nova data para o casamento?
Yeni düğün tarihini söylemek için mi geldin?
Para a data.
Tarihe bak.
Bonnie, olha para a data do jornal.
Bonnie, gazetenin tarihine bakar mısın?
Uns meses antes da data em que os arquivos iam ser destruídos.
- Evet, dosyalar güya yok edilmeden birkaç ay önce.
Mas "The Crusher" já tinha data de lançamento, não tinha?
The Crusher'ın çıkış tarihi belliydi ama, değil mi?
Parece que a Jen e o Hayes têm uma rivalidade de longa data.
Görünüşe göre Jen ve Hayes'in uzun süren bir düşmanlığı var.
Ela quer que marques uma data.
Tarih belirlemeni istiyor. Klasik bir hamle.
Segunda geração da fase de pulpa da varejeira põe a data da morte há 6 ou 7 dias.
İkinci nesil pupal evredeki et sinekleri. Ölüm zamanını 6-7 gün önce olarak gösteriyor.
Conseguis dar-me uma data, uma data específica, para a chegada do primeiro carregamento?
Bana bir tarih verebilir misiniz, ilk sevkiyatı ne zaman alacğıma dair?
5 milhões de dólares, e as opções dela recuam à data da sua contratação.
5 milyon dolar,... ve seçeneklerinin işe alınma tarihine çekilmesi.
À data do despedimento dela, e não podemos passar de 3 milhões.
- İşten kovulma tarihine çekilir, 3 milyondan yukarı çıkamayız.
Ela também pediu uma data de perucas e mora a dois quarteirões de distancia do salão de cabeleireira da terceira vítima.
Bir sürü peruk siparişi vermiş ve 3. kurbanın kuaföründen iki blok ötede oturuyor.
E um dia, a Alex pode ter um namorado que queira que ela passe a data com a família dele.
Belki bir gün Alex de bugünü erkek arkadaşının ailesiyle geçirecek.
Sabe porque é que a data "10 de Junho de 2005"
10 Haziran 2005 tarihi ile alâkalı, aklınıza bir şey geliyor mu?
Aquela data?
O tarih?
O carimbo da data.
Tarih damgasına.
Era uma data que ele queria recordar.
Hatırlamak istediği bir tarihmiş.
Dois dias após a data da tatuagem.
Dövmedeki tarihden iki gün önce.
E tu estás a eternizar prejuízos de longa data, contra essas criaturas.
Sen de bu yaratıklara ön yargıyla bakmayı sürdürüyorsun.
Namorados em potencial tinham de ter certos requisitos até uma certa data ou então era adeus.
Potansiyel erkek arkadaşların, önceden ayarlanmış bir randevuda yerine getirmesi gereken bazı şartlar, aksi halde güle güle.
Vejam a data nestes vídeos.
Görüntülerin tarihine bakın.
Tem a indicação da data e hora, então...
- Zaman mührü var ve...
Disse-vos que havia uma data deles?
Çok fazla olduklarından bahsetmiş miydim?
A data de hoje traz-me algumas lembranças.
Bugün... bazı anılar canlandı.
Todos temos uma data de validade.
Hepimizin bir son kullanma tarihi var.
Não sabia a data de aniversário da tua mulher.
Karının doğumgünü olduğunu bilmiyordum.
- Não há data de nascimento?
Doğum kaydı yok mu?
Tenho essa data gravada na memória e repeti-a continuamente.
Bu tarih hafızama kazındı.
Uma data deles.
- Onlardan amma çok varmış.