Translate.vc / Português → Turco / Dealers
Dealers tradutor Turco
53 parallel translation
Um grupo de dealers colombianos malucos, que bate em toda a gente que se atravessa no seu caminho.
Birkaç Büyük Deli Kolombiyalı Satıcılar Bu Yolda Önüne Çıkan Herkesi İndiriyor..
Vamos ter com os dealers às ruas, se for preciso.
Biz, Sokaktaki Satıcılara Bakmayı Düşünüyoruz
2 para os Beers, mas apenas um para os Dealers.
Beers için 2 run, ama Dealers için sadece bir out.
Todos os vigaristas, dealers batoteiros e falsos jogadores.
Tüm o hilebazları, üç kağıtçıları ve palavracıları.
E tu conheces um dos dealers dele.
Onun torbacılarından birini tanıyorsun.
As autoridades locais acharam que era uma guerra entre dealers rivais.
Yerel polis olayın rakip uyuşturucu çeteleri arasında olduğunu düşündü.
Outros dealers estavam a vender o mais caro que podiam.
Diğerleri malı mümkün olan en iyi fiyata satmaya çalışıyordu.
Outros dealers estão a vender cocaína.
Yerini başkaları dolduruyor.
Dei-lhe o número daqueles dealers que afinal eram os agentes.
Ve onlara o serserilerin adreslerini verdim. FBl hepsini yerinde buldu.
Dou-lhe um par de dealers em D.C. Que fazem a coisa fora da cidade... mas não incrimino ninguém em Harlem porque quando voltar para casa vou continuar a ser o rei.
Bundan önce birkaç kez D.C. ile iş yaptım. Şehrin değişik yerlerinde iş yaptım. Ama Harlem'de kimseye zarar vermedim.
Dealers.
Kurpiyeler.
Já mudei de "dealers" quatro vezes e trouxe novos baralhos duas vezes.
İçerden mi? Krupiyeyi dört kez değiştirdim, iki kez de desteleri değiştirdim.
As únicas notícias que tivemos do Frank durante este período vieram de alguns dealers de droga.
Bu süre zarfında, Frank'in bildiğimiz tek para hesabı birtakım uyuşturucu tüccarlarından geliyordu.
- Dealers de droga!
- Bir hap satıcısı.
Não deveríamos, certo! Estamos aqui para vigiar os estudantes e não para apanhar os dealers...
Asla olmaz, biz çocuklara bakıyoruz.
Fale do meu crédito aos seus dealers e putas.
Adamlarına ve fahişelerine alacağım hakkında bilgi ver.
$ 10,000 para os dealers.
$ 10,000 dolar krupiyeler için.
Numa situação normal não vinha falar contigo, mas um dos meus dealers... não apareceu para trabalhar, e eu acho que se passou alguma coisa.
Ne? Normalde bunun için sana gelmezdim, ama krupiyelerimden biri... işe gelmedi, ve bir şeylerin yolunda olmayabileceğini düşünüyorum.
- A Natalie é uma das nossas "dealers".
- Natalie bizim krupiyelerimizden biri.
- Natalie Lapoint, uma das nossas dealers.
- Natalie Lapoint, krupiyelerimizden biri.
Os dealers pensaram que a Colleen os tinha roubado por tua causa.
Onlardan çaldıklarını düşündüğü için Colleen'in başı uyuşturucu satıcılarıyla dertte.
Os ursos vão logo para os dealers?
Ayıcıklar doğrudan satıcılara mı?
Só metade foi para os dealers.
Sadece yarısı satıcılara gitti.
Foi para um tipo qualquer por uns dias antes de chegar aos dealers.
Satıcılara gönderilmeden önce birkaç günlüğüne adamın birine gitti.
- E então os dealers?
Ya krupiyeler?
Esses sequestradores - são dealers.
Bu, adam kaçıranlar uyuşturucu satıcıları.
Os "dealers" não pedem identificação e não querem saber como és.
Uyuşturucu satıcıları kimlik sormaz ya da neye benzediğine bakmaz. Güzel.
Da primeira vez que encontrei o Reuben ele avisou-me que estava a ser aldrabado num jogo de dealers em El Rancho.
Reuben'la ilk karşılaşmamda El Rancho'da bir oyunda beni dolandırılmaktan kurtardı.
Eu sou a única pessoa que deve cá passar... nada de amigos, companheiros, nada de dealers de heroína.
Buraya gelen tek kişi ben olacağım. Arkadaşlar yok, ahbaplar yok, eroin satıcıları yok.
- Ainda não. Mas digo-te, os dealers vão ganhar menos 10 mil por ano e não estão muito felizes.
Şimdilik yok ama kart dağıtıcılar yılda 10.000 $ az kazanacaklar.
Então algum dos dealers ameaçou sair?
Kağıt dağıtıcılarından çıkmakla tehdit eden oldu mu?
Arranja-me os três últimos turnos destes dois dealers, está bem?
Şu iki kart dağıtıcısının son üç vardiyasını gösterir misin?
Lembras-te de me contares sobre um par de dealers que estavam sempre a queixar-se sobre a divisão das gorjetas?
Kurpiyelerin bazılarının, bahşişler hakkında söylendiklerini bana söylediğini hatırlıyor musun?
O Terrence Bancroft pretendia entregar a heroína à polícia para que o Julio Diaz não tivesse problemas com os dealers.
Böylece Julio Diaz toptancılarıyla sorun yaşamayacaktı.
Baralhos vermelhos? Dealers masculinos com unhas arranjadas? Martini Dirty Sue com duas azeitonas?
Kırmızı masa manikür yapmış olan erkek dağıtıcılar iki zeytinli Dirty Sue martini Montecristo Number Two ( Puro Çeşidi )
Não admira que só tenha "dealers" a ir ter consigo.
Uyuşturucu satıcılarından başkasının seni çağırmamasına şaşmamalı.
Roubava os "dealers" e desatava a correr. Tramou uma data de "dealers" dessa forma.
Çoğu satıcıyı bu şekilde mahvetti.
Há vários dealers de cafeína em Metropolis.
Metropolis'de kahve satan yerler var.
Depois de um tempo, já fornecia para os dealers.
Bir süre sonra torbacılara mal satıyordum.
Eles deixam os dealers irem à falência nas horas vagas.
Dağıtıcıların mesai dışında oynamasına izin veriyorlar.
Hoje em dia, os dealers traficam em pleno dia, e os reformados fazem tai-chi.
Bugün torbacılar güpegündüz işlerini ve emekliler de Thai Chi yapıyor.
E os dealers alugam esses livros. Vamos apanhar o fornecedor.
Torbacılar da kitapları alıyorlar.
Eu disse-te, Arthur... os dealers vendem a cocaína, nós ficamos com uma parte.
Sana söylemiştim Arthur tüccarlar kokaini satar biz sadece payımızı alırız.
Comprei vários diamantes nesse dia a vários dealers.
O gün bir çok tüccardan bir çok mücevher satın aldım.
Mostrei a fotografia da tua vítima a alguns "dealers" de cartas que trabalharam no "Paradise Den", em 1995.
95'te Paradise Den'de çalışan dostlarımdan bir kaçına kurbanın fotoğrafını gösterdim.
Não mataste os teus dealers da droga no restaurante chinês?
Çin lokantasında uyuşturucu satıcılarını öldürmedin mi?
Não se é o Malcolm Black sem alguns inimigos, dealers concorrentes, líderes de Cartéis,
Birkaç düşman edinmeden Malcolm Black olamazsın. Rakip satıcılar, kartel liderleri. Hepsi eşit derecede kana susamış.
E-mails suspeitos, pequenas apreensões... laboratórios daquela zona, dealers locais.
Maillere göre ufak çaplı şeyler mahalle satıcıları ve laboratuvarları.
Quando fazem um raid, o agente da Brigada de Narcóticos prende os dealers e depois processam o dinheiro e a droga que foi apreendida.
Baskın olduğunda narkotik ajanları torbacıları tutuklar. ... ve ele geçirilen malları işleme koyarlar.
Esses dealers são conhecidos por não serem compreensíveis.
Onlar pek anlayışlı sayılmaz.
Pior que em 1968! Os dealers fizeram explodir os preços.
Satıcılar fiyatları yükseltecek.